‘Hay Dat’ ve Şark Meselesi
Ermenilerin megalo ideası “Hay Dat” demiştik... Bu tamlama “Ermeni Davası” anlamına geliyor.
Kavramları yerli yerine oturtmamız gerekiyor.
Önce “Ermeni” derken, bir “vatandaş” Ermeni’yi, bir “insan” Ermeni’yi kastetmeyeceğimiz bilinmelidir.
Birileri hemen işkilleniveriyor..... “’Ermeni’dedin... Kimliğin belli; sen ırkçısın! Nefret suçu işliyorsun...”
Öyle bir saplantı içindeler ki; bataklıkta tepeleniyorlar, sağa sola çamur sıçratıyorlar.
Bunlara alıştık.
İrfan sahipleri ne demek istediğimizi anlıyorlar.
“Megalo idea”, “Doğu Roma İmparatorluğunun aslında bir Yunan İmparatorluğu (Bizans) olduğu iddiasıyla, bu imparatorluğun tarihte bir dönem egemen olduğu bütün toprakların tarihî Yunan toprağı olarak kabul edilmesi icap ettiği ve bu tarihî hak kapsamında bu toprakların tamamının bugünkü Yunanistan’a iade edilmesi gerektiği [doktrinidir.]” (Mahmut Niyazi Sezgin, “Ermeni ’Megalo İdea’sı: Hay Dat”, 2023, S. 154, Şubat 2014).
“Megalo idea” ve “Şark Meselesi” arasında bir bağlantı var. “Hay Dat”da bu bağlantının dışında olamaz. ( “Türk Adını Silme Planı” kitabımızda “Şark Meselesi” özlü olarak ele alınmıştır.)
Mahmut Niyazi Sezgin, “megalo idea” doktrinini açıklarken, “Sultan Mehmet İstanbul’u, Yunanistan’ın halefiyet iddia edebileceği bir devletten almamıştır. Şurası açıktır ki kamuoyumuz Grek, Yunan, Helen, Rum, Bizans vb. kavramlar arasındaki farkları ayırt etmekte zorlanmaktadır.” demektedir.
Dikkat edilmesi gereken husus şu: Grek, Yunan, Helen, Rum, Bizans’ı bir silsileyle birbirine bağlarsan yanılırsın. Şu veya bu yönden elbette bağ olabilir ama tarihte her birini ayrı düşünmeliyiz; birilerine mal edersek iddialarını da kabullenmiş oluruz. (Muzaffer Erdil’in “Yunanlıların Kökeni ve Yunan Milletiyle İlgili Kavram ve Deyimler” makalesi bizi aydınlatacaktır: Üçüncü Askeri Tarih Semineri: Türk-Yunan İlişkileri, 1986).
M. N. Sezgin’in şu tespitini aklımızın bir köşesinde tutmalıyız:
“İlk bakışta sıradan bir irredentizm [yayılmacı milliyetçilik] örneği gibi görünen Megalo İdea doktrini, aslında temel kavramları ve tarih yorumu itibariyle bir hayal ürününden öte bir anlam taşımamaktadır. Her şeyden önce Doğu Roma İmparatorluğu bir Yunan devleti değildir. ‘Bizans’ adı, Doğu Roma İmparatorluğu tarafından hiçbir zaman kullanılmamıştır. Bu kavramın ortaya çıkışı 17-18. yüzyıllardır. Doğu Roma İmparatorluğuna mutlaka bir halefiyet nispet edilmesi gerekirse, Osmanlı İmparatorluğunun buna daha uygun bir aday olduğu açıktır. Nitekim Osmanlı padişahları, unvanları arasında “Kayzer-i Rum” sıfatını da kullanmışlardır. Doğu Roma İmparatorluğunun yalnızca bir eyaletini teşkil eden Yunanistan’a, bu imparatorluğun adını “Bizans” şeklinde değiştirmek suretiyle bir halefiyet izafe etmek, tarihî olguları ideolojik bir okumaya mahkûm etmektedir. Netice itibariyle, var olmayan bir halefiyet zehabıyla tarihi hak ve toprak iddiaları gündeme getirilebilmektedir.”
“Megalo idea”yı anlarsak, “Hay Dat”ı da anlamış olacağız.
Kavramların tarihî vetiresini takip edebilmeliyiz; yoksa tarihi hatalı okuruz ve R. T. Erdoğan’ın “taziye”si, “mesnetsiz siyasî vizyon oluşması” neticesidir. (Devam edeceğiz.)