İktidar pervasızca yürüyor, sen hiç olmazsa ayağa kalk muhalefet!..

24 Haziran'da muhalefetin yaşadığı-yaşattığı hezimetten sonra "ahval ve şerait" artık çok daha fazla "namüsait bir mahiyette..." Gidişatın vay haline de, acaba kimler farkında?..

Kimse kendini kandırmasın; halk boşlukta, gidişat vahamet halinde ve her gün çıkan yeni kararnamelerin yol açtığı kaygı ve belirsizlik nedeniyle "gelecek" endişesi de büyüdükçe büyüyor...

Hiç kuşkunuz olmasın; böyle bir ortamda AKP'nin savurganlığından çok Türk siyasetinde muhalefet çizgisi toplumu artık isyan noktasına getiriyor ki, asıl sorun da burada... Nasıl mı peki;

Sosyo-ekonomik sorunların da siyasetteki çatışmalarla iyice büyüdüğü bir ortamda, halk son aylarda iyice burnundan soluyor, insanlar umutlarını yitirmiş halde çaresizce savruluyor, iktidar-muhalefet arasındaki uçurum ise yaşamın her alanında derin çıkmazlara gebe duruyor!..

Yani, "Bugünleri bile çok arayacağız" diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor... Ekonomik çıkmazların önüne geçmiş olan "gelecek kaygısı", yarınlar için ne yazık ki hiç de iyi bir sinyal yansıtmıyor!..

Rotasını yitirdi "umut" ve "pusula"sını arıyor ki, gaflet de ne yazık ki buna hiç izin vermiyor!!!

İşte böylesi bir ortamda, şöyle esaslı ve ciddi bir anket yapılsa ortaya çıkacak sonuç bellidir; "Umut olacak muhalef acilen şekillenmeli, ayağa kalkmalı, halkı kucaklamalı ve çare bulmalı..."

Evet; yukarıdaki yakınmaların onlarca önemli ve yaşamsal gerekçesi var... Örneğin, 16 yıldır toplumun en az yarısının tepkisini çeken AKP, 24 Haziran seçimlerinde de başarılı oldu ki, ortaya çıkan sonuç son yılların yaşanan şokları arasında şüphesiz başı çekiyor...

Çünkü toplum 24 Haziran öncesi gidişattan çok umutluydu ve kitlelerin uğradığı şok "umut"ları çok derinden vurdu, vurmaya da devam ediyor... Eyvah ki eyvah!!!

***

Seçenekten, hezimete!..

Herkes farkındaydı geçen ayki seçim atmosferinin... Her kesimden insanların yüzü gülüyor ve yurttaşlar her fırsatta birbirine "umut" aşılıyordu... Hem de daha 5 hafta önce...

Heyecan ilk kez bu kadar doruğa çıkmış, halk ilk kez bu kadar heveslenmiş ve kenetlenmiş, meydanlarda çığlıklar ilk kez bu kadar yükselmiş ve toplumun önemli bir kesimi tüm enerjisini sandıkları korumaya harcamıştı...

Çünkü uzun yıllardır üzerine ölü toprağı serpilmişçesine "çözüm" üretemeyen, "seçenek" olamayan muhalefet son yıllarda ilk kez canlanmış, ayağa kalkmış, halkın önüne düşmüştü;

İYİ Parti başarılı bir "açılım" yapmış, "seçenek" olmaya aday olduğunu ilan etmiş, CHP'nin adayı Muharrem İnce ise iyi bir rüzgar estirmişti... İnce'nin ulaştığı yüzde 31 oy oranı da bunu kanıtlamıştı...

Ancak toplumu hareketlendiren tüm bu enerji 24 Haziran gecesi ne yazık ki "şok"lar yaşatan bir enkaza dönüştü ki, kitleler ayağından değil, adeta sırtından vurulmuştu!..

Çünkü AKP yine kazanmış, çünkü başta CHP olmak üzere muhalefet yine kaybetmişti... Hem de büyük bir erozyonla...

