Fitne ve fesat üretenler
Ağır ifadelerin ve dolambaçlı görüşlerin yer aldığı söylemler ve yazılar bana tat vermiyor. Siyasette ve medyada bazıları, düşüncelerinden bahsetmek yerine kafalarına çöreklenmiş fitne ve fesadı ağdalı bir üslûbla ortaya döküyor, olmayanı olmuş ya da olacakmış gibi göstererek hayli beceri isteyen bir işe soyunmaktan çekinmiyor...
Bu yolu seçenler hiç de az değil; yandaş medya bunlarla dolu. Haber siteleri çoğalınca internet yazarlığı icat oldu, bugün sözüm ona yazardan geçilmiyor...
Köşe kapan kapana...
* * *
İnsanlar elbet de düşüncelerini açıklama özgürlüğüne sahip. Bunu yapanların kulağını çekecek, önüne set koyacak değiliz. Ne var ki yazarlığa soyunanlar, bilmedikleri konularda ahkâm keserek zihinleri bulandırmakla görevli olmadıklarını idrak etmiş olmalı.
Bu idraki yaşamayanlar muhkem olmayan düşüncelerini kesin hüküm ifade eden cümlelerle yayarak ortalığı ve halkın zihnini bulandırmakla kalmıyor, bireyleri birbirine düşman da ediyorlar...
Konuya neden değindiğimi merak edebilirsiniz; bilgisizlerin her konuda hüküm vermesinden, kaş yapayım derken göz çıkarmasından, bu suretle ülkeyi karıştırma girişimlerinden bezdim, illallah ettim. O nedenle herkesi, böylelerini okumayarak boykot etmeye çağırıyorum... Bu yazımda yer alan hasbi niyet de budur! .
DERKENAR
Basına ilişkin yasaların, mesleği ayakta tutacak, saygınlığını ve özgürlüğünü sağlayacak, yol geçen hanı olmaktan çıkaracak hükümlerle yenilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yaptığımız işin önemli bir meslek olduğu idraki yerleştirilmeli. Özellikle ülkeyi yönetenlerin, bilcümle siyasetçinin, devlet hizmetindeki bürokratların basına şaşı bakmalarını yasalarla engellemek lazım. Unutulmasın ki gazeteci kamu görevi yapmak ve halkın haber alma hakkını sağlamakla yükümlüdür. Onunla uğraşılmaz, ancak ona müzahir olunur...
Yanlış yaptı, pişman olmaz inşallah
Sinan Oğan, milliyetçi ülkücü camianın göz bebeği isimlerden biridir. Devlet Bahçeli'nin hışmına uğradı, MHP'den ihraç edildi. Yargıya gitti, üyeliği iade edildi; ancak püskevit sever liderin hışmından yine kurtulamadı, ikinci kez parti üyeliğinden çıkarıldı...
Iğdır'ı partisine kazandıran bu genç adam da başlangıçta Meral Akşener ve arkadaşlarıyla birlikte hareket etti, İYİ Parti'ye doğru yola çıkıldığında siyasal mücadeleye MHP çatısı altında devam etme kararı verdi. Oğan'ın hırsı ve hevesi geçmiş değil, nasıl yapacak bilemiyorum ama önünde sonunda MHP Genel Başkanlığı'na aday olacak...
Kazanır inşallah, kazanamazsa herhalde İYİ Parti'nin kapıları ona hep açıktır, hem de ardına kadar.
* * *
Siyasal yapılarda münferit mücadele, hayırlı sonuç vermiyor. Parti içi mücadelede büyük bir kitlenin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Güçlü bir ekibiniz olmalı ve yere sağlam basmalısınız. Sinan Oğan bunları sağlarsa neden Genel Başkan olmasın; Devlet Bahçeli'den ya da çıkacak başka bir adaydan daha iyi Genel Başkan olması ihtimali çok fazla...
FİSKELER
Milletin Mustafa Kemal'in askeri olduğunu hâlâ idrak edemediler. Milleti bırakıp ümmete sarılmaları bundan. Oysa statlara, meydanlara ve caddelere kulak verseler dumura uğramış algılama melekeleri önünde sonunda çalışacak, gerçeği görecekler...
* * *
Hafıza-i beşer nisyan ile malûldur derler, doğru; AKP Genel Başkanı Erdoğan konuşurken koalisyon döneminde protesto amacıyla başbakanlık önüne yazar kasa atıldığını unuttu, "Daktilo atıldı" dedi. İyi ki televizyon ya da kamera filan atıldı demedi..
* * *
Erdoğan örgütüne "Giden başkanların arkasından konuşmayın" komutu verdi. Sanki adamlar öldü... Partide hırgür çıkmasın diye örgüte yapılan uyarıyı halk dikkate almadı; günlerdir herkes, hepsi hakkında ne biliyorsa, ne düşünüyorsa söylüyor.
* * *
"Bu adamdan bir cacık olmaz" dediler, hep geri plana ittiler. O da şimdi TBMM Başkanı olmaya kalktı. Erdoğan engelini bakalım aşabilecek ve İsmail Kahraman'ın yerine oturabilecek mi göreceğiz...