Balkona çıktım. Günün erken saatlerinde hep bu işi yaparım. Bahçeden gelen çim kokusu tutkumdur. Saksılardaki çiçek ve minik sebzelerle konuşmayı da severim. Beşyol ağzındayız. Bu yüzden trafiğimiz kesilmez. Bir gürültüyle irkildim. Tahmin ettiğim gibi çimento kamyonu belirdi. Yanındaki kocaman Akçansa yazısını güçlükle okudum. Çünkü 20 ile geçmesi gereken yerde en az 80 kilometre yapıyordu. Bu ne ilk ne son. İnsanlar bu kadar mı vurdumduymaz? Polisin işi başından aşkın. Belediye zabıtaları denetimde kullanılamaz mı? Altlarında "Trafik Zabıtası" yazılı araçlar hazır. Mensupları özel kıyafetlerde. Ancak "görüntü unsuru" olarak mı kalacaklar? "Prim hırsı", "ruh hastalığı" ne derseniz deyin bu katilleri durdurmalıyız. Haberciyim diyenlere ise önerimiz, elde faraş ve süpürgeyle çalışan çöpçülerle röportaj yapmaları. Tek soru soracaklar; "Bu sabah ezilmiş kaç kuş ve kedi-köpek topladın?" Ortaya çıkacak bilançoya insanları da dahil ederiz. Bu boşvermişlikle Pendik, Maslak veya başka bir yerde Azrail'in orağı gibi çalışan araçlar asla hız kesmeyecektir.
Konya, yeni futbol başkenti
Eğer Ukrayna ile İstanbul'da oynasaydık, en az 5 yerdik. Kişisel görüşüm bu. Konyalıların uyuyan Millî Takımı ateşleyişleri muhteşemdi. Bu kentte başta insan unsuru olmak üzere futbol için her şey var. En başta da "ruh mevcut". Yoksa maça yanlış kadro ve hatalı oyun sistemiyle çıkılmıştı. Nasıl atılmadı, çözemediğim Caner Erkin'i oyunda tutma cesaretini de anlayamadım. Gerçekten yetenek olan Emre Mor'un gereksiz itiraz ve tek başına oynama çabası ise maç maç artıyor. Bu da tehlike.
2 ekran öne çıktı
Acun Ilıcalı'nın "futbol sevgisi" hedefe yürüyor. Türkiye-Ukrayna maçı TV-8'de yayınlandı. Lig TV'nin en popüler anlatıcısı Melih Gümüşbıçak'a yorumcu olarak Sergen Yalçın eklenmişti. Bu ikili her zamanki gibi başarılıydı. Sergen'in objektif tavrını seviyorum. Babası yapsa hatayı affetmiyor. Bu yüzden Fatih Terim'e yüklendi. TV-8.5 ise futbolsever için tatlı sürpriz oldu. Dedik ya Acun'un tutkusu olayın ateşleyicisi. Dört dörtlük ayaktopu ekranını fazla beklemeyeceğimizi sanıyorum.
İlk defa
TRT Spor'daki başarılı organizasyonu da unutmuyorum. Millî maçın önü, ortası ve sonu çok iyiydi. Erdoğan Arıkan'ın e-postalara ağırlık verdiği bölümde ilginç tespitler vardı; "Sanki Trabzonspor'u izliyorum" diyenler, 0-1'i henüz görmüşlerdi. 0-2 olunca "Bu teknik direktörle yürümez" diyenler çoğaldı.
Stadyum Özel'e geçilince Ali Gültiken ve Oğuz Çetin'in eleştiriyi dozunda tutmalarını önemsemedim. Kaya Çilingiroğlu'na "Erman Toroğlu'nun yolunda" yaftası yapıştırdım. Kafa göz yarıyor ama sonuçta ilgi çekiyor. Ersin Düzen'deki durgunluk ise devam etmekte. Parasal yüklenmelerin, moralini bozduğu gizlenmiyor. Yoksa Düzen'in çapının büyük olduğunu biliyorum.
Gelelim Türkiye Futbol Direktörü'ne. Kimseye hesap vermeyen tek seçici yarınki İzlanda maçıyla ilgili endişelerini saklayamaz durumda. Mantığım S.O.S verirken gönlüm onunla. Pardon Ay-Yıldızlı ekibimizle. Terim'in netice ne olursa olsun mazereti hazır. Her maç öncesi "Niye bunlar ortaya çıkıyor". Bu sözlerine bayılıyorum. Sanki bütün bu işleri kotaran başkası!
Diğer notlar
TRT'nin "Islak Yarışması", "Kendi Düşen Ağlamaz" aradığı sunucuyu sonunda buldu; "Ertem Şener". Sporcu kökenli bu ismi bir süredir izliyorum. İyi gidiyor. Cin gibi. Ses tonu da bu işe uygun. Tamamdır.
...
"Evleneceksen Gel"in halaybaşı Selpak Bekir yeniden ortaya çıktı. Tabii elinde sembol olan kağıt mendillerle. Ancak, Seda Sayan'ın oyununa geldi. Karşısına kendinden 11 yaş büyük, dişleri bile olmayan gelin adayı çıkarıldı. Bekir'in bu tezgahtan kaçışına epey güldüm.
Öte yandan SHOW TV'de bir bitirilişe daha tanık oldum. "Asla Vazgeçemem" dizisinden çok çabuk vaz geçildi!
...
ÖZEL NOT: Turgay Renklikurt büyüğüm aradı. Fatih Terim'in basın toplantısında okuduğu ve gündem yaratan dörtlüğü ilk defa kimden duyduğunu söyledi. Hocam, bu dizeleri şimdilerde kaldırılan Harp Akademileri'nde dinlemiş. Hem de Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın ağzından. Bu arada, dünkü yazımın olağanüstü ses getirdiğini itiraf etmeliyim.
