‘Hayırsever’ şifresi
İranlı Bala, “Havuz”un kanalında ve gazetesinde arz-ı endam etmiş. “Havuz”da toplanan para kiminse, konuşturan da odur. Onun izni olmadan kesinlikle ağzını açmaz.
Demek ki, bu adam çok şey biliyor. Kavşaktaki adam o; mutlaka aklanması gerekir! O aklanırsa bütün yollar temize çıkar. “İcrânın Başı” boşuna onun için “hayırsever” demiyor. Bir bildiği var ki, telaşla haber uçuruyor: Şifre “Hayırsever”. Bu şifreyi çözeceksiniz ve bu adamı aklayacaksınız.
Bala Tebriz Türklerinden...
Biliyor musunuz bu Tebrizli Bala beni ve gazetede birçok arkadaşımızı savcılığa şikâyet etti... Polis marifetiyle ifadeye çağrıldık. Gözümüzü korkutmak istiyorlar. Çok ağrıma gitti..
Bu adam hakkında yazan bütün gazeteciler (içlerinde Anadolu Ajansı muhbiri bile var.) sorguya alındılar. Avukatı tanınmış bir prof.; Deniz Feneri’nin de avukatıdır. Bir hesabı var ama nedir? Suçlama: Devam eden mahkemeyi etkileme!
Mahkemesi devam eden adamı “Havuz” kanalına çıkarmak, gazetede çarşaf çarşaf mülâkatını yayınlamak neyin nesi öyleyse?
Bu atraksiyon; kamuoyu oluşturmak, “İcrânın Başı”nı ve suç isnat edilen kim varsa hepsini temize çıkarmak maksadına matuf değil midir?
Peki... Şimdi İranlı Bala’yı üstelik Türk bayrağı fonunun önünde konuşturanlar, suçsuzluğunu âdeta ilân edenler, devam eden mahkemeyi etkilemek suçlamasıyla sorgulanacaklar mı? Kanal idarecileri, “Bize emir verdiler, biz de çıkardık.” derlerse, “Kim emir verdi?” sorusunun cevabı karşılık bulacak mı? Sorguya çeken polis veya savcı, “Kim emir verdi?” sorusunu sorma cesaretini gösterebilecek mi? Sorgucular da ancak “Tek Adam”ın emir verebileceğini biliyorlar.
Türkiye’de adaletin kilitlendiğinin ve anahtarın bir kişinin elinde olduğunun herkes farkında. (Bir kesim hâriç: “İcrânın Başı”nı ilâhlaştıran efsunlu kitleyi uyandırmak için çuvaldız batırsanız nafile!)
Bala madem konuştu; bize de onun söyledikleri veya söylemedikleri üzerinden yorum yapma hakkı doğmuştur: Eğer bu yazdıklarımızdan dolayı yine sorgu kâğıdı gelirse artık meydanlara çıkıp bağıracağım: Ey izan sahipleri! Ey hakseverler! Ey halkım! Sizin için yazıyoruz! Söz söyleme hakkımız gasp ediliyor. Susturulmak istenen sizsiniz!
İranlı Bala’yı “Havuz” kanalında seyretmeye de, mülâkatını okumaya da gerek görmedim. Kimin konuşturduğunu biliyoruz. Ne söyleyeceği belliydi.
İnsanlar öfke dolu... Sorulmayan soruların birkaçını sıralamışlar:
Ses kayıtlarında Dubai temsilcilerine “kadın pazarlama” iddiaları var; doğru mu? Bir bakanın ailesini ve bazı hükûmet yetkililerini özel uçağıyla umreye gönderdi mi? Bir vakfa para yolladığına dair internete düşen ses kaydı iddialarına ne diyor? “Memurun ve o..spunun bahşişini” peşin mi veriyor? Eski İçişleri Bakanı ile arasında geçtiği iddia edilen konuşmada, kendisini takip eden polisin sürülmesini istedi mi? Bakan, ona: “O pezev..gin sana yaptığını burnundan fitil fitil getiririm.” dedi mi? Aynı Bakan: “Senin önünde yatarım.” dedi mi? Bir başka bakana ayakkabı kutusunda 500 bin dolar gönderildi mi?
Öfkeli insanlar “Alnımızda aptal mı yazıyor?!” diye soruyorlar. Herhâlde yazdığını düşünüyorlar ki, İranlı Bala’yı konuşturuyorlar!