Halk ‘Ya Hak’ çekerse!
17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında toplanan deliller gösteriyor ki, “fâiller” idamlık...
İran ve Çin’de, yolsuzluklar yapanlara idam cezaları verilmiş, İran, üstelik eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın da yakın dostu bir kişiyi idam etmiştir. Çin de aynı şekilde “büyükler” in yakını mahkûmu sehpaya çıkaracaktır.
Gazetelerin yazdığına göre, İran’da, Türkiye’de bakanlara rüşvet dağıttığı, Başbakan’ın yakınlarının “hayır kurumları” na ikiletmeden “milyon” bağışladığı iddia edilen, Başbakan’ın “hayırsever” dediği İranlı Bala’nın “işbirlikçisi” gösterilen birine idam cezası verilebilirmiş.
Diyebilirsiniz; İran ve Çin’de kararlar birilerinin iki dudağı arasındadır...
Ne olursa olsun hâdiseler halkın gözü önünde cereyan ediyor. Bu tür rejimlerde kararları birkaç kişi alsa da, halk korkusu yüreklerinin bir tarafında hep tetiktedir.
Gezi Parkı İsyanında daha bir yıl önce başlamadı mı? Her kesim oradaydı... Bir kitle hareketiydi ve ruhu bütün Türkiye’yi kaplıyordu. Düşünün... 80 ilde 2 milyondan fazla insan AKP’ye karşı sokağa döküldü,10’a yakın can gitti.
Marjinal gruplar örgütlü ve aktif oldukları için kitle hareketlerini kendileri başlatmış ve kendileri yürüyormuş gibi bir intiba bırakırlar.
Marjinallerin sayılar sınırlıdır.
Kitlelerin sözcüsü gibi havaya giren Taksim Dayanışma Grubu bile kitlelerin peşinden gitmiştir.
Kitle hareketlerini okuyamayanlar yenilmeye mahkûmdurlar.
Recep T. Erdoğan okuyamamıştır ve yenilmeye mahkûmdur.
İran ve Çin kitleleri okuyabilmektedir; çünkü iki ülkenin rejimleri de kitle hareketleriyle kurulmuştur. Bu kadar açığa çıkmış, halkın ayrıntılarını bildiği yolsuzluklarda yine halk için “idam” ı basmaktan geri durmamışlardır.
Türkiye bir garip ülke; yolsuzluk yapanlar mazlum, yolsuzluğu ortaya çıkaranlar zâlim!
Binlerce polis oradan oraya sürüldüler, onlarcası ihraç edildi, yüzlerce hâkim-savcı yerlerinden oynatıldı. Bütün bakanlıklarda, “Paralel” diyerek insanlara kıyıldı.
Paralel, Cemaat, bilmem ne...
Ortada yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, nüfuz ticareti var mı, yok mu?
Yüzlerce sayfa iddianameler, yüzlerce sayfa fezlekeler havaya mı yazıldı?!
Yakup Saygılı adlı bir polis şefi... Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının başındaymış, meslekten ihraç edilmiş... “17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ülkemizin alışık olmadığı çapta ve mahiyette olması sebebiyle akıl almaz bir şekilde itibarsızlaştırma ve sulandırma faaliyetlerine muhatap kalmıştır.” diyor.
Arkadaş söyle! Evindeki katrilyonları sıfırlamak için oğlunla konuştun mu, konuşmadın mı? Ve o paraların kaynağı ne?
Neden rüşvet aldıkları iddia edilen bakanlar korunuyor! Sizinle bağlantısı maddî mi?
Neden her şey ortadayken adama “hayırsever” deme ihtiyacı duydun? Maddî bir bağlantından söz etmemek mümkün mü?
Suç bastırmak için “Pensilvanya” , “Paralel Yapı” , “Darbe” ... karıştırıp duruyorsun...
Velev ki, işi kurcalayanlar onlar... Bir politikacının veremeyeceği hesap olamayacağına göre, çık mahkemeye, aklan ve sonra bahsettiklerinin ümüğüne hep beraber çökelim!
Sen hâlâ suç bastır... Halk, Hakk’ın adalet okunu bir gün “Ya Hak!” deyip öyle bir fırlatacak ki ki...