Gazze savaşına farklı açılardan bakış

Gazze’de savaş tarihi açısından iğrenç bir savaş cereyan ediyor. Modern bir ordu, dünyanın nüfus yoğunluğu açısından en kalabalık bölgesinde ileri teknoloji ürünü modern silahlar ile kadın ve çocuk demeden, hastane veya santral diye düşünmeden/düşünerek saldırıyor. Bu tür eylemleri yapan bir orduya mensup olmak hiçbir subaya veya askere şeref vermez. Beş aylık bir çocuğu kafasından vurarak öldürmek, kumsalda oynayan çocukları bombalamak, bir ordunun düşebileceği en kötü durumdur. Öte yandan Gazze savaşı, İsrail ordusunun bir süreden bu yana geliştirmekte olduğu askeri konseptin ne kadar doğru olduğunu da tartışmaya açmıştır.
İsrail ordusu 2006 Lübnan savaşından sonra askeri reform çalışmalarını şu esaslara dayandırmıştır: 1) İstihbarat üstünlüğü, 2) Özellikle hava kuvvetlerine dayanan ateş üstünlüğü, 3) Hava savunma sistemleri, 4) Siber savaş, 5) Mısır ve Suriye sınırlarının korunması. İsrail ordusunun reform çalışmalarından en fazla zararı İsrail Kara Kuvvetleri görüyor. 2002-2006 arasında bütçesi % 25 kesilen Kara Kuvvetleri bütçesinin azaltılması, 2006’da Lübnan savaşı sırasında durdu ise de daha sonra tekrar başladı. Tank birliklerinin yerini daha ucuz olan zırhlı araçlar alıyor. Piyade birlikleri azalırken, özel kuvvet güçlerinin sayısı artıyor. Bu değişimin nedeni, yakın bir tarihte konvansiyonel bir ordunun İsrail’i tehdit etmeyeceği varsayımından hareket etmesi. Ancak asimetrik savaşlarda da savaş karada kazanılıyor. İsrail ordusundaki bu değişim, generalleri ve stratejistleri revizyonist ekol ve muhafazakar ekol diye ikiye böldü. Revizyonistler değişimi desteklerken, muhafazakarlar Kara Kuvvetleri’nin önemine dikkat çekiyor ve aşırı teknolojiye bağımlı bir ordu olmanın sakıncalarından bahsediyorlar.
Kara Kuvvetleri’nin önemi son Gazze saldırısında da ortaya çıktı. İsrail ordusu Gazze içinde karadan istediği ilerlemeyi sağlayamıyor. Hizbullah ve İran ordusundan yeni asimetrik savaş teknikleri konusunda eğitim alan Hamas güçleri, İsrail ordusuna pusu kuruyor, ağır kayıp verdiriyorlar. Gazze saldırısı bittikten sonra İsrail’de savunma reformu konusunda yeni ve daha kapsamlı bir tartışma başlayacak.
Öte yandan Hamas askeri olduğundan daha fazla siyasi bir mücadeleyi Gazzeli kadın ve çocukların arkasına sığınarak veriyor. Evet, İsrail ordusu kabul edilmez bir iş yaparak, kadın ve çocukların üstüne bomba atıyor ancak Hamas militanları da bu kadın ve çocukların bombalanacağını bilerek, kadın ve çocukların arkasına sığınıyorlar. Üstelik Hamas, çatışmalar uzadıkça, İsrail’in dünya kamuoyu önünde daha ağır bir imaj darbesi alacağını bilerek, çatışmaların sona ermesi diğer bir ifade ile ateşkes için çaba sarf etmiyor. Mısır’ın çabası ile sağlanan ateşkesin başlamasından beş saat sonra Gazze’den atılan roketler ile bozulduğunu unutmayalım. Hamas’ın ateşkes için ileri sürdüğü şartlar ise haklı ve ancak mevcut koşullar altında gerçekçi değil. Halit Meşal, Hamas’ın ateşkes için şartlarını şöyle sıralamaktadır: “İsrail’in operasyonları durdurması, Refah sınır kapısının açılması, tutuklu Filistinlilerin serbest bırakılması, Gazze’ye deniz ve hava ablukasının kaldırılması ile Gazze’ye havaalanı yapılmasına izin verilmesi.” Halit Meşal’in tamamı adil olan taleplerinin önemli bir bölümü ateşkesin değil, barışın koşullarıdır. Hamas için öncelikli görev Filistinli kadın ve çocukların İsrail mermilerine hedef olmasına gerekçe oluşturmamaktır. Ateşkesin koşulu ancak “İsrail’in operasyonlarını durdurması” olabilir. Hamas, diğer şartlarda ısrar ettikçe, İsrail ordusu da saldırılarına devam etmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları