Enflasyonla mücadele ters taraftan kesecek
Maliye ve Hazine Bakanı topyekûn enflasyonla mücadele programını açıkladı.
Enflasyonda 81 milyon toplu mücadele edilecek.
Firmaların fiyatlarını yüzde 10 indirme kampanyası yapılacak.
İhracat bedelleri Türkiye'ye getirilecek.
Tüketici kredileri ve kredi kartlarına sınır gelecek.
MB karşılık oranları düşürülecek.
Etkin Mali Politikalar uygulanacak.
KDV iadeleri 10 gün içinde yapılacak.
İşletmelere kısmi çalışma imkânı sağlanacak, işçi çıkarmada destek sağlanacak.
Yıl sonuna kadar elektrik ve doğal gaza zam yapılmayacak.
Sebze ve meyve hal yasası değişecek. Aracılar kaldırılacak.
Sayılan önlemler, enflasyon için psikolojik bir baskı oluşturabilir. Enflasyonda geçici ve düşük düzeyde etkili olabilir. Ve fakat Kronik enflasyonu çözmez.
Enflasyon ekonomide dengelerin bozulması, yani istikrarsızlığın bir göstergesidir. Bir bünye hasta olunca ateşi çıkar. Ekonomide arz- talep, tüketim-tasarruf-yatırım, dengeleri bozulunca, enflasyon, durgunluk, işsizlik gibi sonuçlar ortaya çıkar. Dış ekonomik ilişkilerde denge bozulunca kur dengesi de bozulur.
Hasta bünyenin ateşini aspirinle düşürebilirsiniz ve fakat hastalığı kökünden kurutmazsanız yeniden ateşi çıkar.
Ekonomide de enflasyonla mücadele için kalıcı çözüm, istikrar programı yapmaktır. Yalnızca enflasyonu düşürmeyi hedef alırsanız, diğer dengeler bozulur. İstikrarsızlık devam eder. Bir süre sonra enflasyon yeniden artar.
Kalıcı çözüm, yapısal sorunları çözmeye yönelik olmalıdır.
On iki yıldır Merkez Bankası enflasyon hedeflemesi yapıyor ve başarısız oldu.
Merkez bankalarının enflasyonu düşürmek veya düşen enflasyonu aynı seviyede tutmak için uyguladığı politikanın adı da ''Enflasyon hedeflemesi''dir.
Enflasyon hedeflemesi, ilk defa 1989 yılında, Yeni Zelanda'da uygulandı. 1991'de Şili, daha sonra Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Meksika ve İsrail gibi gelişmekte olan ülkelerde uygulandı. Gelişmiş Kanada, İsveç ve Avustralya'da da uygulandı.
Enflasyon hedeflemesinde para politikası ön plana çıkar. Döviz kuru, büyüme, istihdam hedefleri ikinci planda kalır. Aynı şekilde MB kısa vadeli faiz oranlarını enflasyon hedefine göre ayarlar. Eğer hedef tutmaz ise Merkez bankalarına olan güven azalır. Ekonomide kırılganlık artar.
Türkiye de 2006 yılına kadar örtük, 2006 yılından sonra açık enflasyon hedeflemesine gitti. Ancak hiçbir sene hedef tutmadı. Çünkü;
Merkez Bankası'na siyasi müdahale yapıldı... Dolarizasyon oranı yüksek olduğu için para politikalarının etkisi zayıf oldu... Mali piyasalarda rekabet şartları zayıf kaldı, zira oligopol yapılar oluştu.
Anlaşılan odur ki, siyasi iktidar, programlarında kısmen de olsa, IMF'nin enflasyonu düşürme modelini esas alıyor. IMF'nin istikrar programı temel olarak, büyümenin düşürülmesi, para arzının daraltılması, reel faiz uygulanması, mali dengenin sağlanması şeklinde özetlenebilir.
Siyasi iktidar bu programı da sulandırarak örnek alıyor.
6 Ocak 2006 yılında Sözcü gazetesinde ''Enflasyon hedeflemesi ne getirir?'' başlıklı bir yazı yazmıştım. Sonuç kısmı şöyle idi: ''Enflasyon hedefi stratejisinden anlaşılan odur ki, Türkiye'de halk, çalışan, çiftçi, kemer sıkmaktan hiçbir zaman kurtulmayacak.. Ekonomik maliyetleri bu kesimler çekmeye devam edecek.. İşsizlik artacaktır.'' Bugün de bu sonuç değişmedi.