Halka da "kırmızı düdük" dağıtın bari!
İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı, "Bu bayram ben de trafik polisiyim, hatalı sürücüye kırmızı düdük" projesi kapsamında çocuklara kırmızı renkli düdük, tişört ve broşür dağıtıyor.
Çocuklar, seyahat ederken araç kullanan kişilerin aşırı hızlı gittikleri, emniyet kemerlerini takmadıkları veya araç kullanırken cep telefonu kullandıkları sırada düdüklerini çalarak sürücüyü uyaracak...
Aslında "özgür basın" devleti hatalı yönetenlere kırmızı düdük çalma kabiliyeti bulunan basın demektir. Yandaş basın ise sadece alkış tutar, hatalarınızı göstermez. Çünkü yandaşlık ölçüsünde para kazanırlar! Kazandıkça da yalan söylemeye alışırlar.
Tabii bir de devleti ideolojik amaçla, kasıtlı olarak zora düşürmek ve kontrollü krizleri kullanarak dönüştürmek var ki, buna herkesin kırmızı düdük çalması gerekir.
***
Dr. Nuri Çağatay, devleti yönetenlere kırmızı düdük çalan vatandaşlardan sadece biri... Bakın ne diyor:
"Arslan bey günaydın. 'İyi de Türkiye gemisi kayalara çarparsa herkes zarar görmeyecek mi?' demişsiniz. Evet, zarar görecek. Ancak gemiyi kayalara sürüklerken yanlış rotada olup uyarıları dinlemeyenler az, bu gidişte suçu olmayanlar ise çok zarar görecek. Belki de geminin lüks mevkisinde olanlar için tahlisiye sandalları hazır bekletiliyor olabilir. Pek çok lüks kamara yolcusunun daha çok öncesinden varlıklarını yurt dışına aktardığı söylentileri ortalarda dolaşmakta iken, 'herkes zarar görmeyecek mi?' sorusu ne kadar anlamlıdır?
Gemi kayalara giderken 'milletçe destek vermek' kayaların yerini değiştirmeyecektir. Ancak ve ancak dümeni tutanların, dümeni doğru yöne çevirmek çabasında olmaları durumunda milletçe desteğin faydası düşünülebilir. Böyle bir niyet, böyle bir çaba var mı?
Serdümene rağmen gemiyi doğru rotaya çevirmenin bir yolu var mı?
Samsung önerileriyle bağlantılı son bir soru: Cargill bir ABD şirketi değil miydi?"
***
Başka bir kırmızı düdük ise M. Demiröz'den:
"Sayın Arslan Bulut. Bize ABD krizi diye yutturulmaya çalışılan kriz, aslında tam bir ekonomik krizdir ve geçmişte olduğu gibi devalüasyonla atlatılmaya çalışılmaktadır.
AKP + TÜSİAD+ TOBB + Sendikalar ve diğer STK bir olup devalüasyonun yıkıcı etkilerini halka özellikle AKP seçmeni olmayan kesime yükleme harekâtı yapıyor. Bu operasyona muhalefet de dahildir...
Ben 2001 krizinde bugün ISO'nun 500 sanayi kuruluşu listesinde ilk 50 içinde yer alan bir firmanın kâr optimizasyonu ve dış ödemelerini yürüttüm. Bu tecrübeyle diyorum ki şirketler bu devalüasyonla dış ödemelerini daha rahat yapacaklar, devlete olan ödemelerinde ise rahatlayacaktır. Ama doğan zararı halk ödeyecektir.
İşin acı tarafı 2001'dekinin aynısı olan hadise dış saldırı gibi gösterilmektedir.
Bunları ortaya dökecek bir basın da maalesef yok."
***
CFR üyesi Steven A. Cook ise Foreign Police'de yayınlanan yazısında, Türk-Amerikan ilişkilerini özetledikten sonra, krizin Washington ve Ankara arasındaki sözde stratejik ilişkiden kurtuluş için iyi bir fırsat olduğunu belirtti. Cook, alaycı bir dille, Türklerin acı çekmesinin sorumlusunun yabancı güçler değil, yüksek faizi enflasyona sebebi olarak gören Erdoğan olduğunu da ifade ettikten sonra "Soğuk savaş süresince ortak tehdit algısına sahip olan Washington ve Ankara için artık tehdit aynı değil. Türk hükümeti, Atlantik ittifakı konusunda kararsız ve aşırılık yanlısı gruplarla ortak amaçları var. Türkiye artık bir müttefik veya ortak değil." diye yazdı.
"Kırmızı düdük" kullanmak için doğru tespit yapmak gerekir. Bu sebeple paylaştım... Zira Türkiye için en büyük tehdit ABD'dir.