Hırsızlıktan teslimiyete

Konuya iki okur mektubu ile gireyim... Bursa’dan Aynur Turan, “Merhaba hocam, ‘İstifa aklından bile geçmiyor’ başlıklı yazınızı okurken fark ettim; aslında insanlar Erdoğan ve ekibinin siyasi entrikalarından bıkmış durumda. Herkes, iddiaların doğru olduğunu da biliyor... Bilmedikleri ve aslında onları korkutan şey bu iddiaların doğruluğu ispat edildikten sonra ne olacağı... Bu tedirginliği gidermek için birkaç satıra, gelecek yazılarınızda yer vermeniz mümkün olabilir mi diye rica etmek istedim” diyor.
Tespitler önemli ama o tedirginliği giderecek olan bizim birkaç satırımız değil halkın tümüne her gün çeşitli kanallardan ulaşabilmesi mümkün olan siyasi parti liderleridir. Biz sadece Yeniçağ üzerinden mesaj veriyoruz.

***

Ramazan Bayraktar ise “Aynı yolda beraber yürüyüp beraber ıslandığı paralel yapı konusunda 12 yıl sonra jetonu düşen BOP eş başkanı, Kıbrıs, Güneydoğu, Ermeni iddiaları ve talepleri gibi konulardaki uyanışını sizce hangi tarihte ve başımıza hangi çoraplar örüldükten sonra açıklayabilir?” diye soruyor.
BOP eş başkanının bu konularda uyanması söz konusu değildir. Çünkü ne yapıyorsa bilinçli yapıyor. Türk kimliğine savaş açan bir kişinin, yolsuzluk ve hırsızlık operasyonlarıyla köşeye sıkıştırıldıktan sonra kendisini kurtarmak için ABD ve Avrupa’ya her türlü siyasi tavizi vermesi beklenir. Obama’nın Tayyip Erdoğan’a telefon ederek Kıbrıs konusundaki girişimlerinden dolayı teşekkür etmesi bu yolun açıldığını gösteriyor! Ermeni meselesi konusunda ise tehcirle göç edenlerin torunlarının Türkiye’ye davet edilmesi, hepsine yeniden vatandaşlık verilmesi, hükümetin gündemindedir. Bunu zaman zaman tepki ölçmek için kendileri açıklamışlardır. Büyük tepki oluşacağını görünce, bu yöndeki taleplerin seslendirilmesini bazı bölücü yazarlara bırakmışlardır. Güneydoğu’da ise PKK, fiilen özerk hale gelmiştir. Dolayısıyla, hırsızlığa ses çıkarmayan seçmen, Türkiye’nin yabancılara teslim olmasına ve büyük bedeller ödemesine yol vermiştir.

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, yani bir Anayasa Profesörü olan Burhan Kuzu, twitter üzerinden yayınladığı bir mesajında “Halkın arasındayım. İnanın bu uydurma kaset ve ses kayıtlarına doğru olsa bile inanan yok. Millet bu iktidardan memnun. Enerjinizi başka yere harcayın” diyorsa, AKP seçmeninin nasıl davranmasını beklersiniz!

***

“Erdoğan’ın gidişinden sonra ne olacak?” endişesi yerindedir. Ulusal Eğitim Derneği Isparta Şubesi Başkanı Mahmut Özyürek, “Türk halkını kimse ölümü gösterip sıtmaya razı edemeyecektir. Yani kimse meşruiyetini yitirmiş hükümetin yerine zararsızlaştırılmış, uysallaştırılmış, cemaat ve bölücülerle hemhal, sözde halkçı seçeneklerle halkımıza yeni tuzaklar kuramayacaktır” diyor ve çıkış yolu olarak Kuvayı Milliye’yi örnek gösteriyor ama ama biliyorsunuz, bu yönde çaba sarf edenler, Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk iddianameleri ile cezaevlerine dolduruldu. Komuta kademesi, iktidardan gelen “milli orduya kumpas kuruldu” itirafına kadar ordunun çökertilmesine seyirci kaldı! Yani Kuvayı Milliye düşüncesi önderlikten yoksun bırakıldı.

***

Bu durumda New York Times’ın, “Türkler her zaman iyi dizileri sevdi. Yıllar önce takıntı ‘Dallas’ idi... Daha yakın bir tarihte ise ‘Muhteşem Yüzyıl’... Şimdi ise, izlenecek dizi Türkiye’nin kendi siyasi krizi” yorumu akla geliyor. Evet, çok kimse olan biteni dizi gibi seyrediyor ve kazananın yanında olmanın planlarını yapıyor!
Tayyip Erdoğan veya diğer liderler, Türk halkının yansımalarıdır. Onlar uzaydan gelmedi! Hepsi halkın içinden çıktı. O halde, onların yaptıklarından da herkes sorumludur.
Türk halkı bilmeli ki kazananın, kaybedenin değil, doğrunun ve gerçeğin yanında durmak, hem insan olmanın, hem Türk olmanın hem de Müslüman olmanın birinci şartıdır!

Yazarın Diğer Yazıları