Ergenekon'daki kripto parmağı!
Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi Ergenekon Davası'nı hukuka uygun soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle bozdu. TSK ve millî aydınlar üzerinde resmen terör estirilirken susanlar, köşesine sinenler o günlerde yazdıkları bir iki satıra dayanarak, karardan kendilerine bir pay çıkarmaya çalışıyor!
Biz ise aynı soruşturmada takip altında olduğumuzu bilsek de gerek Yeniçağ gazetesi gerekse yazarlar olarak, vicdansız uygulamaları, manşetlerden, sütunlarımızdan ve o sırada her birine baskın yapılmakta olan televizyon kanallarının ekranlarından halkın bilgisine sunmuştuk.
26 Mart 2009 tarihli ve "Ergenekon sancısından Kürdistan çıktı!" başlıklı yazımda "Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, sonradan inkâr etmiş olsa da Türkiye'nin Güneydoğu bölgesini, kendi topraklarına katmayı plânlayan bir devletçiği ismen tanıdığını ilân ediyor. Cumhuriyeti korumakla görevli olanlar, millî olan her düşünceyi terör torbasına doldururken, başka görevliler de demokrasi maskesi altında, Türkiye'den toprak talebi olan Kürdistan'a ebelik yapıyor" uyarısında bulunduğumda henüz çözüm süreci denilen ve PKK'nın Güneydoğu'da yığınak yapmasına zemin hazırlayan süreç daha başlamamıştı... Oslo görüşmeleri de basına sızdırılmamıştı.
***
Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi, Danıştay saldırısının dosyadan ayrılmasına da karar verdi. Bilindiği gibi, bu dosya, Ergenekon sanıklarının teröre bulaştığını göstermek kastıyla Ergenekon Davası'yla birleştirilmişti!
Dönemin Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Danıştay baskını sonrasında TBMM'de yaptığı konuşmada, "sürprizlere hazır olun" demişti. Yani bu saldırıdan sonra Ergenekon soruşturmasının başlatılacağını bilenlerden biriydi. Bu da gösteriyordu ki dava tamamen siyasidir. Zaten dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan da "Evet bu davanın savcısıyım" demişti!
AKP yetkilileri bugün hâlâ, aynı zihniyettedir. Aynı Mehmet Ali Şahin, bugün, AKP Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla "Yargıtay'ın ilgili dairesi 'böyle bir örgüt yoktur' demek suretiyle çok önemli bir saptamada ve değerlendirmede bulunmuştur. 'Acaba devlet içerisinde ve yargıda yapılanmış bir başka yapının operasyonu muydu' sorusu şimdi soruluyor. Bundan sonra daha hızlı sorulacaktır. Soru soranlar da bana göre haksız değildir" diyebiliyor!
Peki bu durumda sorumlu kim oluyor? Paralel örgüt mü yoksa o örgütü, devlete yerleştirenler mi?
Yine AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Yargıtay'ın bozma kararını yorumlarken, "Ben Balyoz'dan, Ergenekon'dan beraat ettim, yine aynı işleri yapabilirim ve gizli gizli Türkiye'de örgütler kurabilirim, insanları tehdit edebilirim gibi bir hayale kapılanlar varsa bunu hayal olarak kabul etsinler" diye konuşuyor.
İyi de Yargıtay, "örgüt yok" diyor, siz hâlâ hangi örgütten bahsediyorsunuz? Operasyonları AKP iktidarının desteğiyle yapan paralel örgütten mi?
Tutuklamaların yoğunlaştığı günlerde "Türkiye, bağırsaklarını temizliyor" diyen Bülent Arınç özür dilemiyor ama "Bu süreçte hayatlarını kaybeden insanlara" Allah'tan rahmet diliyor!
***
Fehmi Koru, Ergenekon operasyonlarının 5 Kasım 2007'de Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde kararlaştırıldığını yazmıştı ama asıl sebep hâlâ ortaya çıkarılmış değildir. Meselâ, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve Odatv davalarında devlet içinde yapılanmış kriptoların, yani gerçek dinini gizleyenlerin rolü nedir? Hırant Dink'in, Rahip Santoro'nun ve Malatya'daki misyonerlerin katledilmesinde hangi kripto grubu rol oynadı? Ergenekon operasyonlarına zemin hazırlamak için düzenlenen bu cinayetlerin arkasında hangi kriptoların organizasyonu vardı? Ermeni ve Rum kriptoları buna ne cevap verdi?
Bu konular aydınlatılmadan hiç kimse operasyonların neden yapıldığını anlayamaz! Biz, hangi uygulamanın ne tür sonuçlara yol açabileceği gibi öngörülerde bulunduk ve yanılmadık ama buz dağının asıl kısmı hâlâ suların altında!