Haşhaşî usulü suikast
Rus büyükelçisinin katledilmesinin şekli, Hasan Sabah'ın fikir yapısını ve kurduğu düzeni bilenlere yabancı değildir. Hasan Sabah'ın fedaîleri, suret-i haktan görünebilirler ve tereddütsüz ölüme yürürler.
Fethullaçılarla Bâtınîlerin (Yaygın ifadeyle Haşhaşîlerin), faaliyetleri arasında örtüşen pek çok nokta olduğunu, 15 Temmuz'dan sonra bu köşede, bir dizi yazmıştım.
Rus Büyükelçisi Andrey Karlov'u katledenin, Haşhaşî sistemde yoğrulduğunu, şu an itibarıyla, gösteriyor.
O genç polis, Fethullahçıların tetiği çeken eli mi? Bunun kesinlikle açığa çıkarılması lâzım. Peşin hükümle varılan kanaat ileride başımıza çok iş açar. Asıl teşvikçiler başka suikast hazırlığında olabilirler.
R. T. Erdoğan önceki akşam, suikastçı için "FETÖ"yü işaret etti. Her şey onun kontrolünde olduğu için, bilgisi kesindir diyeceğim ama, ihtiyatlıyım. Allah kimsenin başına vermesin, Fethullahçılardan yediği darbeler yüzünden, bütün musibetin ancak Fethullahçılardan sâdır olacağının onda fikr-i sabit hâle gelebileceği ihtimali de yabana atılmamalı.
Bu suikast, Fethullahçıların kapısından geçenlerin bile temizlenmesi için fırsat görülebilir. İnşallah peşin hükümle hareket edilmez, fırsatçı davranılmaz; müesses nizamı sarsacak yollar açılmaz. Müesses nizam sarsılırsa, ortada ne hak kalır, ne hukuk... İnsanlar çaresiz bırakılırlarsa "Düşman" bellenenlerin ağlarına sürüklenebilirler.
Tetiği çektirenler muhakkak ortaya çıkarılmalıdır. Söylemeye gerek yok; tetikçinin sosyal çevresi, bağlantıları elbette incelenecektir. İncelemelerde, gruplar arası kaymalara da dikkat edilmelidir.
Haşhaşîler diyoruz, ölümüne inanç diyoruz... Bir grupta pişer, diğer grupta kendisini feda eder. Diğer grup bir grupta pişerek hazır hâle gelmiş birini içlerine alıp robotlaştırabilir.
Tetikçi, Rus elçisini öldürmesine sebep Halep'teki katliamı göstermiştir. Halep faciasında Rusya'nın rolü biliniyor. Bu, tetikçi için bir "sebep imâli"dir.
Halep'teki insanlık dramını ilk kimin/kimlerin ideolojiye bağladığına bakmalıyız.
Devlet erkânı Halep için uzun zamandır teyakkuzdaydı. Acılardan, insanlık dramından, Sünnî katliamından sık bahsediliyordu.
Halep'te katliama girişenler ideolojilerinin esiri olabilirler, mezhep taassubuyla hareket edebilirler. Ama biz karşı ideolojiyle hareket edemeyiz. Orada bir trajedi yaşanıyorsa, bu trajedinin bütün insanlığın meselesi olduğunu haykırmalıyız.
Maalesef, aklı arkaya atıp hissi öne çıkardık. Kör bağlılıklar, taassup insanları kinle doldurur, her bir insanı ölüm makinesi hâlin getirir. (Geçen cuma Halep için okunan hutbeden bahsetmiştim. Cemaat öyle bir "mazlum Müslümanlar" edebiyatıyla cuş u hurûşa getirilmişti ki, elinde silâhı olan o an hurûca kalkabilirdi! Sonra, bahsettiğim gibi, camiden çıkan kalabalığın İran Başkonsolosluğu önünde öfkeyle haykırdıklarına şahit oldum.)
Fethullahçılar bir Rus büyükelçisini niye vurmak isterler? Muamma... ABD'ye yaranmak için mi? ABD, Rus elçisini niye vurdursun ki?
Komplo teorileri an itibarıyla insanları rahatlatıyor. Ama uzun vadede, büyük yanılgılara da yol açabiliyor.
Fethullahçı-Haşhaşî benzetmesinden yola çıkarsak (Daha önce Haşhaşîleri iyi incelemiş ve kitabını da yazmıştım.), Fethullahçıların, Türkiye'de kargaşa çıkarmalarına büyük ihtiyaçları var. Darbe yapmaya kalktık, başarısız olduk, kaderimize razı olalım, demeyeceklerine göre, herhâlde toparlanacaklar ve yeni taktikler geliştireceklerdir.
Tetikçilere karşı, hissiyatımızla değil, aklımızla mücadele etmeliyiz.