Fransa'daki terörist saldırılar ve İslam
Bugün ülkeler insanlık düşmanı terörizm karşısında dahi ortak tavır alamıyor, terörün tanımını yapmakta bile zorlanıyorsa terörün kitlelerin canlarını almasını yadırgamamak gerekir.
Vekâlet savaşı yürüten odaklar, terörü, rekabet ettikleri ülkeleri dize getirmede araç olarak kullanmaktadır. Çıkar karşıtlığı içinde olan ülkeler terörist eylemleri birbirlerinin yumuşak karnı olarak görmektedirler. Hemen her ülke rakiplerini zayıflatması şartıyla terörist eylemleri desteklemekte ve beslemektedir.
Terörizm konusunda yaygın ikiyüzlülük!
SSCB'ye karşı ABD açıkça Bin Ladin'i ve El Kaide'yi desteklemiştir. Türkiye'ye karşı PKK'yı desteklemeyen Avrupa ülkesi yok gibidir. Daha geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu'nun duvarlarına PKK'lı teröristlerin fotoğrafları asılmış, bahçelerinde ise PKK çadırları kurulmuştur. Hatırlayalım Suriye'den çıkarılan terörist başı Öcalan, Rusya, Yunanistan, İtalya gibi ülkelerde terörist değil yüksek misafir muamelesi görmüştü. Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal'ı, AB ülkesi Belçika onlarca yıldır Türkiye'ye teslim etmemiştir.
Ülkelerin terör örgütleri ve terörizm konusundaki söylemleri ile eylemleri arasında ciddi farklar vardır. Terörü ve terörizmi resmiyette reddeden birçok ülke gayriresmi olarak terör örgütlerine destek vermektedir. Teröristlerin üzerinden çıkan silahlar ve dokümanlar bunu kanıtıdır.
Terörizm konusunda ülkeler hem kendi kendilerine hem de diğer ülkelere yalan söylemektedir. Terörizmi hiçbir olgu çifte standart ve ikiyüzlülük kadar beslememektedir. Bugün 'senin teröristin iyi benim teröristim kötü' anlayışı yaygın bir politik tutumdur.
1979'da SSCB, Afganistan'ı işgal edince CIA, Cihatçı grupları organize etti. 1980'li yıllarda Pakistan'da "medrese" denilen cihatçı okullar açıldı. Bu medreselerin öğrencilerine Taliban deniliyordu. Onların görevi İslam'ı anlatmak değil talebelerin beynini yıkayarak ölüme hazır robotlar haline getirmekti.
Sonuçta ABD tarafından desteklenen Taliban, El Kaide'yi doğurdu. Cihadist oluşumlar Afganistan ve Çeçenistan'ın işgalinin ürünüdür. ABD'nin Irak'ı işgali de El Kaide'nin IŞİD olarak nüksetmesine neden olmuştur.
IŞİD, dün kendini yaratanların bugün canını acıtmaktadır.
Terör, İslam'ın değil insanlığın var oluş kusurudur!
Fransa'da vuku bulan terörist saldırıyı "İslami terörle karşı karşıyayız" diyerek açıklamak ya da 11 Eylül saldırılarının arkasından "Haçlı Seferi"ne çıkmaktan söz etmek gerçekleri gizler niteliktedir. Terörü 'İslam'ın bir formu' ya da terörü İslam'ın radikalleşmesinin ürünü olarak görmek terörü meşrulaştırmak anlamına gelir.
Terör insanlığın bir var oluş kusurudur. Hayata ve değerlere yüklenen yaşam karşıtı anlayışın dışa vurumudur. Hiç bir etnik yapı, ideoloji ya da dini inanış sahibi teröre karşı sigortalı değildir. Bu manada teröre alet olan kişinin inancının İslami, Yahudi, Hıristiyan olması ikincil bir öneme haizdir.
ABD'nin Florida eyaletinde elliyi aşkın kişiyi öldüren terörist, etnik olarak yabancı ama kültür olarak ABD'liydi. Fransa'da kamyonla yapılan saldırıyı gerçekleştiren kişinin yalnızca etnisitesi Arap, inancı Müslüman ama o da Fransız kültürü içinde doğmuş büyümüş birisiydi.
Dahası Avrupa'da IŞİD'e katılan gençlerin çoğu entegre kişilerdir. IŞİD'e katılan bacı cihatçılar, Arapça bilmedikleri için Fransızca konuşulan taburlar oluşturulmuştur. Avrupalı cihatçılar içinde yaşadıkları toplumdan koparlarken bile Batılı modele bağlı kalmışlardır. Bombalı araç, canlı bomba saldırılarıyla gerçekleştirilen terör, İslami geleneğe hiç uymayan nihilist bir karakter taşımaktadır.
IŞİD terörizminin özelliği -daha çok- İslami değil Batılı olmasıdır.
Bütün bu gerçeklere karşın hegemon odakların kurguladıkları kanlı oyunun neden hep Müslümanlar arasında oynandığı, üzerinde çalışılması gereken önemli husustur. Durum irdelendiğinde insanlığın, kaynağını sömürgecilikten alan, işgallerle kendisine zemin bulan, eşitsiz ve dışlanma ile beslenen bir öfkenin yarattığı tepkiyle karşı karşıya kaldığı görülür.
Görüntülerin arkasındaki sorunu önce anlamak gerekir. Anlamak yarı yarıya çözmektir.