Erdoğan, neden İngiliz ipine sarıldı?
Times gazetesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Londra ziyaretini ele aldığı başyazısında "Ülkesindeki baskı konusundaki çok sayıda çekinceye karşın, Erdoğan'la iş yapma zamanı. Bu ilişki NATO'nun geleceğini belirleyebilir" diye İngiltere'nin Türkiye'ye bakışını yansıttı.
BBC'nin haberine göre yazıda, ittifak halindeki muhalefetin seçimlerde yüzde 40 oy alabileceği, HDP'nin ise yüzde 10 oyu toplayabileceği, böylece Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Meclis'te çoğunluğu kaybedeceği, ancak "Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin kesin gibi göründüğü" iddia edildi.
Yazı, Erdoğan'ın İngiltere'yle ticaret hacmini 15 milyar sterline çıkarmayı önerdiği ve Türk savaş uçağının geliştirilmesinde İngiltere'nin yardımını istediği belirtildi; "İngiltere, Erdoğan'ın konuşmasında dile getirdiği ABD düşmanlığını paylaşmıyor, Kürtlere ve muhaliflere acımasız muamelesini de onaylamıyor. Ama yine de Erdoğan İngiltere'ye mantıklı bir teklifte bulundu. Batı ittifakının bekâsı ve karşılıklı refah adına, iki ülke birlikte çalışmanın daha üretken yollarını bulması gerekiyor." diye son buldu.
İngiltere'nin bakışı bu! Gazze'deki katliam umurlarında bile değil!
Arap basını ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile İngiltere Başbakanı Theresa May'in "Orta Doğu için ortak eylem planı" açıklayacağını duyurdu.
***
Bu yorum ve bilgilerden, Erdoğan'ın ABD desteğini kaybettiği ve yerini İngiltere ile doldurmaya çalıştığı anlaşılıyor! Bu analizi destekleyen başka bir veri daha var.
Gazeteci Serdar Turgut, "Erdoğan ve Armageddon" başlıklı yazısında, yüzde 81'i Trump'a oy veren Evanjeliklerin, iyi ve kötü arasındaki nihai savaş olarak görülen Armageddon'un yaklaştığına inandığını, bu süreçte Hz. İsa'nın da dünyaya, iyinin yanına geri döneceği beklentisi bulunduğunu, iyi taraf olarak kendileri ve müttefiklerini, kötü taraf olarak da Erdoğan'ı ve Türkiye'yi tanımladıklarını yazdı ve önemli diye bilinen birçok insanın internet sayfasında Erdoğan'ın "anti Christ" olarak gösterildiğini belirtti.
Turgut, "Kongre üyelerinin ofis telefonları gün boyu susmuyor; 'Rahip Brunson'u kurtarın' diyor arayanlar... Onların düşüncesine göre Evanjelist rahip, Armageddon savaşında düşman olan tarafın elinde tutsak. Böyle düşünüyorlar, bu nedenle tamamen çıldırmış durumdalar." diyor.
***
Tam bu noktada bir hatırlatmada bulunacağım. İngiltere'nin Financial Times gazetesinde 7 Aralık 2006 tarihinde, Vincent Boland ve Paul Betts, "Türk Lokumu" başlıklı ortak yorumda, "Geçtiğimiz dört yıl içerisinde AB ve IMF'nin teşvik ettiği reformlar, Türkiye ekonomisinin AB'ye entegrasyonunu pekiştirdi. Bu da Dexia, Fortis, Citigroup ve BNP Paribas gibi yabancı yatırımcıların, ekonomik dönüşümden en fazla faydalanan sektör olan bankacılık sektörüne girmelerini sağladı. Öte yandan yatırım bankaları, İstanbul'da çok ciddi miktarlarda işlemler yapıyor. Alım yönündeki sinyaller, AB sürecindeki duraklama kaynaklı satış sinyallerinden çok daha güçlü olacakmış gibi görünüyor." demişti.
***
İşte Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin, defalarca kopma noktasına geldiği halde devam etmesinin sebebi, bu alımlar veya Türkiye açısından bakarsak bu satışlardı.
Şimdi Tayyip Erdoğan, "tamam mı devam mı?" noktasına geldiği için, üstelik ABD tarafından da Rıza Zarrab davası ile köşeye sıkıştırıldığı, Almanya tarafından da istenmediği için İngiliz ipine sarılıyor! İngiltere ise ABD gibi pervasız değil; Türkiye'yi elde tutmanın "Batı ittifakının bekâsı" için şart olduğunu düşünüyor.
Hani mesele Türkiye'nin bekâsıydı? Meğer asıl sarsılan Batı ittifakıymış!
İngiltere'nin kime veya hangi ülkeye ne hayrı dokunmuş ki şimdi de Erdoğan'ı ve Türkiye'yi hem ekonomik hem de siyasi sıkıntıdan kurtarsın?