Feto, Yahudi iş birlikçisi
Vatan haini Feto ABD'ye 1991 yılında bir daha dönmemek üzere gitti...O tarihten bu yana Türkiye'ye gelmedi, fitneyi ve fesadı oradan sürdürmeyi seçti, halen de mel'unluğuna devam ediyor...
Postu Pensilvanya'ya sermeden önce, Amerika'ya değişik bahanelerle dört kez gidip döndüğü biliniyor. Bu gidişlerin Pensilvanya'ya yerleşme konusunda arayış ve ön temas şeklinde olduğu daha sonra ortaya çıktı...
Her gidişinde Amerika'daki Katolik ve Protestan din adamlarıyla uzun boylu konuştu, onların arasında haham Leon Levy de vardı...
Levy, Kudüs'ün İsrail'n başkenti olmasını isteyenlerden biriydi...
İblis, 1998'de de Papa'ya büyük hayranlık beslediğini söyledi...
İlginçtir, bugün Erdoğan'ın İsrail karşıtı söylemleri, Yahudi Lobisi'den çok, fetöcülerden tepki görüyor.
Melânet erbâbı, kraldan da fazla kralcı!
* * *
Peşine takılan ve tek tek yakalanan hainler var ya, iblisin eski bir Yahudi dostu, destekçisi ve iş birlikçisi olduğunu herhalde anlamış olmalı!
Atatürk ve Venizelos nasıl sağladı
Erdoğan, Yunanistan'da, 18 ada konusunda ne tek kelime söyledi, ne duruma tepki koydu...
Sanki Muğla ve Aydın illerimize bağlı 18 ada, Yunan işgali altında değil, sanki bu adalar da Lozan ile Yunan'a verilmiş durumda...
Yunan ağzı, Kıbrıs'ta barışı ve toplumların toprak paylaşımını sağlayan garantör sıfatlı Türkiye'yi işgalci diye suçlamayı sürdürürken biz, Yunan askeri üslerine çevrilen adalarımızı sahiplenemiyor ve işgalci Yunanistan'a çek git, defol diyemiyoruz...
Dış politikadaki yanlışlarımız müdahale gücümüzü de yok etti...
* * *
Yunanistan, birçok özelliğiyle bize benzeyen bir ülke...
Yurttaşları, siyasetçileri gibi kavgacı ve Türk düşmanı değil; o topraklarda Türk'ün dostluğuna önem veren bir toplum yaşıyor...
Şayet Yunan siyasetçiler, Türkiye karşıtlığını iç siyasal malzeme haline getirmemiş olsaydı bugün iki ülke arasında başka milletlere örnek bir dostluk ve komşuluk yaşanıyor olacaktı...
NATO'da bir arada olmamıza rağmen taraflar, imrenilecek bir dostluk kuramıyorsa bunun sorumluları siyasetçilerdir...
* * *
İki ülkenin geçimsiz tutumu sürerse, sorunlar giderek artabilir...
Deniz ve hava sahası konularında yeni ihtilaflar yaşanabilir. Gerek Türkiye, gerekse Yunanistan güne göre değil geleceğe göre yaşamalı ve yapıcı politikalar üretmeli...
Bu zor değil; Atatürk, millî mücadele sürecinde mağlup ettiğimiz Yunanistan'ın o günkü lideri Venizelos'a dostluğun değerini anlatmış ve kurulmasını sağlamıştı... Venizelos da "İki ülke halkı hemşehridir" diyerek dostluğun yürümesine katkıda bulunmuştu...
Bugün, benzer bir ortam neden sağlanmasın...
Osmanlıcılık esaslı senaryo...
Lozan Antlaşması güncellenmeli mi, tartışma bu...
Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, Erdoğan'ın Atina ziyareti sırasında söylediği bu konuda ki sözlerini eleştirdi...
"Devletimizi temsil eden kimse, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş antlaşmasını tartışmaya açamaz" diyen Feyzioğlu, antlaşmanın tek taraflı olmadığını, çok taraflı olduğunu kaydetti ve "Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temelini müzakereye açmak anlamına gelir" dedi.
* * *
Nedense doğru lâfları dinleme alışkanlığımız yok...
O yüzden baltayı defalarca taşa vurmak durumunda kalıyoruz...
* * *
BOP'un siyasal pazarlama şekline de değinen Feyzioğlu Osmanlıcılık esaslı senaryo ve projelere de dikkat çekerek Lozan tartışmasının bu sürece rast getirilmesini de tehlikeli bir gelişme saydı...
Cidden doğru; bu tavır tehlikeli bir geleceğin işareti olabilir...
Sorumlu pozisyonda olanlar tarihi gerçekleri öğrenmeden ve sorumsuzca açıklamalar yapamaz, yapmamalıdır.
* * *
Siyasetçiler bari bu defa kös dinlememiş olsun...
FİSKE
ÇARŞAMBA günü İstanbul'da Olağanüstü İslam Zirvesi var. Çağrıyı İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı olduğumuz için biz yaptık. Temel konu Kudüs olacak. Bu kutsal kentin statüsü konusunda Müslüman ülkelerin ortak bir karar alması söz konusu. Toplantıya katılmayacağız diyen ülke yok. Bakalım olağanüstü zirveden olağanüstü bir karar çıkacak mı...