İktidar, basın özgürlüğünü kaldırdı
Bir gazete haberine göre “1 Ocak-1 Şubat 2014 tarihleri arasında kamu kurumlarından, Halkbank, Ziraat Bankası, Emlak Konut ve Vakıfbank’ın verdiği reklamlardan aslan payı “ahaber” ve “24 haber televizyonu” ile Sabah ve Star gazetelerinin oldu. Bugün, Zaman, Sözcü ve Taraf gazeteleri tamamıyla devre dışı kaldı.”
Hükümet medya ilişkileri, her dönemde önce medyaya darbe vurmuştur. Bazı medya patronları spekülatif kazancı, uzun dönemli ve istikrarlı kazanca tercih etmiş ve bu nedenle de bazıları siyasi iktidarların güdümü altına girmiştir. Bazıları ise ideoloji istismarı yapmıştır. Bu durum mesleğin gerektirdiği objektiflikten uzaklaşmaya ve söz konusu medya aracının yalaka basın niteliği kazanmasına yol açmıştır.
1980 öncesi, gazete kağıdını SEKA verirdi. Bakanlık kağıt tahsisi yapardı. Bazı gazeteler bu tahsisleri alır, SEKA’nın kapısında iki kat fiyata satardı. 1980 sonrası kağıt ithalatı için kotalar getirildi. Bu defa da Bakanlığın verdiği kotalar satıldı.
Elbette ki Bakanlık da Hükümeti destekleyen gazetelere tahsis veya kota verirdi. Yani, Hükümet medyası dün de vardı... Bugün de var. Bugün kantarın topuzu kaçmış durumda. Siyasi iktidar kendi iş adamlarına doğrudan medya aldırıyor ve çalışanlara da doğrudan veya dolaylı yoldan müdahale ediyor.
Ayrıca siyasi iktidarın doğrudan organize ettiği bazı medya da bilinçli olarak muhalif olan medyaya saldırıyor.. Karşı taraf da cevap verince, o günkü gündem kaynıyor. Kutuplaşma tırmanıyor. Anlaşılan odur ki siyasi iktidar 30 Mart seçimlerinde kan kaybetmeye başlayınca, kutuplaşmayı artırarak oylarını kemikleştirmek istiyor.
Hükümetin basına doğrudan veya dolaylı müdahalesi, Türkiye’de basın özgürlüğünü tamamıyla ortadan kaldırdı.
Mamafih, Merkezi Washington’da bulunan sivil toplum kuruluşu Freedom House, “2014 Dünyada basın özgürlüğü” raporunda Türkiye’yi ‘kısmen özgür’ statüsünden ’özgür değil’statüsüne düşürdü.
Bu raporda “Özellikle 2013’teki Gezi Parkı protestolarından sonra basın üzerindeki siyasi baskı arttı ve medya sektöründe işten atılmalar yaşandı. Dünyada en çok tutuklu gazeteci Türkiye’dedir. Hükümet medya yöneticilerini, hükümeti eleştiren gazetecilerin susturulmaması halinde çeşitli yaptırımlarla tehdit ediyor’’deniliyor.
Yine, son yıllarda Türkiye’den gelen şikayetler üzerine “Avrupa İnsan Hakları Komiserliği” tarafından hazırlanan raporda mevcut yasaların ifade ve basın özgürlüğü önünde engel oluşturduğu, bu çerçevede Türk Ceza Kanununun bazı maddelerinin değişmesi gerektiği vurgulandı. Mevcut uygulamaların da medya çalışanlarını otosansüre ittiği açıklandı. Raporda Basın Kanununun gazetecileri gereği kadar koruyamadığı da vurgulandı.
Öte yandan Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü, 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda Türkiye’yi, 180 ülke içerisinde, yeni savaştan çıkan Irak ile Gambiya arasında 154. sırada gösterdi. Bu örgüte göre, Türkiye’de editoryal bağımsızlık ağır saldırı altındadır.
Medya, topluma haber verme ve bilgilendirme gibi, yarı kamusal hizmet gören, yani sosyal faydası yüksek olan bir hizmettir. Medyayı özel amaçları için kullananlar hem topluma, hem de medyaya zarar vermiş oluyorlar.