Görmez konuştu ama
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarından sonra ilk defa konuştu ama içinde yolsuzluk yok; Kur’ân’la alay edilmesine karşı söylediği ise herkesin bildiği genel bir değerlendirme.
Biz Başkan’ı ağır tenkit ediyoruz. Bu konuşması da ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymuştur.
Mehmet Görmez, Kutlu Doğum Haftası’nda Cumhuriyet gazetesinden Fırat Bozok’un sorularını cevaplandırdı.
17 Aralık Türkiye’de bir dönemin başlangıcıdır. 17 Aralık deyince, şuna eminim, AKP yönetiminin iddia ettiği gibi, “darbe teşebbüsü” değil; Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyük yolsuzluklar hatırlanacaktır. Ne yolla dinlenirse dinlensin, telefon kayıtları, hırsızlığı, rüşveti, nüfuz ticaretini, apaçık ortaya koymuştur. Konuşmaları bizzat yapanlar, kayıtlarda adları geçenler, kendilerini temize çıkartacak hiçbir harekette bulunmadılar; hayalî düşman icat ederek, “suç”u örtmek, bastırmak, ufaltmak, yok etmek istediler.
Diyanet ve ilâhiyatçı akademisyenler (110 “Majestelerinin ilâhiyatçıları”nı biliyorsunuz.) devreye sokulmuş, yolsuzluklara hiç temas edilmeyerek, kimi zaman çarpışan tarafların “Müslüman” oldukları hatırlatılmış, kimi zaman ise, yolsuzlukları ortaya çıkardıkları düşünülenler için “fitneciler” denmiştir.
Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet’in ağır töhmet altında kaldığını görünce, Kutlu Doğum Haftası’nda, bir başka gazeteye, meselâ “yandaş”a konuşmadı, hükûmete muhalif bir gazeteye konuştu. Bu da bir hesap işi tabiî...
Yolsuzluk ve Kur’ân’la alay hâdisesinde Diyanet mutlaka fikrini söylemesi gerekirdi ve bu vazifesiydi. Gerçi yolsuzluk üzerine, bir toplantı sonrası yapılan genel bir değerlendirmeyi bana göndermişler ve köşemde vermiştim ama günün konusu değildi.
25 Mart’ta 15 maddelik bir bildiri yayınladılar. Bu maddeleri tek tek inceledim. Hepsini üç maddede toplamak mümkünken 15 maddeye yaymışlardır. Hükûmet’e muhalif olanları suçlayabilmek için söz ustalığına ihtiyaç vardı ve yaptıkları bu idi. Mehmet Görmez’le görüşen gazeteci, o 15 maddeyi tek tek sormalıydı. Tabiî o sorular için biraz bilgi sahibi olmak gerekir.
Bu mülâkattan öğreniyoruz, bahsedilen rapor yakında açıklanacakmış. 15 maddelik bildiriyi inceledikten sonra, rapor için de “Martaval okuyacaklar.” demiştim. Beni yanıltıp yanıltmayacaklarını göreceğiz.
Dün yayınlanan mülâkata gelirsek...
Prof. Dr. Mehmet Görmez, haksız yere suçlandıklarını iddia ediyor. Yolsuzluğa bulaşanlar Diyanet’i kullanmak ve kendi suçlarını Diyanet yoluyla gölgelemek istemişler; Diyanet de, ne yazık ki, bildiriyle, hutbeyle Hükûmet’in arzu ettiklerini yerine getirmiştir. Bu hususta kaç yazı yazdığımı hatırlamıyorum. Sonuncusu daha dün bu köşede çıktı.
Mehmet Görmez’in en doğru sözü, “Yaşanan süreçte din algısı büyük yara aldı.” sözüdür.
En yanlış sözü ise, “Diyanet, yalnızca kendi sınırları içinde kalarak, kendi ilgi alanlarıyla ilgili toplumu aydınlatma çabası içerisine girmiştir.” sözdür.
“Toplumu aydınlatma” adına AKP korunmuştur. Yoksa halk neden Diyanet’i tartışsın?
“Din algısı”nın büyük yara almasından birinci derecede sorumlu, partiler ve gruplarüstü kalması gereken Mehmet Görmez’in başında olduğu müessesedir.