İki dünya savaşı çıkaran Avrupa

Tartışma programlarını -bazen sinir olsam da- severim. Önemli laflara tanık olmam bunun ana nedeni. Örneğin Bugün Yarın'da en ilginç söz İbrahim Uslu'dan geldi; "Avrupa'dan vaz geçemeyiz. Ancak bu coğrafyanın iki dünya savaşı çıkardığını unutmayalım". Haydi bu sözleri birlikte tartışalım. ANAR Araştırma Şirketi'nin Genel Müdürü bence üç bilinmeyenli denklem sundu. Avrupa'nın çıkardığı ilk savaşta biz de vardık. Sonunda parça parça olduk. Cihan İmparatorluğundan geriye bugünkü mütevazi topraklarımız kaldı. İkincisine girmedik, Hatay'ı kurtardık. Uslu'ya göre Üçüncü Dünya Savaşı kapıda mı dersiniz?

Çözemediğim AB'de kalıp kalmayacağımız. Buna da kararı sanırım Erdoğan verecek. Korkudan kimsenin sesi çıkmıyor. Hatta fikirleri bile yok. Tek adam yönetimine çoktan geçtiğimiz belli. 2019'u beklemeye gerek var mı?

NTV'deki tartışmada gazeteci Nevzat Çiçek yine akıllı laflar etti. Muhalefetin başkanlık için "çatı aday" çıkarmasını önerdi. Diğer formülü ise Ak Parti'den en az yüzde 8-9 oranında oy koparacak bir şeyler ortaya konması. Bana göre bunun da yolu yine "çatı aday"ı yakalamaktan geçiyor.

Asıl kazananlar

CNNTURK'te ise 16 Nisan'da "Kim başarılı kim başarısız oldu" tartışıldı. Doç. Dr. Yunus Emre'nin kanunların geçersiz saydığı zarf ve pusulaları kabul eden YSK'yı başarılı(!) gösteren sözlerine bayıldım. Tam kara mizah örneğiydi. Hukukçu Derya Yanık'ın bu yasasızlığı savunmasına ise şaşırdım. Demek ki bunlar da zamana göre dönüş yapıyorlar.

Bir de Faruk Acar gibi araştırmacılar var. Ak Parti'deki değişikliğin yukarıdan aşağıya doğru olacağına işaret etti. "Erdoğan, partinin başına geçince yeniden dinamizm gelecek" dedi. Bunun öngörü mü yoksa temenni mi olduğuna siz karar verin. Anlaşılan başarılı olanlardan birisi de kendisi. Bu ülkede değişmeyen kural "Yağcılar'da inecek var" diyenlerin daima kazanması. İşte bu noktada Prof. Dr. Emre Bağce'nin sözlerini hatırladım:

"Kimileri Devleti, kendilerince şekillendirici sistem olarak görüyorlar".

Siyaset sahnesine bakınca Bağce'nin bahsettiği politik heykeltıraşlardan bolca görmekteyiz. Köşeyi de hep bunlar dönüyor.

***

Üç muzır adam

Kırmızı Çizgi'nin üç üyesinden sadece Mehmet Ayan'ı tanırım. Aynı grupta çalıştık. Zaman zaman yemekhanede buluştuk. Genelde hep spor konuştuk. Ayan'ın bilgi birikimini beğenirim. Erbatur Ergenekon'u ekrandan izliyorum. Tıpkı Serdar Ali Çelikler gibi. Bu üçlüyü neden tutuyorum biliyor musunuz? Futbol ağırlıklı sportif konuşmaları yere basan cinsten. Arada, film ve dizi eleştirisi yapıyorlar. Bunlar da güzel. Hatta, pasta tarifi bile veriyorlar. Konuştukları her şey mükemmel ötesi.

İçlerinde en sivri dilli olan Çelikler. Rize-Başakşehir maçından sonraki PFDK kararlarını öyle bir eleştirdi ki imzamı atarım. "Bu cezaları belli ki Göksel Gümüşdağ bizzat kaleme almış" dedi. Ardından ilave etti; "Futbol Federasyonu'nu kimin yönettiği belli". Gerçekten de gazeteci arkadaşımızı bir eliyle tutup, öbür eliyle gırtlağını sıkan Volkan Babacan'a tek maç ceza verenlere ne demeli? Serdar Ali Çelikler'in en beğendiğim lafı ise şöyleydi; "Cübbelerinin önünü ilikleyenler"!

...

Olayları başlatan isim Emre Belözoğlu'nun para cezasıyla kurtuluşu bir başka skandal. "Yeşil sahaların babası" Fenerbahçe'yle yapılan maçta sahadan nasıl atılmadı çözemedim. Hakem Mete Kalkavan'ın bu sabrının sebebini ise anlamış değilim.

Gelelim basketbola

A. Efes, bir başka Yunan takımı Olimpiyakos'u tekrar yenip durumu 2-1'e getirdi. Dilerim son ayağı da kazanır ve komşuyu evine eli boş yollar. Onlar da, Panathinaikoslular gibi uçak biletlerini iptal ettirip, otobüsle gitmek zorunda bırakılırlar. Aynı başarıyı DAÇKA'da göremedik. Durgun başlayıp fark yediler. Açıldılar ama süre yetmedi. Yine de "çıkmayan canda ümit vardır" diyelim.

***

KÖTÜ YÖNETİM: Bu 3G ve 4.5G'ler haber kanallarının başına dert olmayı sürdürüyor. CNNTURK'ü izliyorum. Başbakan kapının önünde konuşuyor. Telefonla naklen yayın yapılıyor. Daha doğrusu çalışılıyor. Neden sonra görüntü düzeliyor. Bakıyoruz köşede AA -Anadolu Ajansı- logosu beliriyor. Naklen yayın aracının faydası işte bu. Kaldı ki ani bir olayı nakletmiyorsunuz. Neden, tedbir almıyorsunuz? Bu soru da Erdoğan Aktaş'a.

...

KAÇINCI BASKI: Show TV işin kolayını buldu. Ellerinden gelse, her gece Güldür Güldür Show yayınlayacaklar. Nasılsa tekrarlarına para ödenmiyor. İzlenme payı da fena değil. Galiba haklılar. İşte bu yüzden kaçıncı baskı olmasının önemi yok.

Yazarın Diğer Yazıları