Gidiyorlar...

Artık gidecekleri belli oldu...

İktidardakilerin camları çerçeveleri dökülmeye başladı..

İktidara gelir gelmez ilk yaptıkları işlerden biri neydi hatırlayın.

Basından bir kale kurmak ve mümkünse bütün muhalif sesleri yok ederek, tekelleştirmekti... Kısaca tek ses, tek tabanca olmak ve bütün halkın düşünme sistemini iktidara eklemlemekti.

Nitekim öyle yaptılar.

Öyle yaptıkları için bugün siyaset, halka ulaşmak için basının görevini yapmadığından şikâyet ediyor. İktidar karşısında halkı bilgilendirme ve kamuoyu adına iktidarı denetleme görevini yapmayan basın, şimdi de demokrasi görevini yapmaktan çekiniyor.

Neden?

Birincisi, basın iktidar sahipliğine el değiştirdi ve iktidarın tekeline girdi.

İkincisi, bunu yaptığı andan itibaren kendini iktidar ile sınırlayarak aslında kendi kendini dar alana hapsetti.

Boğuluyor..

Korkuyor.

Nasuhi'nin halini gördünüz..

Neydi o öyle?

Kişinin kendini yalancı ilan etmesi ve kendi kendini bütün dünyanın gözü önünde küçük düşürecek kadar yalanlaması..

İçler acısıydı.

Ya ötekiler?

Haber kanallarındaki kadınların soru sorma biçimleri..

Bir haberci kadının, muhatabı Cumhurbaşkanı adayına karşı yaklaşımı ve bu sırada gösterdiği beden dilindeki iticilik..

"Aslında burada olmasaydınız daha iyi idi" der gibi. "Sizin yüzünüzden işimden olabilirim" diye tepki gösteren vücudun dışa yansıyan dili, Türk basın tarihi açısından yıkılışın işaretiydi.

Hele kadın yazarın "ben aslında size muhalifim. Sorularımı da bu sebeple itici soruyorum" der gibi tavır takınması..

Hepsi birden Türkiye'de basın ahlakının tükendiğinin göstergesidir. Hiç şüphesiz bunun en temel sebebi, iktidar için tekelleşmedir.

Şimdi en çok gürültünün geldiği yer burasıdır.

Kişilerin kendini reddetmesi, Cumhurbaşkanı adaylarını görmezden gelme, kuruma çağırdıklarına karşı olumsuz davranışlar sergileme vs. hepsi yıkımın ilk işaretleridir.

Bu durumu Türkiye'yi yakından takip eden dünya basını da görüyor. Nitekim İngiltere basınında çıkan haberler de bunu doğruluyor. Gerçi, bu tür haberleri, AKP lehine olunca sevinçle, hoşuna gitmeyecek şekilde olursa, "dış güçler" mantığı ile aktarıyor ama tekel medyasının hoşuna gitse de gitmese de gerçek bu..

İktidar 16 yıl süren baskı rejimini, yarattığı korku ve sindirmelerini alıp gitmek üzere.. Artık dünya bunun farkında ve bunu görüyor..

İngiltere'de yayınlanan The Economist dergisi son sayısında "Türkiye'nin otoriter cumhurbaşkanı bir sorunla karşı karşıya olabilir" başlığı ile yayımlanan yazıda Meral Akşener'in cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki oyunun son anketlerde yüzde 20'ye yakın göründüğünü yazdı.

Benzer bir değerlendirme ile İYİ Parti Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Aytun Çıray da aynı şeyleri söyledi. Çıray, İYİ Parti'nin en son oy oranlarını açıkladı. KRT'de katıldığı programda şunları söyledi: Parlamento seçimlerinde bize gelen sonuçlarda İYİ Parti'nin oyları yüzde 18 ila 22 arasında. Burada kararsız oranları hâlâ çok yüksek.

İçten ve dıştan aynı tespitler görünüyor.. Haliyle içinde bulunduğumuz gerçek bu.

Bu durumda, anket sonuçları sandığa yansıdığında tekelleşen medya da yenilmiş olacak. Türk seçmeni, başka bir ifade ile halk iradesi, kendisinin daha fazla aldatılmasına müsaade etmeyecek..

Yazarın Diğer Yazıları