Erdoğan, Haşhaşi’leri ne zaman gördü?
2012’nin Ağustos ayında Başbakan Tayyip Erdoğan, ani bir karar verdi ve yakın korumasını yapan ekibin şeflerini değiştirdi. Bir ay sonra da ekibin tamamını görevden aldırdı. İstanbul ve Ankara’deki konutlarında yakın korumasını yapanlar da dahil 300 polis memuru başka görevlere atandı. Basında, Tayyip Erdoğan’ın yakın korumasını artık MİT’in yapacağına dair haberler çıktı!
***
Peki neydi Tayyip Erdoğan’ı endişelendiren?
Bir duyum aldığı belliydi. Üstelik bulunduğu her yeri “böcek” sarmıştı! Bu böcekler herhalde uzaktan kumanda ile çalışan aletlerle yerleştirilmiyordu Başbakan’ın kullandığı mekânlara!
Fakat Tayyip Erdoğan’ı bu kadar hızlı tedbir almaya iten asıl sebep neydi?
Bakan çocuklarına ve kendi oğluna yönelik son yolsuzluk operasyonundan sonra Tayyip Erdoğan “Haşhaşi” lerden söz etti ve “Tarihte de bunu gördük. Büyük Selçuklu Devleti’nde yaşadık. Haşhaşiler denilen gözü dönmüş bir gizli örgütün devlet bünyesini nasıl esir almaya çalıştığını, gerektiğinde düşmanlarla nasıl işbirliğine gittiğini asırlar önce millet olarak yaşadık ve gördük. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu sinsi güçlere, devlet bünyesini felç etmeye yönelik sızıntılara asla geçit vermez ve vermeyecek” dedi.
İşte 2012’nin Ağustos ve Eylül aylarında Erdoğan’ın koruma ordusunu değiştirmesine sebep olan endişe, “modern haşhaşi” ler olarak gördüğü örgütün etrafını sarmış olmasıydı.
***
Esasen Hasan Sabbah, kendi örgütünü başlangıçta devletin himayesinde kurmuştu! Haşhaşi örgütü devletin sivil istihbarat örgütüydü.
İstihbarat örgütleri için Hasan Sabbah’ın örgütlenme modeli ve yöntemlerinin hâlâ bir ders konusu olduğu söylenir.
17 Mayıs 2010 tarihinde bu sütunda Faik Bulut’un, “Hasan Sabbah Gerçeği” adlı kitabından bir alıntı ile modelin nasıl işlediğini gündeme getirmiştik:
Abdurrahman Bedevi, Beyrut’ta 1981 yılında basılmış İslam Mezhepleri kitabında Hasan Sabbah’ın Alamut kalesini nasıl ele geçirdiğini anlatıyor:
“Hasan Sabah, Alamut kalesini almayı inceden inceye planladı. Alamut’un Deylemi kökenli hükümdarı Mehdi, güvenilir davetçi Hüseyin Kaini aracılığıyla İsmaili mezhebine kazandırıldı. Hasan Sabah, peyderpey gönderdiği davetçileri sayesinde kale içindekilerin İsmaili olmasını sağladı. Vaktin geldiğini anlayınca derviş kılığına bürünüp Dikhuda takma adıyla dış kaleye girdi, propaganda ve örgütlenmeyi tamamladı. Sıra iç kaleye geldi. Sabbah, tek başına en tepedeki bey köşküne çıkıp Mehdi’nin burayı terk etmesini istedi. Sabbah’ın iç kalenin en müstahkem konağına nasıl girdiğine şaşıran hükümdarın, nöbetçileri çağırması fayda etmedi. Zira onlar, Hasan’ın eski ya da yeni müridiydi.”
Yani Mehdi’nin en yakın korumaları Hasan Sabbah’ın adamlarıydı.
Tayyip Erdoğan da korumalarının kimin adamları olduğunu ögrenmişti!
***
Biz de aynı yöntemin aslında Türkiye’nin tamamını savaşsız ele geçirmek için uygulandığını belirterek “ABD, Türkiye’yi teslim almak için dini bir grup üzerinden tam bir Hasan Sabbah taktiği uyguluyor” diyorduk. Evet yine aynı yazıda, bu gerçeği de açıklamıştık. Zaten yazının başlığı da “ABD, Türkiye’de Hasan Sabbah yöntemi uyguluyor!” şeklindeydi. Bu konu daha açık nasıl yazılabilirdi acaba?
Tayyip Erdoğan, gerçeği anladı ama geç kaldı. Biz kendisini az uyarmadık.