Filistin’de neler oluyor!
Aylardan beri, sesi sedası kesilen Filistin topraklarında, yeniden bir hareketlilik sürüyor.
Oysa; yarım asırdan fazladır, Filistin belki de, Orta Doğu’nun en tehlikeli ve kritik bölgesi olarak kabul ediliyor.
Bir yanda; İsrail’in kuruluşundan beri devam eden Arap-Yahudi çatışmaları, öbür yanda Filistinli gruplar arasındaki anlaşmazlık, “Kenan elleri”ni oldum olası allak bullak kılıyor.
Zaman zaman, ekilen “barış tohumları” ne yazık ki, çoğu vakit nefreti yeşertiyor.
İşte böylesine bir atmosfer içinde, şimdi Filistin’de yeni yeni kıpırdanmalar en azından iç barış “heyecanı” dikkatleri çekiyor.
Nitekim, Filistin’de Batı Şeria’yı elinde bulunduran El Fetih ve Gazze Şeridi’nin yönetimini üstlenen Hamas’ın, “birlik hükümeti” için uzlaşıya vardığı sanılıyor.
Hatta, tarafların beş hafta içinde birlik hükümetinin kurulması için müzakerelerin başlaması kararını aldıkları bildiriliyor.
Ne var ki Filistin’in 2007’de bölünmesinin ardından daha önce de taraflar arasında anlaşmaya varıldığı fakat uygulamaya konamadığı da hatırlanıyor.
Yeni anlaşma kapsamında Filistin’de altı ay sonunda genel seçime gidileceği hesaplanıyor.
Filistinli grupların kendi aralarında vardığı anlaşmanın, Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas ve İsrail arasındaki barış görüşmelerinin sonuçsuz kalmasının ardından geldiğine dikkatler çekiliyor.
İsrail ve Filistin yönetimi arasındaki görüş ayrılıkları yüzünden doğrudan barış görüşmeleri tıkanma noktasına gelmişti.
İsrailli ve Filistinli taraflar arasındaki görüşmelerin, üç yıllık bir aradan sonra ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin inisiyatifi ile Temmuz 2013’te yeniden başladığı da unutulmuyor.
İsrail, Filistinlileri müzakere masasına dönmeye ikna etmek için 100’den fazla Filistinli tutsağı serbest bırakacağından söz etmişti.
Fakat İsrail, Filistin yönetiminin Birleşmiş Milletler’in 15 kurumuna üyelik başvurusu yaptığını gerekçe göstererek 4’üncü grup 26 Filistinli tutsağı serbest bırakmaktan vazgeçerek Doğu Kudüs’te yeni yerleşim planı açıklamıştı.
Zaten, anlaşmaya tepki gösteren İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, “Mahmud Abbas, Hamas ile barışı seçti” diyor.
Washington yönetimi ise doğrudan görüşmelerin sürdürülmesi için iki tarafı ikna etmeye çalışıyor.
Ancak, “Filistinliler bu kez gerçekten anlaştı mı” sorusu zihinleri kurcalıyor.
Siyasi gözlemciler; “taraflar kendi siyasi çıkarları için hareket ediyor olabilirler” görüşünde ısrar ediyor.
Gerçekten de, üç yıl önce olanları hatırlayanlar bu anlaşmanın uzun ömürlü olacağını sanmıyor.
Asıl amacın barış görüşmelerine ivme kazandırmak için İsrail üzerinde baskı oluşturmak olabileceği öne çıkıyor.
En önemlisi, Arap Baharı sonrasında Mısır, Suriye ve İran’la arası bozulan Hamas da bölgesel tecritten kurtulmak istiyor.
Hamas, 2007’de parlamento seçimlerinden bir yıl sonra, Mahmud Abbas’ın liderliğindeki El Fetih’le yaşanan çatışmaların ardından Gazze’nin denetimini ele geçirmişti.
Örgüt daha sonra burada, kendi hükümetini kurmuştu.
Böylece, El Fetih’in hâkimiyetindeki Filistin Yönetimi’nin egemenlik alanı işgal altındaki Batı Şeria’nın bazı bölümleriyle sınırlı kalıyor.
Şimdi, Filistin’de istenen şöyle özetleniyor:
“Demokrasimiz, yasama konseyi ve parlamentoya sahip olma hakkımız, özgür ve demokratik seçimler, Batı Şeria’da bir, Gazze’de başka bir tek parti iktidarı yerine çoğulcu bir sistem.”
Tarihlerindeki karanlık dönemi geride bırakmayı uman Filistinliler, birlik hükümetini oluştururken çok dikkatli davranmaları gerektiğini biliyorlar.
Birçok Batılı hükümet, Hamas’a yardım yapılmasını yasaklıyor. Uluslararası bağışlarla ayakta duran; borç içindeki Filistin Yönetimi, bu fonları tehlikeye atmak istemiyor.
Sonuç olarak, daha önceki uzlaşmaların hayata geçirilmesinde iktidar paylaşımı ve İsrail’le ilişkilerin nasıl yürütüleceği konusundaki uzlaşmazlıkların önemli rol oynadığı, herkes tarafından kabul ediliyor ve “endişe” ile değerlendiriliyor.
Aynı nedenler ve unsurların, “birleşme umutları”nı yeniden boşa çıkarmaması dilleniyor.
Aslında Filistin’de herkes kalıcı barışı istiyor, fakat kimse yanaşmıyor.