Huzursuzluk şimdi başlıyor
Siz bu satırları okurken, partilerin milletvekili aday listeleri belli oldu. Dün saat 17.00 itibarıyla gerekli teslimat tamamlandı. En rahat konumda İYİ PARTİ. "Bana kazık atıldı" diyecek kimse yok. "Sıfır kilometre" yepyeni oluşum. Tek tük parazitli seslerin söyleyecekler belli; "bana umut vermişlerdi".
İlk defa CHP'nin tercihlerini beğendim. Kimse bana kızmasın Mustafa Balbay gibi isimlerin veto yemesine bayıldım. Bir insan her konuya mı maydanoz olur? Bu kadar fazla mı konuşur? Hepsinden beteri parti hiyerarşisini hiç takmadığı idi. Bir önceki seçimde "vatandaşın tercihi ile listeye girdim" havasını basanların tamamı yaya kaldı. İnanır mısınız, CHP'de sadece 2-3 ismin olup olmadığını merak ettim. Önceliğim İlhan Kesici idi. Rahat seçilecek bir yerde olduğunu görünce sevindim. Aynı şeyi Sezgin Tanrıkulu için söyleyemeyeceğim.
O nasıl el
Partilerin oy pusulasındaki yerlerini belirleyen kurada, dikkatimi çekenler oldu. Örneğin Cumhur İttifakı ve Ak Parti'yi ilk sıraya oturtan kişi tebrik edilmeli. Bu zatı muhtereme en azından BİM'in aylık alışveriş çeklerinden verilmeli.
Yüksek Seçim Kurulu üyelerinden yükselen kahkahalara ise şaşırdım. Allah neşelerini daim etsin. Bu arada grup kurmuş İYİ PARTİ'ye seçime katılamaz oyu kullanan iki üyesini de merak ettim. Belki de, bunların adları ve yüzlerini seçim sonrası görürüz.
Size bir şey söyleyeyim mi? Aslında güzel kurayı İYİ PARTİ'nin çektiğini neden sonra fark ettim. 24 Haziran'da kullanılacak oy pusulasının en dışında. Katlama hesap edilince, vatandaşın en rahat mühür basacağı yer.
Burada bir not daha düşmek istiyorum; "oy pusulasının son halini sayfalarına taşıyan gazete sayısı oldukça az. En başta Yeniçağ olmak üzere buna yer verenleri kutluyorum". Kendilerine amiral gemisi diyenlerin bunu akıl edemeyecek hale gelmesi düşündürücü. İçinde bulundukları durum son satış rakamlarından da belli. Gazete aldığım marketteki kayıplarını çıplak gözle fark etmeye başladım. Bu da tepeden emirle Ziraat Bankası'ndan 1 milyar dolar kredi alan yeni patronlara uyarı olmalı. Aynı şey televizyonları için de geçerli.
Halk gözünü açtı. Kendin pişin kendin ye haberlerine inanmıyor. kanmıyor. Bunların sonuncusu konut satışlarıyla ilgili. Bakalım bu alanda toplanacak tüm para Demirören Grubu'na verilen milyar dolarlık krediyi karşılayabilecek mi?
Madalyonun bir de öbür yüzü var; "Seçimdeki olası bir yenilgi her şeyi ters çevirebilir". Yeniler, eskilerin hesabını anında sorar. Ortaya öyle bir tablo çıkar ki, ne Grunberg'e ne Arşimidis'e ne de Ankara Pazarları'na benzer. Bir bakarsınız, geçmişte kaybolanların da hesabı sorulur...
***
CHP'nin kökleri
Teke Tek'te yıldız Gürkan Hacır'dı. CHP'nin köklü parti olduğunu anlatırken "Hâlâ tüm ilçelerde tabelası mevcut" dedi. Fatih Altaylı bunu pekiştirdi; "Ziraat Bankası" gibi. Gerçekten durum bu. Olayı bire bir yaşayanlardanım. Ben ise Vakıfbank'tan emekli maaşımı alıyorum. Diğer bankaların promosyonlarını hep reddettim. Ağabalarınınkinin yanında devede kulak kalan kredim de aynı yerden.
Rahmetli babam Ziraat'i tercih etmeyişime kızardı. "Devlet" derdi. Sanki Vakıfbank devlet değilmiş gibi. Bizim ailenin tamamı devlete hizmetten geldiği için bunu söylemesi doğaldı. Tıpkı hep CHP'ye oy vermeleri gibi. Gürkan Hacır'ın işaret ettiği de bu. Bir yerde HADEP'lilerin çoğunun CHP kökenli oldukları gibi. Hacır'ın bir benzetmesine de bayıldım; "Akşener, ya 2002'nin Genç Parti'si ya da aynı seçimin Ak Parti'si olacak". Bu konuda ikinci olasılığı savunanlar içinde başı bizim Yaşar Usluer çekmekte.
Kararsızlar
Nevzat Çiçek'in asıl uzmanlık alanı tarikatlar ve cemaatler. Süleymancılar, Menzilciler, İsmailağacılar ve diğerlerini en iyi o bilir. Kimler, şu anda hangi partiyi tutuyor tek tek sayabilir. Hatta Malatyalılar Cemaati ile Hamiyet ve İrfan Vakfı'ndaki gelişmeleri ondan öğrenebiliriz.
Çiçek, Teke Tek'te Akşener-İnce kıyaslaması da yaptı. "Meral Hanım meydanlarda az gözükse bile, daha avantajlı" dedi. Peşinden ekledi; "Muharrem İnce çok konuşunca, hata payı da fazlalaşıyor". Bir de önemli tespitte bulundu; "seçime çok az süre kalmasına rağmen kararsızların oranı bir türlü yüzde 15'in altına düşmedi".
Tek yanıldığı nokta; "HDP barajı geçemezse, parti tabanı sandığa gitmez varsayımı" idi. HDP'nin baraj sıkıntısı olmadığı hâlâ bazı kafalara girmiyor...
Prof. Dr. Haluk Alkan'ı HaberTürk'te görünce sevindim. Hoca en objektiflerden. En önemli cümlesi; "İttifaklar, yüzde 10'luk barajı bir yerde kaldırdı. Ancak bu tahdit Türkiye'nin ayıbıdır" dedi.