Erdoğan'ın zurnası!
TRT Halk Müziği korosunun sazlarına Binali Selman, zurnasıyla yol gösterirdi. Binali Selman, Bayburtlu bir çobandı ve zurnada peşrev de yapardı!
Şimdi ise Binali Yıldırım, çobanlığa atandı ama yol gösteren o değil! 548 delege imza verdiği halde, AKP'nin devlet içindeki hukuk tanımaz kadroları, MHP'ye kurultay yaptırmadı! AKP'de ise bütün delegeler, Tayyip Erdoğan'ın konuşması okunurken bile "hazırol"da durarak eski genel başkanlarını gönderdiler, yerine atanan Binali Yıldırım'ı seçtiler!
Bu zihniyetle Türk bayrağı korunur mu?
Yeni Başbakan Binali Yıldırım ise Malazgirt'ten, Söğüt'ten, "Samsun'da yakılan meşale"den söz ederek, Arif Nihat Asya'nın bayrak şiirini de okudu! AKP'nin de yeni destanlar yazdığından, yazacağından bahsetti.
İyi de AKP kadrolarının tamamı Cumhuriyetle kavgalı değil mi? Tayyip Erdoğan, her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almamış mıydı? Yıldırım, Abdullah Gül'e de hizmetlerinden dolayı teşekkürlerini sundu ve "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülküsü için hayatlarını feda eden başta Gazi Mustafa Kemal ve silâh arkadaşları"nı andı ama o Abdullah Gül değil miydi, Türkçe Güroymak'ı Ermenice Norşin'e çevirten?
O Abdullah Gül değil miydi, 1993 yılında Ankara'da düzenlenen Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3. İstişare Toplantısı'nda, "Milliyetçilik öyle olmuş ki, Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela bunları açık söylemek zorundayım, 'Ne mutlu Türk'üm diyene' lafını tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. Türkiye'nin bütünlüğünü tehdit eden, en büyük tahribatı vermiş olan sistemin ilkelerinden biri de laiklik ilkesidir. İkinci Cumhuriyet, yeni Osmanlıcılık kavramlarının ve bu tartışmaların ortaya gelmesini ben çok sağlıklı görüyorum ve geleceğe çok ümitle bakıyorum" diyen?
Yine "Laiklik Anayasa'dan çıkarılmalıdır" diyen, AKP'nin kurucu babası ve şimdi Meclis Başkanı olan İsmail Kahraman değil midir?
Arif Nihat Asya'nın, "Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü" diye tanımladığı Türk bayrağı, bu zihniyetle mi korunacak? Adı üzerinde, Türk bayrağı!
Cumhurbaşkanı'nın "siyasi kadrosu" olur mu?
Tayyip Erdoğan, "AK Parti ile hukuki bağım kesilmiş olabilir, ama sizlerle gönül bağım hiç bir zaman kesilmedi. Önümüzdeki dönemde yeni anayasa ve yeni yönetim sistemi arayışları çerçevesinde Cumhurbaşkanı ile siyasi kadrosu arasındaki iş birliğini olumsuz etkileyen bu çarpık uygulamanın giderileceğine inanıyorum" diyerek AKP kadrolarına emirlerini iletti.
Binali Yıldırım da "Siz her ne kadar Cumhurbaşkanımıza 'Sorumsuzdur' deseniz de Cumhurbaşkanımız Türkiye ve millet sevdalısıdır. Onun için bugün yapmamız gereken en önemli iş, fiili durumu yasal hale getirmek ve bu kafa karışıklığını sona erdirmektir. Bunun yolu da yeni bir anayasadır, yeni anayasada başkanlık sistemidir" diye emir tekrarı yaptı!
Bir defa, Erdoğan'ın "siyasi kadrosu"ndan Binali Bey'in "fiili durum" dediği, Anayasa suçudur. Cumhurbaşkanı ve eskisiyle yenisiyle AKP'nin başbakanları, Anayasa'yı çiğniyor? "Cumhurbaşkanı sorumsuzdur" diyen, Anayasa'dır. "Cumhurbaşkanının siyasi kadrosu" da olmaz! Dolayısıyla demagoji ile bu gerçeğin üstü örtülemez.
Bakalım Binali Bey de Tayyip Erdoğan'ın zurnasını çalarken peşrev de yapabilecek mi?
Devleti yıkmaya programlanmak!
27 Nisan bildirisi, AKP'ye yaramıştı ama şu cümlesi doğruydu:
"Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, 'Ne mutlu Türk'üm diyene!' anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır."
Kısacası AKP bindi bir alâmete, gidiyor kıyamete... Benim meselem ise Türkiye'nin de kendi kıyametine sürüklenmemesidir!
Hiçbir devlet; kendisini yıkmaya programlanmış kadrolara izin vermez, vermeyeceği kısa zamanda anlaşılacaktır!