Gençliğe Hitabe'ye ihanet edenler!..
Bir memleketi yalnızca "savaş" mı tüketir sanıyorsunuz?.. Bir milleti yalnızca salgın hastalıklar mı kırıp geçirir?..
Ya da ülkelerin "millî servet"leri yalnızca kötü yönetim, beceriksizlik, art niyet veya rant kafası yüzünden mi heba olur sizce?..
"Talan-çöküş-heba" meselelerini ekonomik varlıklar üzerinden irdelerseniz onlarca soru sorabilirsiniz, onlarca vahim raporla karşılaşabilirsiniz ve karşınıza yüzlerce yıkım örneği çıkabilir...
Hele de konu Türkiye olunca, bu ülkenin yoklukla var ettiği değerlerin son yıllarda nasıl da tarumar edildiğinin utanç verici tablolarıyla da karşılaşırsınız...
Çünkü devletin denetimindeki "millet malı"nın en çok heba edildiği, hatta pervasızca "yağma"landığı bir garip ve de sahipsiz memlekettir Türkiye...
Evet; "memleketi yalnızca savaşlar mı tüketir" sorusunu yöneltmemiz boşuna değil aslında... Bu sorunun asıl nedeni son haftalarda Suriye'nin Afrin kentinde devam eden ve 33 askerin şehit olduğu sınır ötesi operasyon da değil...
Yıkım, tüketmek, tükenmek konusundaki asıl mesele, Atatürk'ün kurduğu ülke varlıklarının yine Atatürk'ün savaş ve işgal üzerinden yaptığı uyarıcı tanımlamalarda olduğu gibi pervasızca "işgal" edilmesi!..
Hani 20 Ekim 1927'de, tam 90 yıl önce demişti ya Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
"... Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir... Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."
Uyarılar, işgal ve suskunluk!..
Atatürk'ün "Gençliğe Hitabe"sindeki öngörüleri ve saptamaları yalnızca kendi dönemiyle ilgili uyarıları içermiyor, aynı zamanda savaşa, işgale ve emperyalizmin kirli çıkar oyunları ile yerli iş birlikçilerin ezeli ihanetine de dikkat çekiyor...
Ancak asıl konu "ulusal servet" olunca, söz konusu uyarılar günümüz Türkiyesi'nde, hele de AKP'nin ülkeyi yönettiği son 15 yıllık süreç açısından bir kez daha anlam kazanıyor...
Evet; siyasi, ekonomik, sosyal kaleler gerçekten zaptedilmiştir bu ülkede... Hem de hiçbir ciddi engelle karşılaşmadan!!!
Çünkü "tersaneler" de satılmış ve ekonomik alanda memleket adeta "bilfiil işgal" edilmiş de, sebebini soran yok, üzerine giden yok ve engel olmaya çalışan yok!!!
Atatürk'ün; Kurtuluş Savaşı sonrası genç cumhuriyeti uygarlık ve kalkınma çizgisinde şekillendirme ve yoksulluktan kurtararak ayağa kaldırma seferberliği sırasında büyük çabalarla, yoktan var ettiği ulusal zenginliklerin tüketilmesini de anlatıyor Gençliğe Hitabe...
Çünkü söz konusu uyarılar, Kurtuluş Savaşı'nın ardından bile bitmeyen emperyalist oyunlara ya da içerideki hainlerin sinsi emellerine karşı müthiş öngörüler içeriyor...
Ders niteliğinde olan "Gençliğe Hitabe", Atatürk'ün ebedi uykusuna yatmasının ardından, gençliğe teslim edilen cumhuriyetin ve ekonomik varlıklarının heba edilmemesi, korunup kollanması, ayakta tutulması ve ısrarla yaşatılması konusunda da ileriye dönük uyarıları kapsıyor...
Yağma sırası şekerde, uyanın!..
Büyük Önder'in "çağdaş uygarlık" seviyesine ulaşılması için var ettiği cumhuriyet ne yazık ki ortada yok artık... Sosyal, siyasal, ideolojik ve de ekonomik açıdan ne yazık ki eski cumhuriyet yoktur ortada!..
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti rejimi her geçen gün daha fazla sarsılırken; onu var eden, ayakta tutan "millî" serveti de tıpkı işgal edilmişçesine yok edildi... Hem de adına "özelleştirme" denilen yağma-savurganlık ve siyaset-rant sistemiyle...
İşte Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2001-2018 tarihleri arasındaki dönemde "özelleştirme" adı altındaki yok edişin kahredici rakamlarını açıklamış; tam "60.3 milyar dolar."
CHP Denizli Milletvekili Melike Basmacı'nın 2001 yılından bu yana özelleştirilen kamu kuruluşlarına ilişkin soru önergesini yanıtlayan Ağbal'ın açıkladığı rakamlar memleketin son yıllarda adeta talan edildiğini de kanıtlıyor...
Çünkü 1 Ocak 2001-31 Ocak 2018 tarihleri arasındaki dönemde gerçekleştirilen özelleştirme furyası kapsamında memlekette neredeyse satılmayan varlık kalmamış!..
Bu ülkede; 17 yıl içinde, yani AKP iktidarı döneminde, çok büyük bölümü Atatürk tarafından yaptırılmış tesisler başkalarının elinde artık... Yani, milletin malına yok yere kondu birileri...
Çünkü 121 kuruluşta bulunan kamu payları ile 11 liman, 90 elektrik santrali, 41 işletme, 11 otel, sosyal tesis, 4 bin 85 taşınmaz, 37 maden sahası, 4 gemi, 6 bin 808 kalem makine-teçhizat, 155 adet isim hakkı, marka ve araç muayene hizmetleri "özelleştir"ilmiş...
"Özelleştirme" adı altındaki yıkım meğerse bitmemiş daha... Siyasetten cesaret alan rantiyenin göz koyduğu başka önemli kaynaklar da savrulma-savurma kuyruğunda, hiç uğruna-beş paraya satılmayı bekliyormuş!..
Ağbal'a göre, 2018 Şubat ayı itibarıyla 3 liman, 6 elektrik santrali, 1 sosyal tesis, 2 maden sahası ve 159 taşınmazın özelleştirilmesine ilişkin ihale süreçleri de devam ediyormuş...
Evet; memleket ne yazık ki son 17 yılda hızla tüketildi ve siyaset eliyle, tüm "millî" kaynakları yok edilmeye devam ediyor... Hem de "yerli ve millî" sloganı atan AKP'liler tarafından!!!
Şimdi sırada Atatürk'ün mirası da olan "şeker fabrikaları" var... Bir "zehir"lenmemiş şeker kalmıştı, onu da belli ki "kâr"-giller uğruna yok edecekler...
Peki; bu milletin siyasetçileri, muhalefet partileri, sendikaları, kitle örgütleri ve Atatürk'ün mirasına sahip çıkması gereken bireyleri ne zaman uyanacaklar acaba?.. Memleket külliyen yağmalandığı zaman mı?..