Görünmez el
Dünyada İktisadın babası olarak vasıflandırılan Adam Smith, en önemli eseri olan ''Ulusların Zenginliği'' kitabında "Serbest piyasa her ne kadar karmaşık ve denetimsiz gözükse de aslında sözde bir görünmez el tarafından doğru miktarda ve çeşitlilikte üretim yapmak için yönlendirilidiğini" savunmuştur.
Bugün Türkiye'de siyasi, sosyal ve ekonomi konularında yaşamakta olduğumuz sıkıntılar da sanki bir ''Görünmez el'' tarafından dizayn edilmektedir. Darbe teşebbüsü son örnektir. Bu görünmez el bilinen Fetullah Gülen değil, onun arkasındaki güçlerdir.
Geçmişte yaşadığımız siyasi sorunlara dönersek, söz gelimi CHP'de yaşananlar hala bir sonuca ulaşmadı. Özellikle Deniz Baykal'a yapılan kumpasın aydınlanması kamuoyunun da beklentisidir. Polisin veya çilingirin tutuklanması, kumpası kimin planladığını açıklamıyor. Kompolunun arkasındaki gücün ortaya çıkarılması gerekiyor.
O kadar ki bu güç kumpasla yetinmedi, Deniz Baykal'ın Meclise girmesini de engellemeye çalıştı. Söz gelimi Haziran ve Kasım seçimlerinde bizzat CHP içinden birleri Antalya'ya giderek Deniz Baykal aleyhine faaliyet gösterdi.
Deniz Baykal'a yapılan komplo normal bir siyasiye yapılan komplo değildir. Türkiye'ye ve CHP 'ye zarar vermiştir.
Türkiye'ye zarar vermiştir... Çünkü Deniz Baykal yaşayan en önemli devlet adamıdır. En yüksek devlet yönetimi bilgi ve kültür alt yapısına sahiptir. Bugün yaşadıklarmızı 6-7 yıl önce görmüş ve çözüm sürecinin yanlış olduğunu anlatan bir uyarı mektubu göndermişti.
Baykal'a yapılan komplo, CHP'ye zarar vermiştir... Çünkü Baykal'a kompoldan önce kamuoyu yoklamaları CHP'nin oyunu yüzde 30 ve üstü gösteriyordu. Yeni CHP iddiası bu seviyeyi yakalayamadı. Kaldı ki, bu günlerde Fetullah yapılanması ile ilgili iddialar ve bazı tutuklamalar, CHP'lilerin yüreğini sızlatıyor.
Bir görünmez el de Dünya ve Türkiye'de ekonomiyi vuruyor...
1990'lı yıllarda küreselleşme rüzgârı o kadar hızlı esiyordu ki, küreselleşmeyi savunanlar, onu önlenemez bir son olarak tarif ediyorlardı. "Dünya global bir köy olacak" diyenler, bu yeni köyde yalnızca sermayenin serbestçe dolaşabileceğini, insanların, emeğin, birçok malın yine eski köylerinde kalacağını söylemiyorlardı.
Gerçekten, sermaye açısından dünya global bir köy oldu... Kalan, üretim, istihdam ve gelir dağılımı sorunları ikinci derecede sorunlar olarak kaldı.
Küreselleşme sürecinde Türkiye birkaç kriz geçirdi... Bu krizler vadeli sermaye hareketlerinden, kurlardan ve likidite sorunundan kaynaklandı.
Son 5 senedir de Düşük büyüme yaşıyoruz. Fert başına dolar cinsinden Milli gelir beş senedir 10 bin dolar etrafında dolaşıyor. Son iki senedir de 10 bin doların altına düştü.
Daha da önemlisi bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomide başarı ölçütü istikrar ve gelişmedir
Biz Dünyada gelişmekte olan ülkeler sıralamasında orta sıralardayız. Türkiye'nin temel hedefi bu gelişmeyi tamamlamak olmalıdır. İstikrar ve ekonomik başarı ölçütü, büyüme değil "iktisadi gelişme" olmalıdır.
İktisadi gelişmenin hem ekonomik, hem sosyal ve hem de siyasi boyutu vardır... Her üçünde de olumlu gelişmeyi ifade eder. İktisadi gelişme için iktisadi büyüme yanında, iktisadi yapıda, sosyal hayatta, refah düzeyinde, kültürel yapıda ve politik yapıda da olumlu gelişmelerin olması gerekir. Başka bir ifade ile iktisadi gelişme, iktisadi siyasi ve sosyal göstergelerimizin nicelik yanında nitelik bakımından da iyileşmesi demektir.
Ne yapmak gerekir ? Önce siyasi partilerden başlamak gerekir…
AKP her olayı kendi piarı için kullanmaktan vazgeçmelidir.
CHP'de kadro değişmeli ve CHP özüne dönmelidir .
MHP'de Bahçeli istifa ederek, partinin önünü açmalıdır.
HDP teröre bakış açısını değiştirmelidir