Gülen'in tehlikeli hesabı
Fethullah Gülen'in, dün, ABD'nin Washington Post gazetesinde bir yazısı çıktı. Başlığı: "The Turkey I no longer know". (Artık bilmediğim tanıyamadığım) Türkiye".
R.T. Erdoğan hazır ABD'deyken "Fırsatçı" F. Gülen'den bir "şikâyet" yazısı beklenirdi. Gereğini yapmış.
Çok tehlikeli bir şikâyet yazısı...
F. Gülen, demokrasiden dem vurup damardan giriyor. Niçin böyle giriş yapıyor? Sözü getireceği yere bakarsanız anlarsınız. Önce "baştaki"ni kötü göstermesi gerekiyor.
Trump'a, NATO'ya, "Demokrasiye dönülmesi" için R.T. Erdoğan'ın üzerine gidin, kışkırtması yapıyor.
F. Gülen, etnisiteyi ve dinî meşrebi, insanî hakları öne çıkararak Türkiye'yi sıkıştırmak, güç durumda bırakmak istiyor:
"Erdoğan, geçtiğimiz yıl 15 Temmuz'da gerçekleştirilen menfur askerî darbe teşebbüsünü müteakip masum insanlara karşı sistematik bir zulüm kampanyası başlattı. Kürtler, Alevîler, laikler, solcular, gazeteciler, akademisyenler ya da irtibatlı olduğum barışçı bir insanî hareket olan Hizmet camiası katılımcıları dahil 300.000'den fazla Türkiye vatandaşının hayatı gözaltılar, tutuklamalar, işten çıkarmalar ve başka yollarla mahvedildi."
Pensilvanyalı, sözü kendi müntesiplerine getirmek için önce "Kürtler, Alevîler, laikler, solcular, gazeteciler, akademisyenler"i (Kurds, Alevis, secularists, leftists, journalists, academics) sıralıyor.
"Kürtler" ne alâka, "Alevîler" ne alâka, "laikler", "solcular" ne alâka diyeceksiniz.
ABD ve Avrupa ülkelerinde etnikçilik itibar görüyor. Meşrep farklılığı da öyle... "Laiklik" deyince, "solculuk" deyince hemen kulak kabarttıkları malûm.
Gazeteciler hapsediliyor. Akademisyenler işlerinden atılıyor. Bunlar müşahhas deliller ama ya sıralanan diğer unsurlar? Bu unsurlar Batı'yı harekete geçirmek için oltanın ucuna takılan yemler.
Bir de 300 bin mağdurdan bahsediyor. Açıklanan rakamlar yüz binin üzerinde... Bu bile büyük rakam. Mağduriyet kesin. Maalesef her yerden çığlıklar yükseliyor. F. Gülen bunu fırsat biliyor. Üstelik bu çığlıkları, hiç ilgisi olmadığı hâlde kendisiyle irtibatlandırıyor. O yüz bini aşan aileleriyle birlikte belki milyonu bulan mağdurların, F. Gülen'e, "Suret-i haktan görünüp bizi aldattın." diyerek ağıza alınmayacak sözler sarf ettiklerini biliyorum!
F. Gülen çok yanlış yol takip ediyor... Etnikçiliğe ve mezhepçiliğe oynuyor. Referandumda, hile bir tarafa, asıl "kurtarıcı" oyların nereden geldiğine bakarsak, bahsedilen etnisitenin baskı görüp görmediğini anlarız. Ya Alevîlere baskı? Alevîlerle en ilgili gazeteciyim. Baskı var da ben mi bilmiyorum! Laiklik, solculuk meselesi de tartışmaya açık.
F. Gülen'in, "Türkiye'nin şiddeti meşru gören radikallere kucak açarken Kürt vatandaşlarını ümitsizliğe sevk eden diktatöryel bir rejim hâline gelmesi Orta Doğu güvenliği için bir kâbus olacaktır." demesi, Batı'yı etnisiteden yakalamak istemesinin en açık delili.
Kucak açılan "radikaller"den bahsediyor. Kimler? IŞİD'liler mi?!
Hedef için her yol mubah dedikleri bu herhâlde!