İktidarda güven zafiyeti

Cumhurbaşkanı seçimi 2018'de mi, 2019'da mı, bir süredir ülkede, özellikle de AKP'de konuşulan bu...

Erdoğan erken seçim olmayacağını, yerel seçimin de zamanından önce gündeme getirilmesinin söz konusu olmadığını vurgularken ana muhalefeti de, hodri meydan çağrısından dolayı 2019'da ortaya çıkacak seçim sonucundan korkmakla suçladı.

Hayret verici bir hususa dikkatinizi çekmek isterim...

İktidarın ağızları ve kalemleri, CHP'nin erken seçim davetini demokratik bulmadıklarını açıkladı...

Oysa demokrasilerde halk, ya da siyasetçiler, ya da medya, erken seçimi çağrıştıracak sözler söyleyebilir, düşünceler açıklayabilir, istekte bulunabilir... Bu tür çağrılar, bizde olduğu gibi yadırganmaz, demokratik kabul edilir...

Erdoğan, erken seçim söz konusu değil derken yandaşı kalem, cumhurbaşkanlığı seçiminin 50 artı 1 şeklinde sonuçlanmasını sağlamak için tarihin 15 temmuz 2018'e çekileceğini ve bu konuda karar alındığını iddia etti...

Dikkat etmiş olmalısınız, iktidar çok kıpırdak bir seçim takviminin peşinde...

Seçimlerin zamanında mı, yoksa daha önce mi yapılması konusunda kararlı değil. Şartları gözlemliyorlar, hava ne zaman müsait olursa seçimleri de o zaman yapmak niyetindeler...

Bu tavır, iktidarın kendine güvenini kaybettiğinin de göstergesidir.

***

Gerek belediyelerde, gerek parti örgütünde yeniden yapılanmanın hızla öne çekilmesi, seçimlerin erkene alınabileceğini gösteren işaret sayılıyor...

Halkın her şekilde nabzını dinlemek ve ondan sonra seçim tarihinde karar kılmak niyetindeler...

Meydanlarda attıkları nutuklar, ucu bucağı olmayan toplu açılış törenleri ve ana muhalefete kaş çatmalar, milliyetçi ve Atatürkçü oyları hızlı biçimde yanlarına çekme gayretleridir ve tamamı nabız yoklamaya yöneliktir...

Bu tavrı sürdürmek iktidara umduğu kapıları açar mı...

Sanmıyorum, uygulamaya kalktıkları bu oy toplama taktiklerinden AKP'ye ekmek çıkmaz!

Temizlik gerekiyor

------------------------

Gürsel Tekin'in açıklaması yabana atılmasın. Dikkate değer bir açıklama; meğer feto cemaatine henüz paralel devletin farkına varılmadığı süreçte devlet ve belediyeler tam 2 bin 341 taşınmaz vermiş...

Kimini tapusuyla, kimini kiralama kontratıyla...

Taşınmazların arasında yeşil alanlar bile var...

Hainler o alanlara bina dikmiş ya da cemaatin müridi müteahhitlere diktirmiş...

Açıklamaya bakılırsa taşınmazların arasında hastane binaları var, okul binaları var, öğrenci yurtları var... Deprem halinde toplanma alanları bile cemaate verilmiş...

Dürüst ve namuslu müfettişlerin araştırma yapması halinde hainler çetesine bu taşınmazları kimlerin ve neye dayanarak verdiği ortaya çıkar.

Gökçek istifa etmeseydi ve direnseydi, hakkındaki dosyalar açılacaktı; kim bilir belki de içinden parsel parsel dağıtım iddiasını doğrulayacak belgeler çıkacaktı...

AKP'li belediyelerden, cemaati işaret ederek "Ne istedilerse verdik" diyen ağızlara kadar suyun başındaki herkesin dosyaları açılmalı, paralel devlet yapılanmasının hesabı sorulmalı... Zira siyaset başka türlü temizlenemeyecek...

FİSKELER

Dikkat ettiniz mi Erdoğan "Atatürk" demiyor, Gazi Mustafa Kemal diyor... İnsana koyan, bu suretle aziz milletimizin bir değerine karşı takınılan tavır. Bu tavır üstlenilirse elbet de nacaklı yobaz da, nicesi de Ulu Önder Atatürk'ün heykeline saldırır...

* * *

Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur da istifasını verdi. Sadece başkanlıktan değil, AKP'den de. "Seçimle gelen seçimle gitmiyor, baskı ve tehditle gönderiliyor" diyen Uğur'un sözleri bakalım yargı tarafından suç duyurusu sayılacak mı...

* * *

Bu da AKP'nin Esenyurt Belediye Başkanı; bakmış ki öven seçmeni yok bir tweet atmış ve kendisini, utanmadan ve sıkılmadan "Esenyurt'un mimarı, seninle gurur duyuyoruz" diyerek övmüş. Başkan Necmi Kadıoğlu'na gülmeyen kalmasın...

* * *

Merhum Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan da parti kurmaya soyundu. "Millî görüşü canlandırma" amacıyla yeni partiyi SP'nin karşısına dikecek. Sırası gelmişken soralım; ablasının mirastan düşen payını ödedi mi, yoksa kul hakkı, üzerinde mi kaldı...

* * *

Arınç-Gökçek düellosunu Gökçek kaybetti. Bu arada Arınç bir Hint atasözünü tekrarladı ve "Birileri oturdukları koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa altını kirletmiştir" deyiverdi. Anlaşılan lafın ucu nerelere ve kimlere kadar gider diye düşünmedi.

Yazarın Diğer Yazıları