Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Gizli tanık kumpası...

Türkiye "gizli tanık" meselesi ile "Özel Yetkili Mahkemeler"in kurulması ile tanıştı. Adı "özel yetkili" olan söz konusu mahkemelerin kimlerle niçin kurulup, kimlerin görevlendirildiği Ergenekon, Balyoz, Odatv, Askeri Casusluk gibi kumpas davaların başlaması ile anlaşıldı. "Gizli Tanık" ilk günler terör örgütlerinin hedefi olmaması için koruma adına oluşturulduğu zannediliyordu. Ancak adı "gizli" olan bu tanıkların bir müddet sonra sıradan vatandaşlar arasından değil hapishanelerde yatan "kriminal" tipler olduğu gerçeği çıktı meydana... Silivri'de beş yıldan fazla yatan gazeteci Hikmet Çiçek "Gizli Tanıklar" adını verdiği kitapta o dönem yaşanan hukuk garabeti ve rezaletini gözler önüne serdi.

Bir gece yarısı Meclis'ten geçirilen "Özel Yetkili Mahkemeler" yasası yine aynı hükümetin kararı ile kaldırıldığında iş işten geçmişti. Ergenekon ve Balyoz davalarında aynı mahkemeler haksız cezalar yağdırmıştı bile. Akıllarda bugün hapishanede ya da firarda olan hâkim ve savcıların "Gizli tanık Osman Yıldırım"a "Osmanım" diye hitabı kaldı. Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesinin bombalanma olayı sanıkları arasındaydı. Hem sanık hem de tanık olması hukukun usulüne uygun olmadığı halde baş tacı edilmişti. Ablasını öldürmüş, yeğenini fuhuşa sürüklemiş, gasp, silahlı yaralama gibi bir çok sabıkası olan Osman Yıldırım, üstelik açık tanıklığın yanında kod adı ile "gizli tanık" yapıldı. Cezaevinden çıkarılıp, cebine bol miktar para konup, yeni kimlik ile yurt dışına yollandı.

***

Türkiye o hukuksuz günlerden kurtuldu, gizli tanık rezaletinden sıyrıldığını sandığımız anda yeniden işleme sokulduğunu ancak 15 Temmuz darbe girişimi duruşmalarında öğrendik. Üstelik bu "gizli tanık"lar FETÖ'nün eski mensuplarından oluşuyor. İfadeleri ile insanlar 3-5 ayrı ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanıyor. Onlardan birinin kod adı "Abdullah"... İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17-25 Aralık sonrası başlattığı soruşturmalar kapsamında Abdullah, TSK içindeki FETÖ/PDY mensupları ile ilgili bilgiler vereceğini beyan ederek 5 Nisan 2016 günü ifade vermeye başlar. Ortaokulda cemaatle tanışıp kayıt yaptırdığı okulda intibak sağlayamadığı için ayrıldığını daha sonra örgütle yeniden irtibata geçtiğini ve 1986 yılında Maltepe Askeri Lisesi'ne girdiğini ve sorumlu abiden gözü ile ima yoluyla namaz kılmayı öğrendiğini beyan ediyor. Üç gün süren 19 sayfalık ifadesinde Harb Okulu ve görev yaptığı illerdeki sorumlu imamlara kadar anlatmış. Teğmen yıldızlarının İzmir Yaman Kolejinde F. Gülen tarafından takıldığını, evliliğinin yine cemaat tarafından seçilen biri ile olduğunu, kurmaylık sınavlarını ve 2009'da eşi ile beraber Amerika'ya gidip Pensilvanya'daki örgüt merkezinde bir hafta kalıp, Gülen ile baş başa görüşmelerini de itiraf etmiş. Subayların tayininde oynanan tezgahı da anlatmış. Çoğunluğu rütbeli askerlerden ve sivil imamlardan oluşan 42 kişilik FETÖ'cü isimleri vermiş. Bugün büyük bölümü tutuklu ya da firari olanlardan oluşan listedeki isimlerin çoğunu tanıyorum. 1994 mezunu subayların durumunu İmamların Öcü kitabımda yazmıştım.

Abdullah, 15 Temmuz'dan sonra bu defa İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gidip EDOK Kurmay Başkanı Tümgeneral Hamza Koçyiğit hakkında ifade veriyor. İlk ifadesinde Koçyiğit'in adı yok. Abdullah bu ifadesi ile Koçyiğit'in Casusluk Davası araştırma dosyasında tutuklanmasını sağlıyor. Koçyiğit'in avukatları Abdullah'ın gerçek ismini bildiklerini, Koçyiğit'in Kara Havacılık Okulu Komutanı iken Malatya'daki tahkikattan dolayı gizli tanık ile çekişmesinden kaynaklandığını vurguladılar. Belgelerini sundular.

Gizli tanık Abdullah boş durmuyor. Vahiy mi geliyor bilinmez. Üçüncü defa Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne 4 Ocak 2018 günü gidip yeni bir ifade daha veriyor. Zamanlama ilginç. EDOK Davası 11 Ocak'ta. Tam bir hafta önce gidip bu davanın bir numaralı sanığı Korgeneral Metin İyidil ve yine Tümgeneral Hamza Koçyiğit hakkında detaylı ifade veriyor.

***

Abdullah, Kara Harb Okulu'nda okuduğu esnada Koçyiğit'in Taburda Bölük Komutanı olduğunu, tanıdığını, Kara Havacılık'ta Koçyiğit'in cemaatçileri koruduğunu söylüyor. Koçyiğit'in orucunu tutan, kurbanını kesen, zekatını veren biri olarak tanındığını, eşinin başının açık olduğunu, bayram namazı dışında namaz kıldığının görülmediğini, yemekli toplantılarda alkol aldığını ve bütün bunların FETÖ hareket tarzına uygun olduğunu iddia ediyor. Koçyiğit ile yetinmiyor. 5 gün sonra duruşma salonunda Metin İyidil'i yargılayan heyetin başkanı, Hüsamettin Otçu'ya verdiği ifadede, Metin İyidil'in Kara Kuvvetlerinde Kurmay Albay rütbesi ile görev yaptığı Tayin Daire Başkanlığı, Kurmay Şube Müdürlüğünden itibaren FETÖ'cüleri koruyup, kolladığını, terfilerinde etkin olduğunu söylemiş. Kendi ifadesine göre 2006 yılında örgütle irtibatını kestiğini söyleyen Abdullah şimdi nerede? Sıkı durun; Albay rütbesi ile göreve devam ediyor... Bu gizli tanığın her haliyle mahkemeyi etkilemeye çalışarak İyidil'e ceza verilmesini amaçladığı ortada... Şu anda görevde olan sadece Abdullah değil. İtirafçılık prim yapmaya başladı. TSK'da itirafçı arasında bir çok görevde olan var. Kamuoyu tarafından bilinenler açığa alındı. Maaşlarının 3'te 2'sini alıyorlar. Bir de "idari izinli" sayılanlar var. Mesaiye gitmeden tam maaş alıp belki de faaliyetlerine devam edenler var. Bir milletvekili Meclis'te önerge verse de bu itirafçıların rütbeleri, isimleri ve sayılarını öğrensek fena olmayacak...

Yazarın Diğer Yazıları