Filistin için tarih hep tekerrür ediyor!

Gerçekten de, acılarla kıvranan Filistin için “trajik” tarih hep tekerrür ediyor. Yıllar öncesinden, Filistinliler acımasız İsraillilerin hep öldüresiye saldırılarına uğruyor.
Ne yazık ki, bütün dünya da adeta seyrediyor. Her ne kadar, bazı İslam ülkelerinden protestolar ve bir-iki liderden tehditler savruluyorsa da İsrail, insanlık dışı eylemlerini son noktasına kadar pervasızca sürdürüyor.
Bu “kısır döngü” nün acımasızlığın ve tarihin tekerrürünü, ortaya atmak üzere, 19 Kasım 2012’de Yeniçağ’da yayınlanan “Ya İsrail, Suriye’yi vurursa!” başlıklı yazımızı aynen tekrarlamak gerekiyor:
“İsrail’in yine bir seçim öncesi, Gazze’ye yönelik saldırısı, aslında Orta Doğu’da beklenen askeri hareketliliği fiilen başlatmış bulunuyor.
Şimdi bütün dünya, “Kenan Elleri” ndeki gelişmeyi merakla takip ediyor.
Oysa; içine girilen süreçte, daha fazla kan ve gözyaşı dökülmemesi isteniyor.
Fakat her şeye rağmen; her iki taraf da, aslında “Kudüs olmadan asla!” diyor.
Ancak, şimdilerde “Kudüs” istemi bir yanda kalırken, İsrail’in Filistin toprakları üzerinde, kanlı egemenliğini yeniden başlatma gayreti hüküm sürüyor.
Gerçi, İsrail’in politikası ve askeri konumunun hiçbir zaman değişmeyeceğini yakından bilen ve takip edenler, Gazze’deki Filistin yönetimine rahat nefes aldırmayacağı şimdiden iddia ediliyor.
Buna mukabil, Filistinlilerin de, vermeleri muhtemel büyük can ve mal kayıplarına rağmen Gazze şeridini koruyacakları da biliniyor.
Zaten, 2008’in ortalarında İsrail’in Gazze’den “kuzu kuzu” çekildiği de hatırlanıyor.
Bu arada, Gazze’den yükselmeye başlayan acı çığlıkları yine nedense kimse duymak istemiyor.
Sanki “derin bir sükût” Batı’yı kaplıyor.
Her ne kadar, İsrail’in roket saldırılarıyla Hamas’ı dünyaya “lanse” etme gayreti tam olarak benimsenmiyor ve kabul edilmiyorsa da, demeçlerde sanki karşılıklı bir çatışma varlığından bahsediliyor.
Filistin’in kaybı “tadat” bile edilemiyor.
İşin en dramatik yanını ise, zarar gören Filistinli sivillerin çokluğu oluşturuyor.
Bu arada, “ateşkes”diplomasisine rağmen Filistin topraklarında, yeniden, savaş, katliam ve terör birbirine karışıyor.
Gelişmeler, diplomatik yollardan kesin önlemler alınamaması halinde, İsrail’in sadece Gazze ile yetineceğini göstermiyor.
En azından, Golan Tepeleri’nde İsrail’in öteden beri arzuladığı düzeltmeleri yapmaya girişmesi muhtemel görünüyor.
Tabii ki; bu gelişmeler karşısında, Türkiye’nin konumu ve politikası çok önemli bir yer alıyor.
Eğer İsrail; Suriye’yi de vurmaya kalkışırsa, Türkiye’nin takınacağı tavır, beraberinde çelişkiler getiriyor.
Yaşanan trajedinin bir başka yönü ise bilindiği gibi, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin büyük çoğunluğunun, artık bu tür çatışmalardan, savaşlardan bıktıklarının görmezlikten gelinmesi ortaya çıkıyor.
21 yıldan beri,“siren” duymayan Tel Aviv halkının paniğini “merak”etmemek elden gelmiyor.
Ayrıca; sıkı hava savunmasına rağmen, beklenmedik anlarda Filistin füzelerinin İsrail topraklarında patlamasının doğurduğu korkuyu da hatırlatmak gerekiyor.
Her iki yerde yıllar sonra; siren ve sığınaklarla yeniden tanışan “Kenan Elleri” sakinlerinin bitmeyen trajedisi gerçekten de, ürküntü veriyor.
Aslında, bütün bölgenin 2013’te yeniden bir “tehdit” altında olduğunu ve 2014’ün sakin geçmeyeceğini de öne sürmek için, “uzman”olmak bile gerekmiyor.”
19 Kasım 2012’de tahmin ettiklerimiz bir bir gerçekleşirken, yüreğimiz dağlanıyor.
Şayet, 2 yıl kadar önce yazdıklarımızın ikinci safhasını, İsrail gerçekleştirmeye yani Suriye’yi vurmaya kalkışırsa şaşırmamak icap ediyor.
Suriye’ye karşı böylesine bir askeri harekât, zaten tutuşmakta olan Orta Doğu’yu cehenneme çevirmeye yetiyor.
Öte yandan, Orta Doğu’da çoğu ülkelerin özellikle hedefin başındaki Suriye ve Irak’ın askeri bakımdan ne kadar güçsüz bırakıldığı da dikkatleri çekiyor.
Sürecin en kritik gelişmesi ise, Orta Doğu’da yeni yeni devletçiklerin ihdas edilmesi ve işin ucunun Türkiye’ye dokunması öne çıkıyor.
“Şer proje” nin yıkımı büyük oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları