Gül, sıfırlanan paraları hayır parası sanmış!
Cumhuriyet’ten Selin Ongun, Habertürk’ten Fehmi Koru ile konuşuyor: ONGUN: Bir cumhurbaşkanı siyasette böyle bir kitap önüne geldiğinde “şöyle bir bakıp” mı davranır? Siz kıdemli bir gazeteci olarak buna ikna oluyor musunuz?
KORU: Oluyorum. Sebebi de çok açık. Eğer Abdullah Gül bu kitabı baştan sona okumuş ve bunun kendisinden alıntılar da dahil olmak üzere yayımlanmasına onay vermişse o zaman Abdullah Gül çok saf, politikanın içerisinde boşuna vakit geçirmiş bir insan olur. Bu kitabın nasıl bir hava yaratacağını öngörebilecek zekâda bir politikacıdır Abdullah Gül.
* * *
Fehmi Koru, Ahmet Sever’in kitabı ile ilgili tartışmalarda Gül’ün zekâsını konu ediyor ve onun saf biri olmadığını savunuyor.
Röportaj devam ediyor:
ONGUN: Kitaptan öğreniyoruz ki, Gül tapeleri dinlememiş, okumuş.
KORU: Hiç inanmadı. O tapelerde yazılan şeylerin olabileceğine hiç inanmadı. “Bunların olması mümkün değil” dediğini hatırlıyorum. “Birtakım hayırlı işlerde kullanılmak üzere bazı meblağlar bağış şeklinde belediyelerden toplanıyor” diye bir bilgi var zaten tabanda. “Bu o düzeyde de, belediye dışında da yapılıyor mudur?” diye bir şey düşünmüş olabilir.
ONGUN: Bir gönlünün inanmak istememesi var, bir de okuduğu tapelerdeki sıfırlama konuşmaları var, ayakkabı kutusu var?
KORU: Benimle paylaştığı ilk izlenimini söylüyorum. Onun bir yolsuzluğun değil ancak bir hayır işinde kullanılmak üzere elde olan parayla ilgili olabileceğini düşündü. Tapelerin yayımlandığı ilk gündü zannediyorum, o gün bu tapeler çıktığında birlikte olmuştuk. Kendisinin bu kadar yakından tanıdığı insanların o tip işlere bulaşmalarına, buna asla inanamadı. Sonra ne oldu, onu bilmiyorum.
ONGUN: Gül, Çankaya’dayken saray konusunda ne düşünüyordu?
KORU: Gül’ün bildiği buranın başbakanlık olacağıydı. Ama farklı bir noktaya vardı.
* * *
Bir kitabın nasıl bir hava yaratacağını öngörebilecek zekâda bir politikacı, ayakkabı kutularında, yatak odası kasalarında bulunan veya evin bodrum katından kamyonetle taşınarak sıfırlanmış sayılan paraların hayır işinde kullanıldığını düşünecek ve Beştepe’deki sarayın Başbakanlık değil Başkanlık Sarayı olarak tasarlandığını anlayamayacak kadar saf biri oluyor!
Üstelik Fehmi Koru zekâsındaki bir kişi, Gül’ün zekâsı konusunda çelişkiye düştüğünü fark etmediği gibi, sözlerine inanacak safların bulunduğunu zannediyor! Ramazan dolayısıyla mı acaba?
* * *
Konu sadece Gül’ün zekâsı olsa yine iyi!
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Anadolu Ajansı’nın ifadesiyle “Dün katıldığınız ödül töreninde 17-25 Aralık’ta adı geçen Rıza Sarraf’a ödül verildi. Sizin de bu karede yer almanız eleştirilere yol açtı” şeklindeki sorgulamaya “Ben adı geçen şirketin yönetim kurulu başkanını hayatımda ilk defa dün gördüm, simaen de tanımam. Oradaki listeyi belirleyen, ödül alınacak listeyi belirleyen hükümet değil. İhracat yapan insanlara, sektörleri bazında birinci, ikinci ve üçüncülere verilen ödüllerdir. Ödül alan Sarraf’ın şirketi de birinci olmuş sektöründe. Biz o ana kadar orada bunu bilmiyorduk. Bilseydik ne olurdu, ayrı bir mesele...” diye cevap verdi.
Zeybekçi de “görmedim, duymadım, işitmedim”e sığınacak zekâda biri değil ama böyle bir savunmaya insanların inanmasını bekliyor işte.
Ramazan dolayısıyla böyle “düşme”ler oluyor!
Yıllar önce, Tercüman gazetesinin “düzeltme servisi”ndeki bir grup arkadaşımız, “düşme” olarak nitelendirdikleri bu tür konuşmaların defterini tutardı.
O defter, hâlâ bir yerlerde duruyor mu bilmiyorum ama düzeltmen arkadaşlar, Fehmi Koru ve Nihat Zeybekçi’nin düşmelerini herhalde kaydederlerdi.