Hocaları başta yollayın Hollandalıları
Fenerbahçe yıllardır yaptığını bir kez daha tekrarladı.. Ezeli rakibi Galatasaray'ı eli boş yolladı. Sarı Lacivertli ekibin bu kez kaybedeceğini iddia edenler sahada rakip yerine gezinenleri gördüler. Cim-Bom'u yönettiğini zannedenlere önerim; "Tüm Hollandalıları bir an önce gönderin". En başta
Jan Olde Riekerink olmak üzere. Bir tek Wesley Sneijder'in eşi Yolanthe Cabau'yu bırakabilirsiniz, O göz zevki.
Öte yandan futbolda "İnanmanın" ne kadar önemli olduğunu herkes gördü. İnançsızlarla hiç bir şey elde edemezsiniz. Eğer birileri daha maçtan önce, "Aslan kedigillerdendir" tişörtleri hazırlamışsa galibiyeti haketmiştir. Volkan Demirel hayatının en rahat maçını oynadı. Gelelim Aziz Yıldırım'ın geçmişten kalma bir tespitine; "Cüneyt Çakır hakem falan değil". Gerçekten öyle. Hakem emeklisi babasıyla birlikte Fenerbahçeli olduğunu bilmeyen mi var? Bu maçta da düdüğü deplasman ekibinin aleyhindeydi. Galatasaraylı futbolculara çıkan ilk 3 sarı kart şaibeliydi. Sinan. Carole ve Tolga'yı erken oyundan düşürdü. En iyisi Çakır'ı Şampiyonlar Ligi'ne tayin etmek. Türkiye'de derbi vermeyeceksiniz.
Gelelim en önemli konuya. Güvenlik tedbirleri çok iyiydi. Sonuçta bir-iki sataşma dışında rahatsızlık yaşanmadı.
Maç yayınları
Lig Tv kadroyu dağıtmanın acısını çekiyor. Tabii izleyici de. Devşirme yorumcularla bu işi becermeleri mümkün değil. Ekrana çıkanların şöhret kadar bazı özellikleri de olmalı. Doğaçlama espri yeteneği şart. Ses tonu çok önemli. Kusura bakmasın Necati Ateş bu özelliğe de sahip değil. TRT'nin Stadyum'undaki ekibe alıştık. İşi iyi kıvırıyorlar. NTV Spor'da Rıdvan Dilmen- Güntekin Onay ikilisi başarılı. Rıdvan'ın taraftar yanını törpülemesi olumlu. Artık içinden sevinip üzülüyor.
Bir uyarı
Lig Tv'de maç izliyoruz. Golün pasını kim verdi, uğraşıp duruyoruz. Bulana kadar sinir harbi. Çoluk çocuğa maç anlattırıyorlar. Bir başka hastalıkları da skoru söylememeleri. Belki izleyici televizyonunu yeni açtı. Spikerin keyif bekleniyor.
Bir de olumlu gelişmeyi yazalım. Maç sonu goller -varsa- tekrarlanmaya başlandı. İngilizlerin yıllardır uyguladığını biz yeni devreye soktuk. Yine de şükür.
Mavi Köşe
Türk Max'taki Gurme'nin "Görevimiz Yemek" adlı programında Mavi Köşe Lokantası'nı görünce hüzünlendim. Bilmeyenler için bu yerin Balat'ta olduğunu yazıp biraz bilgi vereyim. Kurucusu merhum Rıfat İştay'dı. Sütlüce mezbasında çalışırdı. Hani şimdi Kongre Merkezi olan yer. Et ve sakatat öncelikli Türk yemeklerinin gerçek ustasıydı. Çocuklarının ikisiyle birlikte okudum. Küçük oğlu Yavuz'la aynı sıralarda dirsek çürüttük. Rıfat Baba beni çok severdi. "Bugün terbiyeli işkembeyi kaçırma" diye yönlendirirdi. Köfte, Arnavut ciğeri ve aşuresi inanılmazdı. Beyoğlu'ndaki bar-pavyonlardan çıkanlar işkembe içmeye mutlaka Mavi Köşe'ye gelirlerdi. O dönemin pek çok şöhretini burada görmüştüm. Mehmet Yaşin ve Teoman Hünal ikilisi burayı keşfetmekte biraz geç kaldılar. Alibeyköy'deki bir başka Arnavut'un tulumba tatlısı satan yerini bulmaları gibi.
Notlar
* Şeffaf Oda'da ilk kez erkek sayısı egemen oldu. Zülfü Livaneli ile Funda Arar konuktu. Piyanoya ise Funda'nın eşi Febyo Taşel oturmuştu. Buna evsahibi Güneri Cıvaoğlu'nu ekleyince ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
*O Ses Türkiye'de "doldur, boşalt, bağ yap" izlemeye başladık. Önce "özet" veriliyor. Eskinin eskileri yayınlanıyor. Sonra "en iyi yarışmacı" ardından "çok istek alanlar" palavrası. Yine de seyrediyoruz. Tek başına Gökhan yetiyor.