Hükümet karşıtları FETÖ yandaşı mı?
Nice zamandır 'su almaya' devam eden saltanat kayığının kürekçileri, 'malum kalkışmanın' ardından ortaya çıkan 'fiili' duruma adeta bir 'can simidi' gibi yapışmış görünüyorlar.
Bir yanda üzerlerini kapata kapata bitiremedikleri 'yolsuzluk' dalgaları ile boğuşurken, öbür yanda 'hangi kıyıya' yanaşacaklarını bilmemenin şaşkınlığını üzerlerinden atmaya çalışıyorlar.
Denize düşenin 'yılana' sarılması, onlarda 'yalana' sarılma şeklinde tecelli ediyor.
Sorsanız ortada ne 'yolsuzluk', ne 'suistimal', ne 'rüşvet' ne de 'hırsızlık' vardır.
Bakın, '17-25 Aralık' soruşturmaları bir anda nasıl 'ters-yüz' edildi; soruşturmanın aslında bir 'paralel komplo' olduğu nasıl ince ince işlenmeye başlandı.
O soruşturmalarda payı olan herkesin burnundan fitil fitil getirilecek.
Böylece 'adalet' yerini bulacak.
Millet 'havuzlara' akıtılan kaynağı belirsiz suların, 'ayakkabı kutularındaki' banknotların, 'çikolata tepsilerindeki' altınların sırrını asla öğrenemeyecek.
Çünkü her şey bir komplo (!) ve de 'uzun adamı' yemeye dönük sinsi bir oyun.
Hal böyle olunca da 'adaletin' gerçekleşmesi biraz daha zaman gerektirecek.
"Ne kadar" diye sorarsanız; e şu fakirin kolunda '700 milyar liralık' saat mi var ki bakıp da hemen söyleyebilsin.
Ancak kabaca bir tarih verebiliriz:
'Üç vakte' kadar.
***
Yalnız biraz daha 'diş sıkmak' gerek; kolay değil öyle adaletin terazisini 'dengede' tutmak; bu iş için bir 'sarraf' hassasiyetiyle kılı kırk yarmak gerekiyor.
Çok şükür bir takım adımlar atıldı.
Mesela, o 'hain komploların' altında imzası bulunan hakimler ve savcılar açığa alındı; 'soruşturmada görev alan' polisler görevlerinden uzaklaştırıldı.
İki de bir o soruşturmaları dile dolayan medya mensuplarına 'gerekli ayar' çekildi.
Allah'ın izniyle şu 'internet' denilen lanet şeye kilit vurulup, oda bir zapt-u rapt altına alındı mı işin büyük bölümü tamamlanmış olacak.
Biliyorsunuz en büyük bela artık 'sosyal' medya.
Adamlar 'Google' amcaya bir selam veriyorlar, '30 yıl önce var olduğu' söylenen sit alanındaki villaların 'daha bir yıl önce' kondurulduğuna şahit oluyorlar.
Birileri "Başörtülü bacımızı dövdüler" diye yaygaraya başlıyor; hop 'MOBESE görüntüleri' anında internette; ne dövülen var ne sövülen.
Birileri "Camide içki içtiler" diye cahil vatandaşları tahrik etmeye çalışıyor, akşama Facebook'ta, Twitter'da işin aslının öyle olmadığı yayılıyor.
Fena yani; sosyal medya olduğu sürece insan 'ağız tadı' ile yalan bile söyleyemiyor.
Özgürlüğün de bir sınırı var değil mi?
***
Hayırlısıyla "Bu iş falanca terör örgütünün tezgahı" propagandası ile biraz zaman kazanalım, sandalı kıyıya ulaştırmak kolay.
Biz bu işin altından kolay kalkarız da, 'kapımızda beslediklerimizin' ihanetine uğruyoruz birader.
Bakın; milyarlarca dolarlık ihale verdiğimiz arkadaş kalkmış, millete 'en sunturlu' küfürleri sallıyor.
Ah be kardeşim çeneni tut biraz.
Öbürü telefonla talimat vermesek 'muhalefetin borazanı' gibi, memleketin durumunu olduğu gibi ekrana yansıtacak.
Şık şeyler değil bunlar.
Bizi ancak sandıkta 'millet' yargılar; bunlar kim ya?
Bakıyoruz da "Beraber yürüdük biz bu yollarda" dediklerimizin çoğu kayıktan indi; kim kaldı; "Beraber yürüttük biz bu yollarda" diye yoldaşlık ettiklerimiz.
'İhalelerden' nemalananlar, 'örtülüden' semirenler, 'kamu kaynaklarından' beslenenler ve de 'Hazine arazilerini' talan edenler.
Çok şükür biz 'kimlerin' bizleri yarı yolda bırakacağını sizlerden öğrenecek değiliz. Bugün 'arpadan' dolayı yanımızda yer alan bazı ikbal bitlerinin yarın 'can havliyle' sandaldan atlayacaklarının da farkındayız.
Ama işin 'zor kısmını' hallettik evelallah.
Bu vartayı da atlatacağız.
***
Sonu belirsiz 'sonbahara' hazırlanan ülkenin yarını, umudu, 'taşıma suya' kaldı.
Ortalığa yayılmaya devam eden pis kokular, öyle 'dış güçler', 'Yahudi tezgahı', 'paralel komplosu' diye geçiştirilecek türden değil.
Varlıkları 'sam yeline' bağlı olan çekirgeler, 'son sıçrayışlarını' yaptıklarının farkında değiller galiba.