'Evet' mi çukur, 'hayır' mı?
R. T. Erdoğan, Pakistan dönüşü tayyare muhabbetinde, referandumda hayır oyu kullanacakları yine PKK ile eşitledi. O sözlerini, köşemde de, tarihe intikal ettirmek için aynen alıyorum:
"Meselâ Kandil, 'Oylarımız hayır'dır, hayır verin' diyor. Bunu bir kenara koyamayız. Bunu masaya yatırmak gerekir. Bir defa şunu bileceğiz: Kişi sevdikleriyle beraberdir. Terör örgütü, bugüne kadar bu ülkede 35 bin insanın canına kıydı. Böyle bir örgüt bu halk oylamasında eğer 'hayır' diyorsa, o zaman bizim de vatandaşlarımızı bilgilendirmemiz lazım. Buna kimler hayır diyor, kimler evet diyor, vatandaşımız bilmeli. Nitekim ben vatandaşımıza, 'Böyle bir yanlışa düşmeyin' diyorum. Ben hayır dersem, oyumun gideceği yer Kandil'dir. Hayır dersem bu ülkede gideceğimiz yer istikrarsızlıktır. Hayır dersem, benim oyumun gideceği yer, güven ortamının ortadan kaybolmasıdır. 'Hayır' demek, eşittir çukur; 'Hayır' demek eşittir, o çukurların altında açılan şehirler demektir.... Bunu halkımızın bilmesi lâzım. Yaptığımız budur."
"Cumhurun reisi" böyle konuşabilir mi? Referandum kanunî haktır. Bu hakkı kullananlara yafta yapıştıramazsın! "Hayırcılar" madem "terörist", çıkarın kararnameyi, herkesi "evet" atmış sayın; bitsin bu iş!
Türkiye'de PKK varsa, bu sizin mücadeledeki zafiyetinizi gösterir. Lafa bakın: "Kandil 'hayır' diyor. Öyleyse siz Kandil'i seviyorsunuz!"
Kim böyle mantık yürütme kabileyetine sahip ki!
"Hayır=PKK" ise, daha önce de ifade etmiştim, şu anda, kamuoyu yüksek oranda "hayır" diyor, Aşağı yukarı 50 milyon insan. Hepsinin hakkında dava mı açacaksınız? Her birini, sandık başında mimleyecek, içeri mi tıkacaksınız?!
Demek ki, beyefendi "cumhurun reisi" olmaya hiç mi hiç niyetli değil; "bizimkiler" ve "ötekiler" diye ayırıyor.
"Kişi sevdikleriyle beraberdir." buyurmuş "bir kesimin reisi". Tirmizî, Ebu Davud ve Müslim'de bu söz hadis gösterilir. Bu hadisin burada kullanılması Şevki Yılmaz'ın "16 Nisan için hadis-i şerif var." demesi gibi abes!
Ne demek şimdi! "Hayır" diyen politikacılar çıkıp Ak Parti'nin PKK ile kankalık günlerini, Öcalan'a övgülerini hatırlatsalar, "Bu belâyı milletin başına saran sizsiniz! Dolmabahçe'de onun mutabakatını okutan sizsiniz! PKK'yı kendi sahasında barındıran, Barzanî'den oy bekleyen sizsiniz!" deseler ne cevap vereceksiniz?!
Geçin bunları... Bir düşünün: "Tek adam"ın yetkiyi eline alır almaz ilk yapacağı işlerden biri "eyaletler" kapısını aralamak olacaktır. 16. madde bunun için konmuştur.
"Çukur" meselesi... Bu bir "kin" ifadesidir. Necip Fazıl'dan mülhemdir. Necip Fazıl, tartıştığı komünist Nâzım Hikmet Ran'a: "Sana alçak bile diyemem, zira alçağın da bir irtifaı var. Sen olsan olsan çukursun, çukur!" demiştir.
"Çukurları açtıran kim, müsamaha gösteren kim? 'Evet' eşittir çukur!" deseler bir cevabınız olamaz.
Yapmayın Allah aşkına! Böyle devam ederseniz, o saydığınız dört "tek" (adı zaten yok o teklerin.) var ya, ondan eser kalmaz.
Benden söylemesi...