Futbol kasabı Sergio Ramos
Sizi bilmem ama Şampiyonlar Ligi'ni Real Madrid'in kazanmasına üzüldüm. Bunun birkaç nedeni var. Liverpool'un "Asla yalnız yürümeyeceksin" diyen marşına büyük sempatim var. Bu ekibin adını aldığı kentten çıkan yüz yılın müzik grubu Beatles'a da ayrı sevgim mevcut. Ayrıca Almanya'nın son yıllarda yetiştirdiği önemli teknik adamlardan Jurgen Klopp'u beğenmem sebeplerin sonuncusu.
İşin İspanya tarafına gelince, bunların sert futbolunu asla benimseyemedim. Kiev'de oynanan finale imzasına atan, ne müthiş gollerin sahibi Bale, ne de 10 yaşında çocuğun yapmayacağı hatalara imza atan kaleci Karrius'tu.
Rusya'da
Real'in tarihine dikkat ettinizse, özellikle savunmada epey gaddar futbolcu bulursunuz. Bunlardan biri halen Beşiktaş'ta oynuyor; Pepe. Bir zamanların onun görev paylaştığı Sergio Ramos'un Muhammed Salah'ı sakatlayışını bir tek hakem Milorad Maziç görmedi! Adi bir pankreas numarasıyla devre dışı bıraktı. Mısırlı, büyük bir olasılıkla Rusya'daki finallerde de yer alamayacak.
Salah, Mısır millî takımının da yıldızı. Ülkesinde ne kadar sevildiğini anlamak için devlet başkanlığı seçiminde aldığı 1 milyondan fazla oyu hatırlayın. Halkın duyguları, aday olmayan bir futbolcuyu diktatör Sisi'nin rakibi haline getirmişti.
İçimi acıtan unsurlardan biri Salah'ın R. Madrid maçına oruçlu olarak çıkmasıydı. Onu ağlatan Sergio Ramos'a duyulan tepki ise çığ gibi büyümekte.
Protestolar, maçla sınırlı kalmadı. Giderek büyüyor. Ramos, ayrıca hakemlerin "kara listesi"ne girdi. Futbolcu demeye dilimin varmadığı bu kasap, dilerim yaktığı canlarla birlikte kaybolur gider.
***
Naklen yayın. Hep söyledim. Hep yazdım. TRT Spor, benzerleri arasında en başarılısı haline geldi. Her türlü teknik ve maddi imkana sahip beIn Sports'u dahi solladı. Mehmet Buğra Şahin ve ekibi hemen her organizasyondan başarıyla çıkıyorlar. Şahin'in şansı, Hakan Altürk -soyadını hep yanlış yazarım- ve Pınar Şehri gibi isimlerle çalışması.
Kiev'deki final sadece Kerem Öncel-Ömer Üründül ikilisine bırakılmadı. Maçın önü, ortası ve sonrası dantela gibi işlenmişti. Bu müthiş dayanışmanın Rusya'daki Dünya Futbol Şampiyonası finallerinde de devam edeceğine inanıyorum. Hatta birkaç tık daha ileri götürülecektir.
***
Dağılmalar
Medyadaki el değiştirmeler, mevcut akışları da bozdu. Şaşırdığım nokta, birtakım çapsızların "kaymak transfer" yapabilmesi. Sözünü ettiğim "ekran yüzleri". Teknik hataları ise fark eden yok. Mesela CNNTÜRK'te TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik'in konuşması veriliyor. O sürede ekrana bindirilen Tuncay Özilhan. Soruyorum, haber merkezindekiler ne iş yapar? Hadi onlardan vaz geçtik, redaktörler de mi uyuyor? Bu örnekle yetineyim. Şimdi NTV'den de bahsetsem, oradakiler açıp telefonu basacaklar fırçayı.
...
PARMAK MESELESİ: NTV dedim ya, Simge Fıstıkoğlu'ndan söz etmesem olmaz. Ekranların en cici kızına nişanlılık yaradı. Gözlerinin içi gülüyor.
İyi giyiniyordu. Şimdi kanala taşıdığı gardırobunu da zenginleştirdi. Bir başka gözlemimi de yazacağım. "Söz veya nişan -her neyse- yapınca" koca bir yüzük görmeye başladık. Mübarek sanki Bülent Ersoy koleksiyonundan gibiydi. Şimdilerde bol taşlı, çok kibar bir şey görüyoruz. Ukalalık yaparsam, bu olağanüstü.
***
AFORİZMALAR: İbrahim Ormancı'nın yolladığı özlü sözlerden birkaç alıntı yapacağım:
* Sabreden derviş demokrasiye erermiş.
* Seçim rüşveti olarak Mayıs'ta kömür dağıtanların vizyonu yok. Onlara vantilatör vermelerini öneriyorum.
* MHP, af konusunda ısrarcı. Soruyorum, Türk halkını Devlet Bahçeli'ye mahkûm edenler buna dahil mi, değil mi?
...
DÜZELTME: Elazığ milletvekili adayı Tolga Ağar'ın dedesi Zülfü Ağar'dan söz ederken "Cevdet Sunay'ın koruma müdürlüğünü yaptı" demişim. Bunaklığıma verin. Zülfü Ağar, Celal Bayar'ın koruma müdürüydü. Her ikisine de rahmet diliyorum. Torun Ağar'a da sonsuz başarı dileklerimi yolluyorum.
...
SEÇİM VAATLERİ
- Yapabildiğin kadar söz ver. Sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap.
- Bir çoğu yanlış düşünür. Bazıları hiç düşünmez. Gerisi düşünenleri kötüler.
- Kötü insanlar, yer yüzüne serpilmiş bir avuç iyi insanı sınamaya yarar.
- İnsan zeka karşısında eğilmeli ama şefkat karşısında diz çökmelidir.