Evangelistler=İsrail&ABD

15 gün yoktum. "Neredeydiniz?" derseniz... Sıla-i rahîm. İstanbul'un neminden kaçıp Orta Anadolu'nun bir ilçesinin parlak, kuru havasını teneffüs etmek nelere değmez ki... Biraz aylaklık ettim ama yine çalıştım. Neler mi? Sonraya bırakalım.

ABD yöneticileri, kendilerini sağlama almak için Türkiye'yi yok saydılar. Adamlar Yahudilerle iç içe olan Evangelistlerden destek görüyorlar. Her şeye Evangelistler hâkim.

Mesele sadece Papaz meselesi değil; aynı zamanda İsrail meselesi... İsrail'i karşına aldığın an ABD yönetimini karşına alırsın.

R. T. Erdoğan bunların hepsini biliyor ve bizzat ifade ediyor da. Trumpp, ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacaklarını söyledikten sonra ortalık karışmış, haklı olarak Ankara en sert tavrını koymuştu. R. T. Erdoğan, aralık ayının başında ne demişti:

"Kudüs bizim göz bebeğimiz, ilk kıblemizdir. Kırmızı çizgidir bu böyle bilinsin. 1,7 milyarlık İslâm âleminin kırmızı çizgisidir. Bu karar provokasyondur. Öyle bir provokasyon ki bu provokasyonun arkasında Evangelistler var. Bunu bizzat sayın başkandan dinlemiş biriyim."

"Sayın başkan" dediği Trumpp. (Adama hem kızıyor hem "sayın" diyor. Dil alışkanlığı elbette. İçinden, senin gibi, benim gibi, söylemediğini bırakmıyordur! "Sayın" bir hürmeti ifade eder. Senelerdir yazarım. Maalesef bu kelime merhum Ecevit'in siyasetimize bir armağanı. Kızdığına da "sayın" derdi, sevdiğine de. Her ismin başına bu sıfatı eklerdi. Yayıldı gitti. Birçok uydurukça da -kendisi de söylemişti- onun yüzünden yayılmış ve Türkçemizin ifade alanı daralmıştır. Yeri değil ama yazmalıyım. Ecevit'in politik tavrına ne kadar kızarsak kızalım, onun bir "edebiyatçı" olduğunu hatırlamalıyız. Şiirleri, abuk sabuk mısralarıyla çok ünlendirilenlerin önündedir. Daha önce yazmıştım. Bir tarihte erken saatte hanımıyla geldiği, o zamanki gazetemde, kendisiyle konuşmuş ve bir tasavvufî şiirinden bahsetmiştim. Edebiyatımızda Terimler'in sonraki baskısına bu şiiri örnek olarak aldım ve kitabı kendisine de gönderdim.)

ABD yönetimi, Türkiye'de davası süren, ev hapsine çıkarılmış papazın serbest bırakılmamasına çok kızdı. (ABD yönetimi, bize ambargo uygulamada acele etti. "Deniz Yücel Vak'ası" yaşanmaması için önce "Ev hapsi" çıkarıldı. Sonra "Serbestsin." denecekti zaten.)

Evangelist papaz Andrew Brunson, 23 yıldır Türkiye'de. O bir misyoner. İkna ettiğini dinine döndürüyordu.

Bizimkilerin aklına 15 Temmuz'dan sonra birden bu papazın Fethullaçılarla ilişkisi ve PKK'ye desteği geliverdi! Bir iddianame hazırladılar. Bu iddianameyle nasıl suçlanıyor bilmiyorum. Bu tür insanlar Türkiye'ye zarar verecek herkese sempatisi duyarlar. Bırakın Papaz'ı, HDP'ye oy veren her varlık, bebek katillerine sempati duyuyor, demektir. Onları da bir bir toplayın o zaman!

Papaz'ın iddianamesinde "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği" diye yazıyor. Örgüt üyesi değil ama örgüt adına suç işlemiş! Nasıl oluyorsa artık!..

R. T. Erdoğan ABD yönetimine: "Ver papazı, al papazı!" demişti. Gerçekten Pensilvanya'da korunan adama eşit görülen Papaz için, hemen bir "kararname" çıkarılır ve serbestsin, denirdi. Yeni rejimde bu mümkün. Yeter ki, "Cemaat Başı" verilsin! Onun için "kanunlarımız", "hak-hukuk-adalet" deyip durmayalım.

Ancak hesap yanlış yapılıyor. Önce İsrail meselesi halledilsin, derim.

Yazarın Diğer Yazıları