Hangi yüzle kutluyorlar!
Bu yıl Kutlu Doğum Haftası’nı ne Diyanet düzenlemeli, ne de R. T. Erdoğan katılmalıydı.
Hırsızlıkmış, rüşvetmiş, nüfuz ticaretiymiş, havuzmuş, hepsini bir tarafa bırakalım; R. T. Erdoğan, Kur’ân’la dalga geçen birini, “Yeni Manifesto”sunu okuduğu bir balkonda yanında tutuyor ve sonra “Neden yanınızdaydı? Neden partinizde hâlâ?” diye sorulunca da “Keyfimin kâhyası mısın!” der gibi, gazeteciyi azarlıyor.
Kur’ân’la dalga geçen kişiyi kanatları altına alan biri “Kutlu Doğum”dan bahsedebilir mi?
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez! Vazifen olduğu hâlde, şaibe altındaki yöneticilere, politikacılara, “rüşveti, hırsızlığı” hatırlatmadığın gibi, “İslâmda kardeşlik” ana fikriyle fetvalar, bildiriler yayınladın, kendince suç bastırdın ve üstelik, Kur’ân’a dil uzattığı telefonla konuştuğu kişi tarafından teyit edildiği hâlde, o kişi hakkında çıkıp tek lâf etmedin. Bu ne manaya gelir biliyor musun?! Diyanet bile, kabullendiğine göre, ortada “meşru” olan bir şey var! Görüyorsun nasıl bir vebal altındasın!
Prof. Dr. Mehmet Görmez! “Kutlu Doğum” için Diyanet’in yayınladığı “Hazret-i Peygamber, Din ve Samimiyet” başlıklı kitap için şu satırları yazmaya nasıl elin vardı!
“Riyadan, böbürden, ikiyüzlülükten uzaklaşıp samimiyetin kapısını ne vakit çalacağız? Kulluk gösterilerinden, gösteriş bağımlılığından, iyilikleri pazarlarda satmaktan uzaklaşıp ihlas, samimiyet ve takvanın gönlünü ne vakit alacağız?...”
Yüce Allah’ın şu buyruğunu ilgili kişilere hiç hatırlattın mı ey Başkan!
“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (idarecilere) (rüşvet olarak) vermeyin.” (Bakara, 2/188).
Yeri geldi... “Bakara”nın manası nedir, biliyor musunuz?
Bakara suresi 67-73 âyetlerinde bir inek kesme hâdisesi anlatılır. “Bakara” “inek” demektir ve adı bu hâdiseden gelir.
“Bakara” dişiliği ifade eder; erkek olanı ise “Bakar”. Yani öküz... “Bakara” ile dalga geçen densiz olsa olsa ancak bir “bakar” olur! Diyanet’in bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Emrullah Bey’in “Türkçe-Arapça Sözlük” ünü açsanız “Öküz” karşısında “Bakar” yazdığını görürsünüz. Bilmiyorum, Emrullah Bey partisindeki densize “Bakar’mısın!” dedi mi? Yoksa R. T. Erdoğan’a kayıtsız şartsız bağlılığından dolayı imtina mı etti?
17 Aralık yolsuzluk operasyonunu, bütün deliller ortada iken ve taraflarca üstü örtülemezken, “mazruf”u görmeyip “fitne” diye nitelendiren ilim tarihimizin kara lekesi olmaya namzet 110 ilâhiyatçı “Kutlu Doğum Haftası”nda dürüstlükten bahsedecekler, hadis örnekleri vereceklerdir. İçlerindeki Prof. Dr. Saffet Köse İslâm hukukunda rüşvetin yeri üzerinde çalışmıştır. Bakınız ne yazıyor:
“Başta devlet başkanı ve adliye teşkilatında görev yapan memurlar olmak üzere üst düzey bürokratların aldığı rüşvetin etkisi diğerlerine göre daha fazla olduğundan kendilerine verilecek cezanın hem hukuki anlamda dünyevi hem de uhrevi cezayı gerektiren günahı çok daha fazladır.” (“İslam Hukukuna Göre Rüşvet Suçu ve Cezası”, İslâm Hukuku Araştırmaları Dergisi, S. 11, 2008, s. 43).
Şimdi “Ama Türkiye’de değil” der mi sizce?