Haşhaş yutmuş gibi!
Adana örneği gösteriyor ki Başbakan, hâkimler ve savcılar üzerine alabildiğine gidecek...
Mesele 17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla ilgili asıl... Yoksa MİT kamyonu, kanunsuz dinleme, polislerin serbest bırakılması, şu bu değil.
Bakmayın siz % 43.3 aldım, rahatım, havalarına... Diken üstünde...
% 50 ile iktidara geldiğinde daha rahat olması gerekirken, 17 Aralık büyük operasyonunu duyar duymaz (iddiaya göre) sabahın 08.00’inde hemen telefona sarılıp telaffuz etmeye bile beceremediğimiz rakamların sıfırlanmasını, aman kimseler duymasın der gibi, kısık bir sesle ve karşısındakine açık vermemesini ikaz ederek ister mi?
Müthiş bir korku var ve korku bağırtıyla bastırılıyor.
Doğrudan kendisinin hedef alındığını ve işe çocuklarından başlanacağını, paranın da çocukların evinde olduğu için tedbiri, tedbirsizce, dinlenebileceğini hiç hesap etmeden almaya çalışması, aşırı telaş göstermesi neye işarettir?
17 Aralık ve 25 Aralık için iddianameler hazırlanıyor.
İddianamelerde neler çıkacak, göreceğiz. Operasyonlar o kadar detaylı ki, nasıl ufaltacaklar, nasıl yamultacaklar, nasıl, kendilerine dokunmadan geçiştirilmesini sağlayacaklar? Müthiş merak içindeyim.
Yolsuzluk dosyalarnda adı geçen bakanlar hakkında hazırlanan fezlekeler iki tür biliyorsunuz. Birincisi, kırpılması için iade edilmişti. İkincisi kırpılmasına rağmen özü itibarıyla gerçekleri ortaya koyuyor. Bunu, iki fezlekeyi karşılaştıran politikacılar söylüyor. 17 ve 25 Aralık 2013 operasyonlarının belgelerinin de, öyle sanıyorum ki, üzerinde ne kadar oynanırsa oynansın, çaresiz özüne dokunulamaycak ve suç isnat edilenler hesap vermek zorunda kalacaklardır.
Başbakan, Adana’da altı polisi tutuklayan savcıya övgüler diziyor:
“Adana’da vatansever bir savcı çıktı. Bazıları gözaltına alındı ve tutuklandı. Aradan bir kaç gün geçmeden o paralel yapının mensupları devreye girip soruşturmaya müdahale ettiler. Paralel yapının medyası manşet atıyor. Talimatı almışçasına zanlılar serbest kaldı.”
Şunu hatırlatayım: Polisleri tutuklayan hâkimin Başbakan’ın hayranı olduğuna dair basın-yayın organlarında haberler çıktı ve deliller gösterildi.
Bildiğiniz gibi 17 Aralık büyük operasyonunda tutuklananların son bölümü, içinde “kutucu” da var, “altıncı” da. Asıl hâkimin izinli olduğu bir günde, bir başka hâkim tarafından serbest bırakıldılar.
Tabiî o hâkim için de bir “hayranlık” hikâyesi çıktı. Sonra itiraz üzerine, Adana’da altı polisi serbest bırakan nöbetçi mahkemenin hâkimi ne diyor: “Hakimler kararlarıyla konuşur. Olması gereken buydu. Kimsenin ağzı torba değil ki büzesin.”
“Hakimler kararlarıyla konuşur.” sözü bir tarafa yazılmalıdır.
Bir başbakanın hâkimlere, savcılara bu kadar açık cephe alması veya onları bu kadar açık övmesi hiçbir demokratik hukuk devletinde görülemez! “Despotizm” üzerinde düşünmek gerek.
Korku dağları bekliyor... 17 ve 25 Aralık operasyonlarını ufaltabilmek için her yolu deneyeceklerdir. Deliller apaçık ortada olduğu hâlde, âdeta “haşhaş” yutmuş, ne yaparsan yap kabulümdür diyen % 43.3’lük bir kitlenin nasıl ayıltılabileceği, hakkaniyet sahiplerinin derin derin düşüneceği bir meseledir.