Erozyon, panik ve sinsi seçim!..

Bazı olaylar vardır ki; aniden gelişmesi, hiç beklenmedik anda ortaya çıkması ve kesinlikle tahmin edilmedik bir dönemde dışa vurması her açıdan ve her zaman büyük kuşkular uyandırır... Kimse örtbas edemez bu sinsi kuşkuyu ve ardındaki derin paniği!..

Aslında yalnızca "kuşku" yoktur bu düşündürücü refleksin içinde... Aynı zamanda kaygı, korku ve kaos da vardır ki, AKP ile MHP işte bu yüzden, hiç olmadık anda, adeta havlu atarcasına sandığı işaret etmek zorunda kalıverdiler...

Neden mi peki bu beklenmedik "seçim" havası?.. Ortada esamesi bile yokken ve "Haziran"dı-"Ağustos"tu derken AKP ile MHP seçimi daha da "erken"e almak için panik halde neden birbirlerine koştular acaba?..

Paniğin asıl nedenini anlamamak için kör, sağır ve biraz da vurdumduymaz olmak lazım!.. Ülkenin her açıdan gidişatındaki vahameti gösteren veriler ortada ve herkes, her gün yaşıyor sosyo-ekonomik kıskacın yıkıcı etkilerini...

Memleket her açıdan, her köşeden yanıyor, baskı altına alınan yargı, bilim çevreleri, medya ve kitle örgütleri de tıpkı toplum gibi çaresizlik içinde hiçbir şey yapamıyor...

Ancak yıkım ateşinin sarmadığı, enflasyon yangınının tüketmediği, zam kıskacının ezmediği bir insan topluluğu yok artık bu ülkede... Aksini düşünen ya kendini kandırıyor, ya da yandaşlığın kahredici gafletinde bocalamaktan öteye gidemiyor...

Neler yok ki memleketi panikle seçim kaosuna sürükleyen gerekçeler arasında?..

Bir diplomasi skandalı olan ve ülkeyi adeta ABD'nin "BOP" taşeronu haline getiren Suriye çıkmazının 6 yıldır bitmeyen karmaşasının ekonomiyi, tarımı, turizmi ve huzuru allak bullak etmesi bıktırmadı yalnızca milleti...

AKP'nin eski yoldaşı FETÖ ile "açılım" ortağı PKK terörünün bıktırıcı-tüketici yansımaları da toplumu artık bunalım noktasına getirdi...

Çünkü son yıllarda; ne yazık ki, her an, her gün, her hafta ve her ay devam eden terör, operasyon ve korku havası gelecek kaygısını fazlasıyla derinleştirdi, çaresizliği iyice artırdı...

Dövizdeki yıkıcı iniş-çıkışlar ve akaryakıttaki fahiş fiyat artışının şoku tüm ülkeyi sararken, piyasalar sarsıntıyla iyice yalpalarken, millet her gün yeni zamlarla uyanırken, şişkin ve kazık faturalar halkın belini bükerken, birileri sabah uyanır uyanmaz, "hadi seçim yapalım" diyorsa iktidarın paniğindeki kuşku oldukça derindir...

***

AKP'nin düşme kaygısı!..

Diyecekler ki kimileri; "neyin kuşkusudur bu, neyin paniği ve dahası neyin sinsi 'planı'dır bu ani seçim tiyatrosu?.."

Herkesin kafasını son 48 saattir oldukça meşgul eden ve özellikle "laik cumhuriyet"le ilgili gelecek kaygısını da iyice artıran bu soruların yanıtı çoktan bellidir aslında;

Halk desteğindeki erimenin ve iktidarı yaralı bir ahtapotun kolları gibi saran varolma paniğinin yol açtığı "siyasi gelecek" kuşkusudur bu!..

Manzarayı net görebilen herkes çok iyi farkındadır gidişatın; AKP, "iktidardan düşersek topluca mahvoluruz" paniğiyle tutunacak dal arıyor aslında...

Herkes farklı görüşler ileri sürüyor ama "erken"den çok düpedüz bir "panik" seçimi olduğu anlaşılan bu yeni "sandık" serüveni AKP'nin biraz da yolun sonuna geldiğinin işareti sayılabilir...

Doğanın değişmez kuralıdır, her çıkışın bir inişi vardır çünkü...

