Erbil'e Pentagon binası

Barzani'nin batağa saplandığı an, ABD'den açıklama geldi; "Irak'ın toprak bütünlüğü bozulamaz". Sizce bu çıkış samimi mi? Daha doğrusu inandınız mı? Yıllar yılı Kürdistan kurdurmaya çalışanlar nasıl oluyorda, bir anda dönüş yapabiliyor. Kaldı ki, Amerika dünyadaki en modern temsilciliğini Erbil'de inşa etmekte. Tamamlandığında Ermenistan'ın başkenti Erivan'dakini sollayacak. Bağdat'takinden de üstün özellikleri olacak. Hem muhkem, hem teknoloji harikası olacak. Pentagon-NASA karışımı bir şey. Alt tarafı bir temsilcilik demeyin. Ayrılan para tam 600 milyon dolar. Yetmezse bu da arttırılacak. Kalkıp, Irak'ın bütünlüğünden bahsedenler Bağdat'taki "Teknolojik Kale" dururken, Kürt bölgesi için de benzeri, hatta daha ileri seviyede bir temsilcilik öngördüler. Hesap ortada.

NTV'de Ahmet Yeşiltepe'nin de üstünde durduğu gerçek, gözümüzü açmalı. Irak ve Suriye'nin kuzeyine yapılan havaalanları ise Erbil'in yönetim merkezi olarak planlandığının ispatı. Pentagon'un amaçlarından biri İncirlik'e muhtaç olmamak. Yoksa bunca para niye harcansın?

Davet şart

Doğrudan Siyaset'te çatışma olasılığına kadar her şey konuşuldu. Türkiye'nin yararlanabileceği gelmiş-geçmiş anlaşmaların tamamı incelendi. Sonunda tek çözüm yolu olarak "Bağdat'ın Çağrısı"nda karar kılındı. Bunu ilk dillendiren Doç. Dr. Burak Küntay'dı. O konuşana kadar, her şeyi bildiğini zannedenler 1926'lara kadar geri döndüler. Beğendiğim yorum ise Nurşin Ateşoğlu Güney'den çıktı; "Uluslararası hukukun en önemli yanı, yazılı olmayandır. Yani kim güçlüyse, o kazanır".

İşte bu noktada sözleri Ümit Yaşar Oğuzcan'a, bestesi Rüştü Şardağ'a ait bir şarkıyı hatırladım; "Bir gece ansızın gelebilirim". Hani Kıbrıs Barış Harekatı'ndan önce devamlı çalınan şarkı. Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni favorisi. Bu gidişle "Beraber yürüdük biz bu yollarda"nın pabucu dama atılacak. Sonuçta yine aynı yere geliyoruz; "Güçlü Ordu, Güçlü Devlet".

Özetle Barzani'nin referandumu hem kendinin, hem komşularının başını derde sokacak. Çünkü 2005'te kabul edilen Irak Anayasa'sına göre öngörülen Kerkük Plebisiti'ni gürültüye getirdi. Tapu dairelerini yakıp, Kerkük'e Kürtleri taşıdı. Topraklarını genişletmeye çalıştı. Hiç durmadı. Bunun cezasını mutlaka çekecek. Bakalım bu defa onu kim kurtaracak? Batmakta olan ekonomisini kurtarmayı yeni petrol anlaşmaları yaptığı Rus şirketleri bile beceremez. Daha önce borçlandıklarına yenileri eklemek çözüm değildir. Barzani'nin durumu yarı açık bir cezaevinde yaşamaya dönüşmekte.

Önemli bir bölüme daha değinmek istiyorum. Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun'un kafa yapısını az çok tahmin edebiliyorduk. Ancak bu kadar Mesud Barzani yanlısı olduğunu yeni farkettik. Tarafsız Bölge'de yaptığı çıkışlara ağzımız açık kaldı. "Irak'ın Kuzey'ine uygulanacak ambargodan Türkiye'deki Kürtler de rahatsız olur" demesi açık bir tehditti. Bu arada aynı saplantıyı 15 baro yönetiminden de duymak şaşırtmadı. Hele AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nu dinledikten sonra...

Göründüğü gibi, referandum tartışmaları devam edecek. Almanya'daki seçimler bile bir süre sonra gündemden düşecektir. Neticede Angela Merkel'in yeni ortaklarını belirlemesiyle, bizimle uğraşmasındaki desibel düşer. Gündemimizde Mesud Barzani ile başbaşa kalırız.

***

Skandala dönüştü

Cumhuriyet Gazetesi mensuplarının yargılandığı davada bir tahliye kararı daha çıktı. Kadri Gürsel'de artık tutuksuz yargılanacak. Darısı 31 Ekim'deki duruşmada diğerlerinin başına. Üstünde önemle durmak istediğim, iki "Yandaş gazete"nin işi nasıl çarpıttıkları. Hakim daha ara kararı açıklamadan internet sitelerinde "Tutukluluk hallerinin devamı kararlaştırıldı" şekilinde haber yaptılar.

Hedef gösterme, savcıları tehdit etme çabalarını hep görmekteydik. Ancak böylesi bir sahtekarlığa ilk defa tanık olduk. Yoksa, Erdoğan'ın "Benim adıma racon kesmeyin" diyerek fırça attıklarının birbirlerini yer hale gelmesi umurumuzda değil. Örneğin bir Ahmet'in, öbür Ahmet'i gazeteden kovdurması kendi iç meseleleridir!

***

Yüzyüze Futbol altıncısı en renklisi oldu. Çünkü "Olaylar ve güzel goller" haftası yaşadık. Erdoğan Arıkan'ın teşhisiyle Ömer Üründül'ün gülmeyen yüzünü ilk kez bu kadar tebessüm halinde gördük. İzleyici mesajlarındaki artış ise programa gösterilen büyük ilginin işareti.

Yazarın Diğer Yazıları