Evren bile yapmadı
12 Eylül 1980 darbesi sonrası, ülke Kenan Evren'in iki dudağı arasında. Zaman zaman Çankaya Köşkü'nde medya temsilcileriyle toplantı düzenliyor. Hatta yemek bile yeniyor. Bunlardan ikisine ben de katıldım. Yankı Dergisi'nin Genel Yayın Müdürü olarak. Hep 13 yönetici idik. Kenan Paşa ile 14'ü tamamlıyor, ona göre uğursuzluğu önlüyorduk. Bunlardan birinde Mehmet Barlas büyüğüm, önümüze konan Cumhurbaşkanlığı forslu kartların -adlarımız yazılıydı- imzalanmasını istedi. Paşa da "Ne yapacaksınız?" diye sordu. Ben atladım "Alkol kontrolünde trafik polislerine göstereceğiz" esprisi yaptım. Evren bu takılmamı kahkahayla karşıladı.
İlginç olan bu sohbetlerde hiç fırça atmamasıydı. Her şeyden önemlisi yayın kuruluşları arasında ayırımda bulunmazdı. Diğer yandan Nazlı Ilıcak'ı, eleştirdi diye içeri atabiliyordu. Dedim ya "devlet adına davetlerde" kimseye "sen gelme" denmedi. Hatta daha sonraları Yankı'yı ziyaret bahanesiyle, Nazlı Hanım'ın gönlünü almaya çalıştı.
Gelelim günümüze. Selcan Taşçı kardeşimin dünkü yazısını okumuşsunuzdur. Yakında kendi kendini iptal edecek Başbakan'ın tavrına söyleyecek laf bulamıyorum. Hani bir söz vardır; "duyan gelmiş". Bir tek kuruluşa boykot uygulanıyor; "Yeniçağ". Bunun açılımına gelince, ambargonun başlangıç tarihi "Ak Parti-MHP koalisyonu"ndan çok önce. Yeni başlamış olsa Devlet Bahçeli'nin parmağı olduğunu savunabilirim. Demek ki iktidar partisinin başında kim olursa olsun fark etmiyor. Tutum aynı. Bütün tehditlere ve ayrımcılığa rağmen Yeniçağ doğrularını savunmayı sürdürecektir. Unutmayın gün gelecek "keser ve sap mutlaka dönecektir".
***
Mutluyum, mutlusun, mutlular
Türkiye İstatistik Kurumu'nun anketine bayıldım; Halkımızın %61.3'ü mutlu. 2015'te bu oran %56.6 idi. kadınlarda %64.5'e çıkıyor. Herhalde daha çok dayak yiyip, daha fazla öldürüldükleri için. Anket sırasında mutluluk getiren faktörlerin dizilişi şöyle; "sağlık, sevgi, başarı." Sizce burada bir eksik yok mu? Para nerede? Bu konuyu bir arabesk şarkıyla bağlamak istiyorum "Duyanlara, duymayanlara. Ben onu seviyorum çok." Bir de çekim yapalım; "Mutluyum, mutlusun, mutlular". Sıkıysa mutsuzuz desinler. Anında "hayırcı muamelesi" görürler. Malum Türkiye İstatistik Kurumu bağımlı, daha doğrusu bağlılardan.
***
ABD'nin tezgahı
Türkiye'nin Gündemi programında önemli tespitler vardı. Doç. Dr. Ahmet Kasım Han'a göre ABD, 90 gün daha PYD'yi koruyup kollayacak. Ondan sonra Trump yönetiminin uygulaması başlayacak. Bu süre içerisinde Türkiye "sinyalleme" yöntemini deneyecek. Yani, ABD'nin kafasındakini çözmeye çalışacak. Özetle El Bab'dan daha güneye inmek için nabız tutulacak.
Ahu Özyurt'un yönettiği tartışmada İsmail Öz'ün söylediklerini beğendim:
"ABD, Türkiye ile İran'ın arasını bozmaya çalışıyor. Bu oyuna gelmemeliyiz. Aynı Amerika'nın teröristlere helikopterle silah sağladığını da unutmamak lazım."
***
Kendin ettin
Aralık ayından beri lig maçı oynamamış Krasnodar'a elbirliği ile elendik. Kabadayılığı futbola tercih eden Volkan Demirel'in baş suçlu olduğu inancındayım. İki maçta da hatalı goller yedi. Her halde amigoluk yaptığı basketbol maçını unutamıyor. Sin-kafların 6.222 sayılı yasadan yargılanmasına yol açtığını aklından çıkaramıyor. "Tribüne oynarken", "tribünden protesto yer" duruma geldi. Bu futbolcunun epey sabıkası var. Örneğin Kazakistan maçında oyun başlamadan çekip gitti. Her olayda başrolde. Emre Belezoğlu'ndan da ders almamakta.
Gelelim Hollandalı teknik adama. Türkiye'yi ülkesinin sömürgesi Molukka zannetmeye başladı. Tüm kameraların önünde basın mensuplarına "siz yalancısınız" diyecek kadar küstahlaştı. Kendini Genel Vali mi zannetmeye başladı? "İstifa edecek misin?" diyenlere "Onlar yollasın" cevabını verebiliyor. Belli ki kovulurken dahi iyi kopartmayı amaçlamakta.
Kanarya'daki kötü gidiş sonunda Aziz Yıldırım'ın başında patlayacak. Daha düne kadar cebine para koyduğu yorumcular bile aleyhinde konuşuyorlar. Başkanın gerçek niyetini bilenlerdenim; "Takımı şampiyon yapıp veda etmek". Yoğun karalama kampanyasıyla bu ihtimal iyice zorlaştı.
***
CEVAPLAR
Av. Göktuğ Tosun, "Anılarınızı hele medya ile ilgili olanları yazmaya devam etmelisiniz. Soluksuz okuyorum. İnanıyorum ki, her okurunuz da aynı şekilde düşünüyor" diyor. Yeni dönem yazarlar için yönelttiği iki ismi de beğendiğimi belirteyim. Selcan Taşçı sadece Yeniçağ'ın değil, tüm medyanın kraliçesi. Umur Hazangil, "Yazılarınızdan zevk alıyorum. Burhan Felek ve Refiî Cevad Ulunay'ı yad ediyorum. Amma velakin daha uzun olmasını bekliyorum" şeklinde görüş belirtenlerden.