Gayrimenkulde spekülasyon var mı?

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gayrimenkulde ölçüsüz işlemler yapıldığını tekrarlayarak, bunları önleyici adımlar atmak gerektiğini vurguluyor. Hükümet içinde, bu sektörle ilgili bakanların da aynı düşüncede olup olmadığını bilmiyoruz. Bağımsız kurumlarda olduğu gibi inşaat sektöründe de hükümet içinde farklı anlayışlar olabilir. Tanıdığınız beş insandan birisi mutlaka konut alımında bir sorun yaşamıştır. Arsası bile olmayan konut satışları olmuştur. Yasa değişikliği ile bu soruna kısmen çözüm getirilmiştir. Ancak sorun yalnızca konut sorunu değildir. Gayrimenkul sektörünü spekülatif bir sektör olmaktan çıkaracak yeni adımlar atmak gerekir.

1) Yasaların verdiği imar yapma yetkisi belediyeler tarafından istismar edilmeye müsaittir. Bazı belediyeler bazı arsaları yeşil alan olarak imara sokuyorlar. Sonra da bu yeşil alanları, yakınlarına aldırıyorlar. Bir müddet sonra arsaya imar veriyorlar. Arsayı alanlar spekülatif kazançlar sağlıyor. Böylece hem yolsuzluk hem de haksızlık ortaya çıkıyor.
Hele hele İmar Kanunu’nda meşhur bir 18. madde var. Bu madde belediyelere o kadar yetki veriyor ki belediye başkanı isterse muarızlarını veya sevmediklerini bir gecede iflas ettirebilir.
Bir belediye sizin deniz kenarındaki arsanızı alıp, yerine dağ başında çorak ve değeri on kat daha düşük bir arsayla değiştirebilir. Çünkü 18. madde buna izin veriyor. 18. maddenin ilk fıkrası şöyledir: “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya parsellere ayırmaya müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir.”
İmar kanununun bu 18. maddesi değişmeden, gayrimenkulde spekülasyon önlenemez.
2) İmar planı yapma yetkisinde karmaşa ve çelişkiler var. Zaman zaman yetkili kurumlar değişiyor. Eski ve yeni imar planı yapma yetkisi olan kurumlar, Turizm Bakanlığı, Belediyeler, Valilikler, Büyükşehir Belediyeleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Organize Sanayi Bölgeleri, Başbakanlık Özelleştirme Yüksek Kurulu, TOKİ ve Başbakanlık Özel Çevre Kurumu olmuştur. İmar planı yapma yetkisinin çok fazla elde olması, devlet içinde yetki ve sorumluluk çatışması yaratıyor.
3) Gerek yatırım nedeniyle gerekse konut ve diğer nedenlerle inşaat yapmak için gereken izinlerin alınması normal bir yatırımcı için deveye hendek atlatmak kadar zordur. Bunun içindir ki İstanbul’da binaların yüzde 80’inde iskan yoktur.
İmar anarşisi çözülmezse, inşaat sektöründe de yeni sorunlar ortaya çıkar. Oysa ki inşaat sektörü sürükleyici bir sektördür. İnşaat sektörünün GSYH içindeki payı yüzde 4.5 dolayındadır. Ancak birçok sektörden girdi kullanmaktadır. İstihdamdaki payı daha yüksektir.

esfender-korkmaz19.jpg


Yukarıdaki grafikte, hem GSYH’daki büyüme ve hem de inşaat sektöründeki büyüme yer almaktadır. Çoğu sene inşaat sektörü GSYH’dan daha hızlı büyümüş ve fakat durgunluk ve kriz yıllarında tersine inşaat sektörü daha fazla küçülmüştür. Yani sektör krizlere karşı aşırı duyarlıdır. Son yıllarda inşaat GSYH’daki büyüme oranları düşmüş ve sektöründe de durgunluk başlamıştır.
Sonuç olarak; gayrimenkulde ve inşaat sektöründe durum tespiti yapacak olan hükümettir. Çözüm getirecek olan da hükümettir. Bu sorunu müteahhitlerle tartışmak yerine bakanlar kendi aralarında tartışmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları