Ermenistan’ın Avrasya hamlesi
Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında 1 Ocak 2010 tarihinden geçerli olmak üzere mal, sermaye ve insan kaynağının serbest dolaşımını esas alan ve Ocak 2015’te “Avrasya Ekonomik Birliği” haline gelecek olan Gümrük Birliği ya da Ortak Ekonomik Alan projesi yeni katılımlarla büyümeye devam ediyor. Son olarak Belarus’un başkenti Minsk’te yapılan BDT üyesi ülkeler zirvesinde birliğe katılım konusundaki anlaşmayı imzalayan Ermenistan, önümüzdeki yıl Avrasya Gümrük Birliği’nin yeni üyesi oluyor. Anlaşmanın ilgili ülkelerin parlamentosunda onaylanmasının ardından resmen birliğe adım atacak olan Ermenistan’ın katılımı, Kafkaslar başta olmak üzere bölgesel mücadele alanında yeni tartışmaları beraberinde getirecek gibi görünüyor. Bu tartışmalardan birisi Dağlık Karabağ’ın birlik içerisindeki olası konumu. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in daha önce çekince koyduğu bu husus Rusya tarafından da kabul görmüş olacak ki Minsk’teki toplantı sonrasında Ermenistan’ın ancak BM’nin resmen tanıdığı sınırlarıyla Avrasya Birliği’ne katılacağı ifade edildi. Azerbaycan’ın kadim dostu olarak onları incitmeyeceğini vurgulayan Nazarbayev “Ermenistan eğer Avrasya Birliği’ne girmek istiyorsa bu şartı kabul etmeli” demişti.
İmkansız koşullar
Dağlık Karabağ sorunu Azerbaycan açısından milli bir mesele, bir onur mücadelesi ve ülkenin uluslararası imajını yönlendiren temel bir araç durumundadır. Ermenistan açısından ise Türk kavramına yönelen karşıtlığın vücut bulduğu, yayılmacı ideaların işgalle sonuçlandığı bir mücadele alanı olduğu söylenebilir. Bu sorunun devamı bölgedeki diğer ülkelere, farklı ilişki ağlarına ve yeni problem hatlarına etki edebilecek düzeydedir. Bu sebeple Kafkasya’da kalıcı iş birliği ve entegrasyonun sağlanması için Azerbaycan-Ermenistan arasındaki problem ve uyuşmazlıkların çözümü son derece önemlidir. Ancak bu sürecin “barış” temelinde ve her iki tarafın da kazançlı çıkacağı bir bütünsellik taşıması mümkün görülmüyor. Azerbaycan doğal olarak işgal altındaki topraklarını dikkate alarak kendi toprak bütünlüğünü savunmakta, Ermenistan tarafı ise işgal ettikleri Azerbaycan topraklarından çekilme olasılığını gerçekleşmesi imkansız koşullara bağlamayı sürdürüyor.
Küresel mücadele
Soğuk Savaş sonrasında iki küresel güç merkezi haline gelen ABD (öncü Batı) ve Rusya (Avrasya gücü) Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bu durumu kendi pencerelerinden süzülen farklı bir istikrarsızlık unsuru olarak kullanabilmektedir. Nitekim bölgesel ve küresel dengeler gözetilerek istikrarsızlık vurgusunun düzeyi artmakta ya da istikrarın sağlanmasına yönelik sükûnet çağrıları yükselebilmektedir. Bu kapsamda Rusya ile ilişkilerini dengeli ve stratejik bir süreçle götürmeye çalışan Azerbaycan, bölgede ABD’nin güçlenmesine bir yönüyle olumlu yaklaşmaktadır. Bu yaklaşım diğer bazı bölge ülkeleri gibi Rusya’nın tek güç merkezi olmasından kaynaklanacak aşırı kontrol odaklı siyasal tahakkümün önüne geçilebilmesine yöneliktir. Ermenistan ise zaman içerisinde ABD ile yakınlaşma eğilimi taşısa da tarihsel dayanakları düşünüldüğünde Rusya’nın Ermenistan üzerindeki etkisi daha belirgindir.
Yeni propaganda alanı
Gelinen noktada Ermenistan, Rusya’nın desteği ile SSCB sonrasındaki en büyük ekonomik entegrasyon olma özelliği taşıyan Avrasya Ekonomik Birliği’ne katılmış oldu. Dünya petrolünün % 9’u, doğal gazın % 23’üne sahip olan birliğin bir üyesi olarak yaklaşık 200 milyonluk bir pazarda ekonomik sıkıntılarına kısmi çözümler bulacak olan Ermenistan’da bu katılım tartışılsa da bölgedeki güç dengeleri dikkate alındığında Ermenistan açısından doğru bir hamle olmuştur. Kim ne derse desin bu katılımın işlevselleşmesi halinde Dağlık Karabağ ve/veya sözde Ermeni soykırımı konusu birlik içerisindeki ülkelerde de bir propaganda aracı olarak kullanılabilecektir. Ermenistan böylelikle bir yandan Ermeni lobisi ile ABD siyasetine etki edebilirken, bir yandan da Avrasya alanında yeni partnerler bulabilme eğilimi taşımaktadır.