Eyyy Türk vatandaşı!
Doğrudan 'Türk vatandaşı'na hitap ediyorum! Çünkü Türk'ün aldatıldığını düşünüyorum!
Tayyip Erdoğan'ın Anayasa'daki "Türk vatandaşlığı" yerine "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" kavramını yeniden gündeme getirmesi üzerine değerli yazar ve avukat Gülseren Aytaş, 2014 yılında yazdığı, ancak yayınlatma imkânı bulamadığı bir yazısını gönderdi.
Aytaş, o yazıda "Başbakan Erdoğan'ın söylem tarzına yapıcı muğlaklık deniliyor! Yıllardır ısrarla '36 etnik grup/unsur' söylemini kullanıyor. 'Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Gürcü...' diye saymaya başlıyor, sayarken asla 'Rum, Ermeni, Musevi' demiyor ve 'Türk' kavramını işte bu meçhul 36 gruptan birinin adıymış gibi gösteriyor.
Böylece Atatürk'ün 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir' sözünü reddedip Türkiye halkını, yani Türk milletini 36'ya ayırmış oluyor.
Erdoğan asla 'Türk milleti' demiyor ve Türk kavramını, etnik grup/unsur adıymış gibi tanıtıyor" diyor.
***
Aytaş, Erdoğan'ın bu yöndeki konuşmalarından örnekler veriyor ve devam ediyor:
* "Başbakan'ın 2006 yılından beri dile getirdiği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı önerisi bir türlü kabul görmüyor. Fakat 2013 yılında ilginç bir gelişme yaşanıyor! 'T.C.' ibaresinin resmî tabelâlardan kaldırılması girişimlerine tepki olarak bazı aydınlarımız 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı' söylemini tercih etmeye başlıyor. Böylece Başbakan'ın yıllardır önerdiği 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı' kavramı birden yaygınlaşıyor. Anayasa'dan çıkarılması önerilen 'Türk vatandaşlığı' kavramı ise giderek terk ediliyor.
* Erdoğan'ın 36 etnik grup ve Türk vatandaşlığını ret söylemlerinin, küresel zihniyet tarafından Türkiye'ye getirilmek istenen Başkanlık ve eyalet sistemine paralel söylemler olduğu da görülüyor.
* Ancak Erdoğan'ın Cumhuriyetimizin esaslarına aykırı olan bu yönlendirmeleri halkımızın tepkisini çekmiyor! Çünkü bu söylemlerin gerçek anlamları, ısrarla tekrar ettiği 'tek tek tek tek' söyleminin katmanları arasında kayboluyor. Söz gelimi 'tek millet' denildiğini duyunca herkes ister istemez 'Türk Milleti'ni düşünüyor.
* Halbuki teklik esası, asla birlik esası demek değildir ve Erdoğan da 'tek millet' derken Türk milletini kastetmemektedir. Fakat 'tek tek tek tek' söylemi birlik ve bütünlüğümüzü koruyucu bir söylem gibi algılanıyor ve böylece 'reform süreci' halkımızın tepkisini çekmiyor. İşte toplumu tam açıklanamayan bir hedefe doğru yönlendirmek için kullanılan bu gibi söylemlere 'yapıcı muğlaklık söylemleri' deniliyor."
***
Politik bir hedefe ulaşmak için kullanılan söylemler açık değilse, uluslararası ilişkilerde buna "yapıcı muğlaklık" deniliyor. Mesela Annan Planı, "yapıcı muğlaklık eseri" sayılıyor. Öyle ki Kıbrıs Türk halkı, "Kıbrıs'tan Türkleri silme planı"na "AB vatandaşlığı" gibi yapıcı muğlaklığa inandırılarak evet oyu verebilmiş ancak sürpriz bir şekilde Rum halkı reddedince, plân, uygulamaya konulamamıştı.
Daha belirgin bir örnek vereyim; Turgut Özal, "Federasyonu tartışalım" dediği zaman hedefi Kuzey Irak'taki Kürt otonom bölgesinin Türkiye'ye katılması ile ilgili Amerikan plânını hayata geçirmekti. Asıl hedef Türkiye'nin Güneydoğusunu bu projeyle koparmaktı! "Türk dediğin nedir ki?" diyerek bu niyeti belli eden Özal, büyük tepki alınca, "Canım, niçin federasyon olamayacağını ortaya çıkarmak için tartışalım demek istedim!" diye savunma yaptı. Kullandığı yöntem aynıydı: Yapıcı muğlaklık!
Yapıcı muğlaklığı kullananlar, liderlik kurslarında bunun eğitimini almış olmalı!
***
Milletin Türklükte birliğini bozarak yerine başka bir millet adı getirmeye çalışmak, rejimden de öteye, devleti yıkmak demektir!
Eyyy Türk vatandaşı! Erdoğan'ın tek milleti, Türk milleti değildir! Evet dersen adını tarihten silecekler, bunu bil de ona göre karar ver!