Erdoğan'a Che Guevara tişörtü giydirmek!
Tayyip Erdoğan, Hizmet-İş Sendikası’nın 10. Olağan Genel Kurulu’nda geçmişte sendika, emek, örgüt, eylem, grev gibi kavramların “öcü” olarak görüldüğünü iddia ederek “Emek hareketini hak ettiği konuma ulaştırmak boynumuzun borcudur” dedi ve “Büyük patronları ve küresel aktörleri muhatap alıp işçi haklarına tenezzül etmeyen önceki iktidarlar” ı eleştirdi!
Sanki küresel aktörlerin, ABD, AB ve TÜSİAD’ın rüzgârını arkasına alarak iktidar olan kendisi değil de bir başkası!
Erdoğan’ın bu taktiğine ancak ahmaklar kanabilir!
* * *
Ve Radikal Gazetesi, Erdoğan’a hemen bir Che Guevara tişörtü giydirdi!
Bütün dünyada solun bayrak adamı olan Ernesto Che Guevara’nın hayatı Amerikan emperyalizmine karşı mücadele ile geçmiştir. Hayatını da bu yolda kaybetmiştir. Tayyip Erdoğan ise, küresel kapitalizmin beyni durumundaki CFR ve ADL adlı kuruluşların desteğini alarak Türkiye’de iktidar olmuş ve 22 İslam ülkesinde haritanın değişmesini öngören Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlığını da üstlenmiştir.
Erdoğan, iktidarı boyunca, ülkesinin bütün stratejik kuruluşlarını emperyalist güçlere teslim etmiştir!
Şimdi emekten bahsetti diye, üzerine Che Guevara tişörtü giydirmek de tam bir Amerikan taktiğidir. Sol adına utanç vericidir.
* * *
Madem öyle Che Guevara’nın sözlerini de yayınlamaları gerekmez mi?
Bakın ne diyor:
“Emperyalizmin bir dünya sistemi olduğunu, kapitalizmin son aşaması olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız ve o dünya çapında yenilgiye uğratılmak zorundadır. Bu mücadelenin stratejik sonu, emperyalizmin yıkılması olacaktır. Bize, bu dünyanın sömürülenlerine ve azgelişmişlerine düşen pay, emperyalizmin temellerini ortadan kaldırmaktır: Biz ezilen uluslar, onlara sermaye, hammadde, teknisyen ve ucuz emek vererek ve onlardan yeni egemenlik araçları olan yeni sermaye, silah ve her çeşit materyal alarak mutlak bir bağımlılık içine sürüklenmekteyiz.
Emperyalizmin yıkılması hedeflenirken, onun başını kimin çektiği kesinlikle belirlenmek zorundadır. Bu, ABD’den başkası değildir.
Zafer umutlarımızı şöyle özetleyelim: emperyalizmi, en sağlam siperi olan ABD tarafından yürütülen baskıyı bertaraf ederek, topyekûn yok etmek. Taktik yöntem olarak, düşmanın kendi varoluş temellerinden, yani kendine bağlı bölgelerden sökerek kendi bölgelerinin dışında bir zorlu savaşa sokularak, tek tek ya da gruplar halinde halkların tedrici kurtuluşunu sağlamak.
Bizim her eylemimiz emperyalizme karşı bir savaş çağrısı ve insanlığın en büyük düşmanı ABD’ye karşı halkların birliği için bir savaş marşıdır.
Ölüm, nereden ve nasıl gelirse gelsin, savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları yeni savaş ve zafer naralarıyla ve de mitralyöz sesleriyle cenazelerimize ağıt yakacaksa, hoş geldi, safa geldi.”
* * *
Şimdi böyle asil bir adamın resmi, İslâm coğrafyasını köleleştirmek demek olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanının göğsüne yapıştırılabiliyorsa, orada tam bir sahtekârlık var demektir!
Che Guevara, sol adına böyle bir sahtekârlık yapılabileceğini tahmin etmemiş ki bu konuda bir sözü yok!