Farklı bir seçim değerlendirmesi

Seçim sonrası, CHP’nin neden başarılı olamadığına dair en ciddi değerlendirmeyi kendisi de CHP üyesi olan emekli amiral Türker Ertürk yaptı.
Napolyon, savaş kaybeden generaline hesap sormaktadır. Ordu komutanı, Napolyon’a “Savaşı kaybetmemizin mazereti olabilecek en az 10 haklı gerekçe sayabilirim. Birincisi; barutumuz bitmişti” diye söze başlar. Napolyon, “Gerisini saymana gerek yok” der...
Ertürk, bu olayı hatırlattıktan sonra “CHP’nin başarısızlığının gerekçesi olabilecek çok şey sayılabilir. Ama bu başarısızlığın gerçek sebebi CHP’nin daha seçimler öncesinde biten barutuydu! CHP üst yönetimi kurucu ideolojiye olan inancını, birbiriyle olan dayanışmasını ve 6 Ok ile somutlaşan ilkelerine olan sadakatini kaybetmişti. İnanç olmayınca enerji olmuyor, örgüt motive edilemiyor ve ortak hedefe yöneltebilmek asla mümkün olmuyor” diye yazdı.
Denilebilir ki, “Peki AKP’nin barutu bitmemiş miydi?” Ertürk, bu konuya, “Biliyorsunuz bazen futbol maçlarında da olur. Maçı kazanan iyi oynadığından ve başarılı olduğundan değil, rakibinin iyi olmamasından, maçı kazanabileceğine olan inançsızlığından ve yanlış oyun kurgusundan dolayı kazanır” diye bir açıklama getirdi.

***

Aslında AKP, yolsuzluk operasyonları ile birlikte sarsıldı, dağılacak gibi oldu ama Tayyip Erdoğan, bütün bir kitleyi 17 Aralık’ın bir darbe girişimi olduğu iddiasıyla yeniden toparladı, peşinden sürükledi.
AKP’den umudu kesenler ise MHP’ye yöneldi.
CHP teşkilatlarına baktığınız zaman, ortak hedefi kaybettiklerini, herkesin farklı bir ideolojiyi savunarak parti içinde var olmaya, kendi düşüncelerini parti ideolojisi halene getirmeye çalıştığını görürsünüz. Bu da CHP’yi halkın beklentilerini karşılayamayacak bir parti konumuna düşürüyor.
Üstelik seçim sonrasında bile bu kargaşa devam ediyor. Parti içindeki bir grup tarafından yönlendirildiği anlaşılan “Occupy CHP” adlı bir grubun CHP’yi işgal girişimi gibi... CHP’ye de Türk Milleti’ne da yabancı olduğu adından belli olan bu grup etkisiz kaldı ama şu cürete bakın siz! ***
AKP iktidarının propagandası ile suçlanan Diyanet İşleri ise Kutlu Doğum Haftası sebebiyle “samimiyet” temelinde doğru mesajlar veriyor.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Erzurum’da “Biz samimiyetimizi kaybettik. Üzerinde en çok durduğumuz husus, yüreklerimizdeki kardeşliği yeniden inşa etmeliyiz. Ve kardeşliği gergef gergef örerken, samimiyet üzerine bina etmeliyiz” dedi.
Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi İbrahim Hilmi Karslıda Bilecik’te “Siyaset erbabının samimiyete, dürüstlüğe ihtiyacı vardır. Siyaset erbabı, kalbe, vicdana ve insafa yönelmesi lazım. Hepimizin bu anlamda kendini test etmeye ihtiyacı olduğu gibi, siyaset erbabının da böyle bir sorgulamaya ihtiyacı vardır. Toplumun bize yüklemiş olduğu her görev bir emanettir. Bunlara hıyanet etme hakkımız yoktur” diye konuştu.

***

Takiyecilik hep Şia’ya yakıştırılır ama Yunan kökenli “politika” zaten “çok yüzlülük” demektir. Siyaset ise “seyis”likten geldiği için toplumu binilecek bir at olarak görme eğiliminin açığa vurulmasıdır.
AKP hem politika, hem de siyaset yapıyor. Fakat şu bir gerçek ki söylemine kendi kitlesini inandırabiliyor ve şimdilik başarılı görünüyor. Üstelik Türkiye’yi Atatürk’ün koyduğu esaslardan koparmak konusunda da samimiyetleri var!
CHP ise ne belirli bir siyaset ne de yönü belli bir politika takip edebiliyor. Benzer eleştiriler ideolojik bütünlük açısından değil ama ideolojiye uygun davranıp davranmamak açısından MHP’ye de yapılabilir. BDP ise kendi çizgisinde samimi!
Kısacası, Allah dağına göre kar veriyor!

Yazarın Diğer Yazıları