‘Hırsızlar Haftası’
Kemal Kılıçdaroğlu, 17-25 Aralık arası için “Hırsızlar Haftası olsun” demiş.
Bu ayın 1-7 arası “Camiler Haftası” idi. Kütüphaneler Haftası’ndan tutun, Engelliler Haftası’na, İhtiyarlar Haftası’na... Bütün bu tür faaliyetleri saysak, yılın 52 haftasına herhâlde sığdıramayız. Bu kadar çok hafta olunca “haftalar”ın fazla bir anlamı kalmıyor.
Yakında geçtiği için “Camiler Haftası” üzerinde durmak istiyorum.
Hoca, o gün, vaazında “Gençleri daha çok camide görmeliyiz.” diyordu.
Camiler, cuma ve bayram namazlarında cemaate yetmiyor. Merkezî yerlerde halk cami dışında hasırlar serip kalabalığın ortasında namaz kılıyor. Sağdan soldan kıyafeti uygun olan da geçiyor, uygun olmayan da. Zaman oluyor yağmurda, zaman oluyor kızgın güneşte ibadet ediliyor. Ya vaazı uzatanlara, hutbeyi uzatanlara ne demeli! İnsanlar ahlayıp pufluyorlar. Neye yaradı senin vaazın, senin hutben? İnsanlar ahlayıp pufluyorsa, onların kalbini kırdın demektir. Kürsüye çıkan kendisini mekânın hâkimi görüyor.
En tepeye çıkanlar da kendilerini her şeyin hâkimi görmüş olmalı ki, 17 ve 25 Aralık’ta gördük; neler neler yapmışlar!
Ortaya saçılan hırsızlıkları, rüşvetleri “tepedekiler”, madem üzerlerine alınmıyorlar, madem “darbe” diyorlar, neden Diyanet “rüşvet”in dindeki yerini tayin eden faaliyetler gösteremiyor? Diyanet’in okutmak istediği “rüşvet” konulu hutbeyi geri çektirdiler.
Suçlu suçunu biliyor. Diyanet’in hutbe okutmasını bile engelliyor. Diyanet İşleri Başkanı, bu müdahaleyi, bir açıklamayla protesto edip istifasını vermeliydi.
Kur’ân’da “hırsızlık” ve “rüşvet” üzerine ne kadar âyet-i kerîme olduğunu saymadım; o kadar çok âyet var ki... Kur’ân-ı Kerîm’i ortadan kaldırabilir misin!
Bir gün, inşallah, Kur’an’ı eline alıp kapına dayanırlar; “hırsızlığın” , “rüşvetin” Kur’ân’daki karşılığını sana tek tek öğretirler.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Hırsızlar Haftası” nı 17 ve 25 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun dosyalarının kapatılmasının ardından Twitter hesabında teklif ediyor. Bir teklifi daha var: “Hırsızlar tarafından AKP Genel Merkezi’nde kutlansın” .
“Namuslu hırsız” olur mu? Olmayacağına göre, en azından tövbekârlar bir araya gelseler, AKP’nin genel merkez binasının önünde, yakınında bir cami var, cuma namazını kılıp bir eylem yapsalar, “Biz tövbe ettik, sizleri de tövbeye çağırıyoruz.” deseler.
Böyleleri çıkar mı, bilmiyorum ama, niçin halk toplanıp “hırsızlar”ı tövbeye çağırmasın?
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, parti örgütüne genelge göndererek “Son 100 yılın en büyük yolsuzluk operasyonu, kirli bir adaletle kapatılmak istenmesi” ne karşı tüm il başkanlıklarını bugün saat 11.00’de bulundukları illerin adliye saraylarına, üzerinde “Adaletin Kara Günü” yazılı siyah çelenk bırakmaya çağırmış.
Hırsızlık dosyaları kapatılırsa, vicdan yoksunları, hırsızlığı meslek hâline getireceklerdir. Sokak soyguncuları artık kendilerini savunacak bir dayanak bulacaklar, “Tepedekiler soydular ama aklandılar. Biz üç parça bir şey için mi suçlanacağız!” diyeceklerdir.
Yakında törenle “Başkasının Malından Geçinenler Derneği”ni de kurarlar.
Derneğin “Onursal Başkanı”nın kim olacağını söylemeye gerek var mı?!