Halk işte bu yüzden AKP'nin kazanmasına yönelik öfkeden çok, muhalefetin kronikleşmiş haldeki hezimetlerine isyan ediyor son haftalarda...

Hele de son günlerde "muhalefet" çevrelerinde tartışmalar, atışmalar, kavgalar, bölünmeler ve çözülmeler var ki, zaten burnundan soluyan kitleleri iyice isyan noktasına getiriyor... Neden mi peki?..

***

Toparlan İYİ Parti...

Türk siyasetinin iki cephesinde, yani iktidar-muhalefet hattında da heyecan, telaş ve yoğun çabalar var son haftalarda...

İki taraf da nefes almadan ısrarlı birer mücadele içine girmiş ki, yaşananlar ve sonuçları her açıdan dillere destan...

AKP'nin son "zafer"inin ardından yaşadığı iktidar heyecanının ve telaşın gerekçesi zaten belli... Cumhuriyet adeta bertaraf edilmiş halde, rejimi dönüştürme çabaları tam gaz gidiyor...

Önlerinde hiç engel yok iktidar cephesinin... Kararnameler, yönetmelikler ve "torba yasa"lar devleti tamamen dönüştürmeye hizmet ediyor, bakanlıklar ve kimi kurumlar lağvediliyor, bürokraside yeni birimler açılıyor, buralarda oluşturulan kadrolar yandaşlarca hızla dolduruluyor...

Yani devlet en ücra köşelerine kadar pervasızca ele geçiriliyor ve herkes kaygılı "gidişat"ın sonunu merak ediyor...

İşte böylesi vahim bir ortamda nerede peki muhalefet?.. Ne yapıyor muhalefet, AKP'ye direnmesi gereken enerjisini nerelere harcıyor muhalefet kadroları?..

Bu soruların yanıtları basbayağı ortada... 24 Haziran seçimlerinin sonuçlarını masaya yatırmak için Afyon'da kampa giren İYİ Parti ne yazık ki liderini kaybetme tehlikesi bile yaşadı...

Akşener tabanın ısrarlı baskısıyla görevine dönmeyi kabul etti ama parti ne yazık ki çok "kritik bir siyasal ortam"da yara aldı!.. Acilen toparlanmalı...

***

Kurultayı topla CHP...

Peki, asıl vahim sorunun yaşandığı CHP'ye ne demeli?..

AKP rejimi iyice ele geçirirken, halk "gelecek kaygısı"nın çıkmazlarında savrulurken, devleti kuran ana muhalefet partisi "koltuk" kavgasıyla kime hizmet ediyor?..

Nedir "koltuklarına yapışanlar"ın seçimlerde bile görülmeyen bu tuhaf direnişi ve mücadelesi?..

Ne yazık ki CHP yöneticileri son yıllardaki hiçbir seçimde sergilemedikleri enerjiyi, koltuğu korumak, imzacı delegelere geri adım attırmak, Muharrem İnce ve arkadaşlarını durdurmak için kullanıyorlar ki, görenler parmaklarını ısırıyor!!!

Halkı artık daha fazla tabandan uzaklaştırmamak için "çözüm" bellidir;

Muhalefet hemen kendine gelmeli... İYİ Parti kurultayını toplayarak yeni kadrolarla daha güçlenmeli, toplumun "dört eğilim"ini kucaklayarak "merkez"de iyice konumlanmalı ve enerjisini yerel seçimlere hazırlamalı...

Ve CHP... Son 8 yılda 9 hezimet yaşayan parti yönetimi, delegenin "imza"larla getirdiği "kurultay" talebine olumlu yanıt vermeli, CHP, iktidar vaat eden yetenekli, donanımlı, etkili kadrolara teslim edilmeli...

Muhalefet bir an önce toparlandı, toparlandı... Yoksa zaten burnundan soluyan halk AKP'den daha fazla muhalefete isyan edecek hale gelir ki, bu durum memlekete-millete zerre kadar fayda sağlamaz... Benden dostça söylemesi...

Yazarın Diğer Yazıları