1980 sonrası, tek başına iktidarında ülkeyi bu kadar sarsmayan, cumhuriyetin kurallarıyla oynamayı bu kadar aklına getirmeyen ANAP gibi bir parti bile halkın tepkisine çok uzun dayanamamışken, yarattığı yıkımlarla AKP çok ama çok kaldı iktidarda...

Memleketi ne kadar "güllük gülistanlık" gösteren medyanız olsa da, televizyonlardaki kiralık kalemlerle mikrofonlarınız ne kadar uydurma icraat çığırtkanlığı yapsalar da, AKP de, güce sığınan ve yıpranan her siyaset merkezi gibi iktidar yorgunudur artık...

Ve yandaş medyası yaşanan skandalları, beceriksizlikleri, yolsuzlukları ve şoke edici icraatları ne kadar saklarsa saklasın, gidişat bizzat partiyi iktidarda tutan çevrelerce de infilak ettirilmiştir artık!..

Çünkü AKP'yi tüm olumsuzluklara ve tüm vahametlere rağmen ayakta tutmaya çalışan şaşkın taban da sarsılıyor artık... Onlar da belli ki, "yeter artık" çizgisinde "finiş" bayrağına sarılmak zorunda kalacaklar!...

İktidarın siyaset dansı yaptığı suni zemin her geçen daha da fazla kayıyor, güç zehirlenmesinden kurtulamayan, havasından-cakasından geçilmeyen parti tabelaları sallanıyor ve "düşme" kaygısı koltuk paniğini tetikledikçe tetikliyor!..

Nitekim rant ekonomisi insanları iyice bezdiriyor, "yoksullaştır-köleleştir" stratejisine kaynak yetiştirilemiyor, esnaf ve üretici kan ağlıyor, sanayici iflaslara sürükleniyor, millet topyekûn "fakrü zaruret içinde, harap-bitap düşmüş" halde ve ne yapacağını bilemez şekilde gidişattan büyük kaygı duyuyor...

***

Sarsılan taban, çöken omurga!..

Yukarıda çizilen vahamet ve çöküş manzarası AKP'nin halk nezdindeki derin ve onarılamaz handikaplarından başka bir şey değil...

Bir de artan geçim sıkıntısı ve toplumsal kaosun içinde, erimeyi artıran siyaset ve "seçenek" tartışmalarının yol açtığı kaygılar var ki, AKP'yi ekonomik darboğazdan çok daha fazla, "sıkboğaz" hale getirmiş olmalı...

İYİ Parti sıkıntısı, Saadet Partisi'ndeki şaşırtıcı direnç ve devinim, CHP'nin ittifak arayışları yalnızca AKP'yi değil, en çok da MHP'deki erimeyi hızlandırdığı için, sözde "cumhur ittifakı" adı altında güç birliği yapan Erdoğan ve Bahçeli iyice endişelenmiş olmalı...

Velhasıl AKP ve ortağı; hem gerici kanunlarla kıskaca alınan kitlelerde gelecek endişesinin büyümesi ve hem de ekonomide artık iflas zilleri çalan kötü gidişatın iyice alarm vermesinin yanısıra, siyasetteki dengelerin hızla değişmesinin paniğini yaşıyor...

İşte bu panik içinde daha fazla yıpranmak, güç kaybetmek ve erimek istemiyor AKP... İktidar partisi erozyon başlarken konumunu güçlendirebilmenin ve gücünü koruyabilmenin telaşıyla hareket ediyor...

Ekonomik çöküntünün toplumdaki tepkileri yükselteceğini, yeni siyasal hareketlerin tabandaki kaymayı artıracağını öngören AKP, derin yaranın kangrenleşmesini önlemek için adeta organ nakliyle hastayı ayağa kaldırmaya ve gidebildiği kadar yürütmeye çalışıyor...

Peki; "beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısı pikapta takılmış eski bir plak gibi dönmeye devam mı edecek?..

Hiç kuşkunuz olmasın; buna yalnızca AKP'nin devlet gücüyle ve sandık oyunlarıyla dayatılacak seçim stratejisi değil, en çok da cumhuriyetin son yaşamsal seçimiyle ilgili rakip muhalefetin konumu ve mücadele yöntemi yanıt verecek... Herkes konumunu buna göre almak zorundadır...

Yazarın Diğer Yazıları