İbn Haldun yasak mıydı?
İbn Haldun Üniversitesi açıldı. Bu isim verildiyse muhakkak bünyesinde İbn Haldun Enstitüsü de olacaktır. Onun eserleri ve hususiyetle Mukaddime'si üzerine çalışmalar, ister istemez İbn Haldun öncesi ve sonrasına uzanacak, bir kıyas imkânı sağlanacaktır.
İbn Haldun adının gündeme gelişi sevindirici.
İbn Haldun'un Mukaddime'si üzerine çalışmaya başlayınca açıkçası çarpıldım. Nesep ve sebep asabiyeti üzerine teorileri, "Türk" adını silmeye odaklanmış çevreyi dumura uğratacağını bildiğim için, sık sık atıfta bulundum. Birkaç yıldır bu köşede ona dair herhâlde en çok yazan biziz.
İbn Haldun sosyolog, tarihçi, tarih felsefecisi... 1332'de, Tunus'ta doğdu. Endülüs'te, sonra Mısır'da yaşadı. 1406'da burada vefat etti.
İbn Haldun'un Timur'la görüştüğünü, Timur'a dair kanaatlerini yazdığını bilir misiniz? Bu görüşmesinde bizi düşündürecek hususlar var. Sonra yazarım.
R. T. Erdoğan'ın, üniversitenin açılışında yaptığı konuşmasında şu sözleri tartışıldı:
"Burada şu tespiti de yapmak durumundayız. Kimi şarkiyatçıların şimdiye kadar hiçbir ülkede, hiçbir insanın Mukaddime gibi bir eser çıkarmamıştır diye tabir ettikleri İbn Haldun'un eserleri hak ettiği değeri görememiştir. En basitinden Auguste Comte gibi sorunlu şahısların fikirleri kabul görürken, İbn Haldun âdeta mahkûm edilmiştir."
R. T. Erdoğan, yine İbn Haldun'un da yasaklandığını ima ederek: "Bu millete en büyük zulmü bağrından çıktığı toplumun değerlerine düşman, yasakçı, baskıcı Jakobenler yapmıştır." dedi.
R.T. Erdoğan neden çatışmacı? Hakikaten anlamıyorum. İbn Haldun'un yeri başka, Auguste Comte'un yeri başka... Üstelik Batı İbn Haldun'u çok iyi biliyor. Ayrıca Cumhuriyet dönemini kastediyorsa İbn Haldun'un üstü örtülmemiştir. Osmanlı'yı öne çıkarıyorsa, Abdülhamid'in Mukaddime tercümesini yasakladığı malûm.
Cumhuriyetin ilk yıllarında İbn Haldun üzerinde durulmuştur. 1924-1925'te, 12 sayı çıkabilen Anadolu Mecmuası, Ziyaeddin Fahri'nin [Fındıkoğlu] İbn Haldun adlı eserini ilâve olarak vermeye başlamıştı. Derginin, Ağustos 1340 [1924]'te çıkan 5. sayısının son sayfasının altında şöyle bir haber yer alır:
"İbn Haldun. Mecmuamız heyet-i tahrîriyesinden ve Darulfünûn Edebiyat Medresesi mezunlarından Ziyaeddin Fahri Bey tarafından pek çok vesâike istinaden yazılan bu eser, gelecek nüshamızdan itibaren forma hâlinde abonelerimize hediye edilecektir. Büyük İslâm müellifinin felsefesiyle tarihî telakkîsini pek iyi izah eden bu eserin hedefi, İbn Haldun'u bütün fikirleriyle tanıtmaktır. Karilerimizin bu kıymettar tetebbuatı lezzetle takip edeceklerinden eminiz."
6. sayıda, 16 sayfalık beyaz kâğıda basılı bir ilâve verilmiş, 7. sayıda "İbn Haldun'a ait tefrika Ziya Fahri Bey'in Macaristan'a gitmesi hasebiyle, bu nüshalık tehir edilmiştir." denilmiş, ancak arkası gelmemiştir.
Prof. Dr. Z. F. Fındıkoğlu, sonra, 1939'da, "İbn Haldun ve Felsefesi" adıyla kitap yayınlamıştır.
Düşmanlık kaybettirir, sevgi kazandırır. Biraz da anlayarak, sevgiyle yaklaşılsa ne olur!
(Not: Anadolu Mecmuası'nın önemi üzerinde burada zaman zaman durdum. Yeni harflerle yayını Türk Tarih Kurumu'ndan çıktı.)