İflah olmazlar!
Önceleri sinirleniyordum. Şimdi bunlarla eğlenmeyi öğrendim. Ekran borazanlarından bahsediyorum. Büyük bölümü "ellerine tutuşturulan metinleri okuyor". Arada öyleleri var ki, iflah olmaları mümkün değil. Bunlara "sabit fikirli" demek yetmez. Halk arasında bir yakıştırma vardır, "nato mermer nato kafa". Tam yakışan tabir bu.
Son aylarda öyle bir tip türedi ki, Fatih Altaylı buna söz verirken "boşa konuştuğumun farkındayım" dedi. Sözü edilen, eski başbakanlık danışmanı Mustafa Şen. kendisini öyle programlamış ki, adeta yapay zeka. Bir yanda Doç. Dr. Murat Somer, diğer tarafında Elif Aydemir Dördüncü'nün itirazlarını dinlemiyor bile.
Şen'in bu defa ana malzemesi Muharrem İnce idi. CHP'li başkan adayının sözlerini öyle çarpıttı ki, ağızlar açık kaldı. "Kurban bayramlarında ahıra girmekle muhafazakârların oyunu alamaz" diye konuştu. İnce'nin sözlerini herkes dinledi. Bu muhteremin "uzay teorileri" de var. Bir de "politik uzay zamanı". Ne demek istiyorsa bunu bir de büküyor.
Mustafa Şen, Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya da bindirmeyi ihmal etmiyor. "Onu okudukça, içim bulandı" diyecek kadar saldırgan. Yine Şen'e göre "seçim gereksiz". Devamla "Erdoğan seçildi ve olay bitti" diyerek konuyu kapatıyor.
Burada Fatih Altaylı'ya sormak istiyorum "Madem Şen'le konuşmak gereksiz, niye çağırıyorsun?" Tek olasılık kalıyor; "komedi unsuru".
Korku dağları sardı
Ak Parti milletvekili Aziz Babuşçu, Ne Oluyor'da konuktu. Bilindiği gibi TBMM'ye İstanbul il başkanlığından geldi. Şirin Payzın'ın sorularını yanıtlarken, genelde Temel Karamollaoğlu'na kilitlendi. Saadet Partisi'ni Cumhur İttifakı'nın dördüncü üyesi yapamamanın kızgınlığını açıkça ortaya koydu.
"Bizim SP tabanıyla hiçbir problemimiz yok. Ancak bu insanlar, Karamollaoğlu'ndan sandık başında mutlaka hesap soracaklardır" diye ekledi. Anladığım kadarıyla CHP Grup başkanvekili Özgür Özel haklı çıkacak. Erdoğan'ın ağzından "kaybetmek"i duyduktan sonra durum karışıyor. Bu panik yukarıdan aşağıya hızla yayılıyor. CNNTÜRK'te anlayamadığım tek nokta Payzın'ın abuk yönlendirmeleriydi. 15 Temmuz kalkışmasını muhalefete yıkma çabasını beğenmedim. Hanımefendi, anlaşılan patronaj değişikliğinden endişe duymaya başladı...
En talihsiz grup
NTV'deki Siyasi İşler gecenin en şanssız yapımıydı. Mustafa Kartoğlu, Hilmi Daşdemir ve Oral Çalışlar'ın konuşmalarından çok Londra'daki Erdoğan'ı izledik.
Ahmed Arpat ne yapacağını şaşırdı. Konuşma imkanı bulunan sürelerde ise sadece geçmiş taraması yapılabildi.
İsrail'in tarihçesi ve Filistin halkının eziliş sürecinden söz edilebildi.
***
Ustalık bu
a Spor'un 90'A'sında diğer ekranlardaki gibi şampiyonluk hesapları yapıldı. İlgimi çeken Hıncal Uluç'un yakalayıp, ortaya koyduklarıydı. Türkiye Kupası finalini yayınlayan kendi ekranını dahi eleştirdi.
Aykut Kocaman'ın madalya törenine katılmayışını vurguladı. Peşinden de "Bunu niye kamuoyundan saklamaya çalıştınız" diye sordu. İşin sorumlusu Serkan Korkmaz da sadece yutkunup durdu. Diğer çarpıcı söyleşi Akhisar'a reklam veren kuruluşlar üstüneydi. Oyuncular maç sonu adlarının yazıldığı formaları ters giyseler de Köfteci Ramiz ile ana sponsor Teleset Mobilya'nın, ayırdıkları paranın karşılığını fazlasıyla aldıklarını gördük.
***
Tatlı bir duyum
Şimdi yazacaklarımı, saygıdeğer bir büyüğüm aktardı. Konuşmalar Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda geçiyor. Ağabeyimiz, Basın Müşaviri Ubeydullah Yener'e soruyor; "Yeniçağ'da Ekran Polisi'ni okudun mu?" Yener'in cevabı hoş "Atom Karınca'yı mı?" Kaçıranlar için Bakan Osman Aşkın Bak'ın çalışkanlığını övmüş ve bu yakıştırmada bulunmuştum. Doğrusu, okunduğumu ve etkili olduğumu müşahede etmek sevindirici.
Aslında o gün yazdıklarımda bir eksiklik vardı. Onu da bugün tamamlayayım; "Mehmet Baykan da bir başka Atom Karınca'dır". Gençlik ve Spor Genel Müdürü de kuruluşun temel direklerinden biridir. Onu da tebrik ediyorum.
***
VAR rüştünü ispatladı
Kimileri karşı çıkmayı sürdürse bile futboldaki Otokontrol Sistemi daha ikinci maçta oturdu. Önce Erzurum'da sonra diğer şehirlerde devreye sokuldu. Bolu-Gazişehir Paly-Off maçında iki defa VAR'a başvuruldu. Hakem Ümit Öztürk penaltıları çaldı. Ancak ilk düdüğün kontrolünde hatası anlaşıldı. Penaltı iptal edildi, sebep olan futbolcuya sarı kart gösterildi. İkinci penaltıda çifte onay verildi. Elektronik aygıtın arkasındaki kişi ise Ali Palabıyık'tı. Bilindiği gibi "bıyıksız Palabıyık" başkan Aziz Yıldırım'ın has adamı olur.