Hazin bayram

Bugün bayram... “Şeker” değil, “ramazan” bayramı ikaz ve itirazıyla her yıl karşılaşırız.
Bilirsiniz, Arapça “iyd”dir bayram... Eski edebiyatımızda çokluk “îd, iyd” kelimeleri kullanılırdı. “İyd-ı fıtr” (ramazan bayramı), “iyd-ı edha” (kurban bayramı) denirdi.
Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lugati’t-Türk’te (DLT) bayram kelimesinin kökünü “bazrâm” olarak vermiş ve: “Bu kelimenin aslının ne olduğunu bilmiyorum; çünkü bu kelimeyi Farslardan dahi işittim.” demiştir. DLT’de yazılışı şöyle: be-zel-re-mim. Türkçede, “zel” “ye”ye çevrilmiştir. Kaşgarlı da bunu açıklar. Kaşgarlı ayrıca içinde “bayram” geçen bir dörtlüğü eserine almıştır:
“Yigitlerig işlatu / yigaç yemiş iryatu / qulan keyik awlatu/ bayram qilip awnalim” .
(“Yiğitleri çalıştırarak, meyve toplatarak, kulan ve geyik avlatarak bayram yapıp avunalım.”)
“Bedhrâm” kelimesinin Pehlevi Farsçasında “sevinç ve eğlence yeri” anlamına geldiğine dair görüşler vardır.
“Bayram”ın etimolojisi üzerine makale yayınlayan Prof. Dr. Mustafa Argunşah ve Dr. Galip Güner ise, “Bayram kelimesi Türkçe kökenlidir.” dedikten sonra şu açıklamayı yaparlar:
“Kelimenin tarihî ve çağdaş Türk lehçeleriyle Altay dillerinde yalnız bayram, bayge, bayır, bay, pay vb. biçimlerinin bulunması, Ana Altayca ortak baya ‘mutluluk, neşe’ kökünden +rA-m ekleriyle türediğini göstermektedir. Kelimenin bizce Farsça ile bir ilgisi yoktur.”
Neticede bayram. Şu dilden gelmiş veya bu dilden... İster ramazan deyin, ister şeker. Herkes biliyor ki şeker bayramı deyince bayramın mahiyeti değişmiyor. Nihayetinde ramazan ayının bitiminde kutlanan gün.
Müslüman ülkeler ateş altında... Irak, Suriye, Afganistan, Filistin... İnsanlar çaresiz ve en kötüsü insanlar artık hissiz.
Hacı Bayram-ı Velî, zamanımıza intikal eden dört şiirinden birinde “bayram”ı anlatır:
“Bayrami imdi bayrami imdi / Bayram eyler yâr ile şimdi / Hamd ü senâlar hamd ü senâlar / Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm”.
Hacı Bayram, bizim bahsettiğimiz bayramdan bahsetmiyor elbette... Tasavvufî manada vuslat makamına eriyor. Artık onun gönlü kavuştuğu sevgilisiyle bayram etmektedir. Yani yâr ile... Allah’a kavuşuyor.
Bir sürûrun, bir sevincin adı bayram.
Nedim ise dünyevîdir... Şarkısında doğrudan maddî sevgiliye seslenir:
“Sevdiğim cânım yolunda hâke yek-sân olduğum / Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum / Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum / İyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum” .
Nedim, bayramda, yolunda toprakla bir olduğu, aşkında bülbül gibi inlediği “sevgili”nin bayramda seyrana çıkmasını ister.
“İyd” (bayram) Nedim’in şiirinde kavuşma, dolayısıyla sevinç günüdür.
Döneminde Osmanlı’nın parçalanışını, yüreği kırk parça, seyretmiş Mehmet Âkif bile bayramda iyimser:
“Âfâk bütün hande, cihân başka cihândır, / Bayram ne kadar hoş, ne şerâretli zamandır.”
Bayramda her yer tebessüm içinde, dünya değişir; bayram sevineceğimiz zamandır.
Son yıllarda bayramlar hep acı hep acı...
Sevinç günü görünmüyor.

Yazarın Diğer Yazıları