Engeller aşılıyor

İYİ Parti, bir buçuk ay içerisinde ilk olağan kurultayını yaptı. Böylece yasalar gereği siyasi oluşum tamamlandı. İlgili maddenin emrettiği yeterli il ve ilçe sayısına ulaşıldı. Bundan sonraki hedef, en küçük beldede de parti tabelası asmak. "Bir çarık, bir asa"yı düstur edinip, Türkiye'yi karış karış dolaşmak önemli. Gördüğümüz kadarıyla Meral Bacı oldukça azimli. Doğu ve Batı ayrımı yapmaksızın hep yollarda. Sırada Tekirdağ ve Kırklareli, hemen peşlerinden Van ve Ağrı.

Düzene çekidüzen

İYİ Parti'nin kurulmasından sonra Ak Parti'deki değişim dikkat çekici. Kurtuluş Savaşı destanını yazanların, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranların adını ağızlarına almayanlardaki değişimi çok net görüyoruz. Mustafa Kemal'e Atatürk'ü eklemek zorunda kaldılar. Anıtkabir'e gitmemek için dış gezi ayarlayanlar, bu tutumlarından vaz geçtiler. Daha önce de yazdım herhalde vahiy geldi. Ya da İYİ Parti.

Balgat'takilerin durumu ise gittikçe zorlaşıyor. Bahçeli, başımıza merhum matematik profesörü Cavit Arf kesildi. "1+1=3" gibi formüller üstüne çalışıyor. Oysa, Erdoğan'ı tanıyanlar "Seçim Barajı"nı düşürmeyeceğini biliyorlar. Bunca desteğe rağmen Külliye'den yardım olasılığı çok zor. Balgat ekibinin yeniden Meclis'e girebilmesi için "iltihak'tan başka yol kalmadı". Böylece kandırılanlar listesine Bahçeli ve ekibinin girmesi kesinleşiyor.

***

Giden gidene

Yıllar önce bir oluşuma imza atanlardan oldum; "Rumeli Türkleri Federasyonları Birliği". Bu işin öncüsü bir arkadaşımızdı; Prof. Dr. Rehat Faikoğlu. Bir Batı Trakya göçmeni dostumuz Yunan meclisine giren ilk Türk milletvekillerinden olan Ahmet Faikoğlu'nun akrabası. İstanbul'da eğitim görüp tıp doktoru olarak hizmetlerine başladı. Sosyal yanı ağır basan kişilik. Girişimi ile Rumeli kökenlileri derleyip toparladı. Ben de bunda yer aldım. Her toplantısında bulundum.

Geriye dönüp bakınca kaybettiklerimiz gözümün önünde canlanıyor. İlk Hakk'a yürüyen Prof. Dr. Cem'i Demiroğlu oldu. Enver Ören ağabeyimizden Nevzat Yalçıntaş'a kadar giden gidene. Hocamın Çatalca'daki Rumelievi'nde yapılan toplantıların tadı hâlâ damağımda.

Anılarımın depreşme nedeni geçtiğimiz Pazar günü Sabahattin Zaim üstadı kaybedişimizin 10. senesiydi. Halil İnalcık gibi onun da titri hocaların hocası idi. Beyaz sakalı, Paris'ten alıp Üsküp'e uyguladığı beresiyle iktisadın duayeni oldu. Yazdığı binlerce makale ve kitabın yanı sıra çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Prof. Dr. Zaim'in soyağacını inceleyince Konya'ya uzanıyorsunuz. Bir yerde evladı fatihan. Daha eskilere dalınca Kafkasya'yı buluyorsunuz. Babası Mehmet Bey'in anlattığına göre aile 17. yüzyılda Rumeli'ye gelip yerleşiyor. Sabahattin Zaim hocam başta tüm Hakk'a yürüyenlerimize rahmet dileklerimi tekrarlıyorum.

***

Biraz dikkat

Millî değerlere önem veren dizileri beğeniyorum. Ancak bazılarında kullanılan dili yadırgadığımı ifade etmeliyim. Esas kızdığım nokta küçük çocuklara hitap şekli. Örneğin Savaşçı'da bu tip laflar fazlaca kullanılıyor. Dizinin önemli karakterlerinden Yüzbaşı Yörük Haydar'ın çocuklara seslenişi en hafifinden ulan. Minicik birine bile "hıyarağası" diyebiliyor. Bunları ayıklamakta yarar var.

Size TRT'nin 1965 yılından bir örnek vereceğim. TRT Genel Müdürü Musa Öğün'ün ilk icraatlarından biri ünlü spor spikeri Necati Karakaya'ya ceza vermek oldu. Sebep ise, bir röportaj sırasında konuştuğu gençlere "sen" demesi idi. Öğün Paşa, Karakaya'yı çağırıp "6 ay ekran yasağı koyduğunu" tebliğ etti. "Bundan sonra kim olursa olsun herkese siz diyeceksin" diye de uyardı.

***

Yamalı bohça

O Ses Türkiye'yi daha önce de belirttiğim gibi komedi unsuru olarak izliyorum. Çünkü yarışma demeye bin şahit yetmez. Yıllar öncesine gidiliyor. Peşinden "unutulmayanlar" denen bölüm veriliyor. Bir gün öncesinden tekrarlar başlıyor. Sonunda da "aynı günün ilk beşi" izlettiriliyor. Anlaşılan Acun Ilıcalı'nın yurt dışı gezileri artınca kalanlar ne yapacağını şaşırdı. "Sağ kol", Esat Yontunç'a da evliliğin yaramadığı anlaşıldı.

İki sene önce kimsenin dönmediği Baran adlı genç bu defa dört jüri üyesine tur attırdı. İlk kez katıldığında söylediği bestenin TSM olduğunu anlattı. Hem de "Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime"yi söylemişti. Aynı yayın bandı da ekrana getirildi. Şunu anladım ki jüridekilerin tamamı TSM karşıtı. Yıllar geçiyor, kafalar değişmiyor.

...

HER ŞEY VAR: Akşam Sefası'nda Türk müziğinin her türlüsünü görüyoruz. Avni Anıl bestelerini de, Erhan Parlat'ın "Ah aşk"ını da dinliyorsunuz. Bu arada Ayşe Ekiz'in sunuculuğunu beğendiğimi vurgulamalıyım. Yapım-yönetimi üstlenen Muhsin Yıldırım'ı kutlamayı unutmuyorum.

Yazarın Diğer Yazıları